İslÂm ’ın evrenselliğinden butun cağlara hitap eden ve cağın ihtiyaclarını karşılayan vasfı anlaşılır. Hakikatte İslÂm butun cağlara hitap eden ve cağların ihtiyaclarını karşılayan bir din midir? “Evet” bunu rahatlıkla soyleyebiliriz.Başta bu dinin sahibi Âlemlerin yani hem bu dunyanın hem de din gununun (Âhiret gununun) sahibidir. Her namazda okuduğumuz Kur ’an ’ın ilk sûresi, Fatiha ’da Rabbimiz şoyle buyurmaktadır: “RahmÂn (ve) rahîm (olan) Allah ’ın adıyla. Hamd (ovme ve ovulme), Âlemlerin Rabbi Allah ’a mahsustur. O, rahmÂndır ve rahîmdir. Ceza gununun mÂlikidir. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu goster. Kendilerine lutuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!” (FÂtiha, 1/1-7).

Âlemlerin Rabbi olan Rabbimiz son gonderdiği dine ismini kendisi vermiş ve sadece ondan razı olacağını bildirmiştir: “Allah nezdinde hak din İslÂm ’dır.” (Âl-i ImrÂn, 3/19). “Kim, İslÂm ’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (boyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Âl-i ImrÂn, 3/85).

İSLÂM ’IN KİTABI KUR ’AN-I KERİM ’İN EVRENSELLİĞİ

Rabbimiz Yuce Kitabını butun insanlar icin yol gosterici ve hidayet rehberi olarak gonderdiğini bildirmektedir: “Kur ’an, insanlar icin yol gosterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı olarak indirildi.” (Bakara, 2/185). “Bu Kitab ’ı da sana, her şey icin bir acıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Muslumanlar icin bir mujde olarak indirdik.” (Nahl, 16/89).

İslÂm ’ın yuce Kitabı Kur ’an-ı Kerim ’de uc turlu hitap şekli vardır. Birincisi “Ey insanlar!” diye başlayan hitap. Kadın olsun erkek olsun insan olan herkese hitap etmekte ve bu Âyetlerde Allah TeÂl insanları, kendisinin birliğine ve son peygamberinin getirdiklerine inanmaya cağırmaktadır. Birkac Âyet meÂli şoyledir: “Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, boylece korunmuş (Allah ’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.” (Bakara, 2/21). “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir oğut, gonullerdekine bir şifa, muminler icin bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus, 10/57).

İkincisi “Ey İnananlar!” diye başlayan hitap. Bu Âyetler inanmış kişilerin yerine getirmeleri gereken yukumluluklerden bahsetmektedir. Birkac Âyet meÂli şoyledir: “Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gun (kıyamet) gelmeden once, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gercekleri inkÂr edenler elbette zalimlerdir.” (Bakara, 2/254). “Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Cunku onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya duşmenizi isterler…” (Âl-i ImrÂn, 3/118).

Ucuncusu inanmayanlara (Yahudi, Hristiyan, Muşrik ve Munafık) hitap eden Âyetler. “Birkac Âyet meÂli şoyledir: “(Ra-sûlum!) de ki: Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda muşterek olan bir soze geliniz: Allah ’tan başkasına tapmayalım. O ’na hicbir şeyi eş tutmayalım ve Allah ’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilÂh-laştırmasın…” (Âl-i ImrÂn, 3/64). “Ey Ehl-i kitap! (Gerceği) gorup bildiğiniz halde nicin Allah ’ın Âyetlerini inkÂr edersiniz?” (Âl-i ImrÂn, 3/70).

Bu hitaplar belirli bir kavme belirli bir topluluğa değildir. Yeryuzunde hayat olduğu surece bu uc turlu insan grubundan başka dorduncu bir grubun olması mumkun değildir. Genel hitap, inananlar ve inanmayanlar olmak uzere uc turlu muhatap vardır.

İSLÂM ’IN PEYGAMBER ’İ ÂLEMLERE RAHMET OLARAK GONDERİLMİŞTİR!

Peygamberlik ilk insan ve ilk peygamber Adem (a.s.) ile başlamış ve Hz. Muhammed (s.a.v.) ile son bulmuştur. Kur ’an bazı peygamberlerin gonderildiği kavimlerin isimlerinden bahsetmektedir. Kur ’an genelde peygamber gonderilen kavimlerin buyuk ve kucukluğunden de bahsetmez. Sadece Yunus ’un (a.s.) gonderildiği kavmin buyukluğu konusunda bilgi verilmektedir. (SaffÂt, 142-147). Buyuk peygamberlerden olan Hz. Mûs ve Hz. İsa da belirli bir kavme yani İsrail oğullarına gonderilmişlerdir. (Al-i ImrÂn, 3/45-49; ayrıca bkz. Saf, 61/6; Al-i ImrÂn, 3/50; MÂide, 5/46).

Allah ’ın gonderdiği peygamberlerin son halkası Hz. Muham-med (s.a.v.) ’dir. “Muham-med, sizin erkeklerinizden hicbirinin babası değildir. Fakat o, Allah ’ın Rasûlu ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (AhzÂb, 33/41). Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) butun insanlığa gonderilmiştir: “(Rasûlum!) Biz seni ancak Âlemlere rahmet olarak gonderdik.” (Enbiya, 21/107). “Biz seni butun insanlara ancak mujdeleyici ve uyarıcı olarak gonderdik; fakat insanların coğu bunu bilmezler.” (Sebe, 34/28).

Rabbimiz, peygamberine hitaben insanlara kendisinin peygamber olarak geldiğini soylemesini istemektedir: “De ki: Ey insanlar! Ben ancak sizin icin apacık bir uyarıcıyım.” (Hac, 22/49). “De ki: Ey insanlar! Gercekten ben sizin hepinize, goklerin ve yerin sahibi olan Allah ’ın elcisiyim...” (A ’raf, 7/158). “Ey insanlar! Şuphesiz size Rabbinizden kesin bir delil (peygamber) geldi ve size apacık bir nur (Kur ’an) indirdik.” (Nisa, 4/174).

Allah Rasûlu bir hadisinde diğer peygamberlerin belirli bir kavme gonderilirken kendisinin butun insanlığa gonderildiğini bildirmektedir: “(Ben) Tek bir topluma değil tum insanlığa gonderildim. Peygamberlik benimle son buldu ben son peygamberim.” (Muslim, Mesacid, 5; Tirmizi, Siyer, 5).

GUNCELLENME MESELESİ

İslÂm, son ve evrensel bir dindir. Artık insanlık icin yeni bir din gelmeyecektir. İslÂm ’ın ilkeleri de evrenseldir. Naslar dediğimiz Âyet ve hadisler değişmez. Fakat zamanın değişmesi bazı yeni yeni problemlerin cıkması karşısında nasları yorumlama ihtiyacı olabilir ve olmuştur da. Osmanlı Anayasası Mecelle ’de bu kural şoyle ifade edilmiştir: “Ezmanın tagayyuruyle ahkÂmın tagayyuru inkÂr olunamaz.” (Madde 39). Yani zamanların değişmesiyle hukumlerin değişmesi inkÂr olunamaz. Belirli bir zaman icin soylendiğini duşunduğumuz “İctihat kapısı kapanmıştır” sozu de bir ictihattır. İhtimal ki bu soz Muslumanlar belirli zamanlarda ictihada ehil kimseler yetiştirememiş olabilirler ve bu gerekce ile soylenmiş olabilir. Ayrıca Muslumanların dinini her zaman ayakta tutacak onu yorumlayabilecek muctehitlere ihtiyac vardır ve bu dini bir zorunluluktur da. Rabbimiz şoyle buyurmaktadır: “Muminlerin hepsinin toptan sefere cıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) donduklerinde onları ikaz etmek icin geride kalmalıdır...” (Tevbe, 9/122).

Muctehidin Âyet ve hadislerden cıkardığı yorumlara ictihat diyoruz. İctihat kapısı her zaman ehil kişiler icin acıktır. Fakat bu yorumlar zamana gore değişir ve bunların her hangi bir kutsallığı da soz konusu değildir. Bunu derken elbette temel inanc ve ibadet konuları bunun dışındadır. Dinin diğer konuları olan muamelÂt (alım-satım) ve ukûbat (hukuk) konularında dikkat edilirse Kur ’an ayrıntıya girmeyip genel hukumler koymuştur. Kur ’an ’ın ayrıntıya girdiği cok az konu vardır. Bunlardan birisi evlenme- boşanma ve miras konusudur. Bunlarda niye ayrıntıya girdiği sorulacak olursa şoyle cevap verilebilir. Başta bu iki konu toplumların istismarına acık ve insanların en fazla istismar ettiği konulardandır. Boylesine onemli bir konuyu Allah TeÂl bizlere bırakmamış ve bizzat kendisi acıklamıştır.

İslÂm ’ın evrenselliği bir yerde de ayrıntıya girmemesinde saklıdır. Bilindiği gibi Anayasalar ayrıntıya girmez. Eğer bir Anayasa ayrıntıya girerse zamanın değişmesiyle yeni problemler ortaya cıkacak cevap veremeyince sık sık değiştirme ihtiyacı ortaya cıkacaktır. Ama Kur ’an icin boyle bir şey soz konusu değildir.

Sonuc olarak, İslÂm ’ın temel kitabı Kur ’an ve onun acıklaması olan Rasûlu ’nun sunneti temel inanc ve ibadet konularında ayrıntıya girmiştir. Zaten bu konularda ictihat olmaz naslar bellidir. Bu iki kaynak yani Kur ’an ve Sunnet; hukuk, alım satım, yonetim gibi konularda ayrıntıya girmemiş muctehitler genel ilkelerden hareketle cağın ihiyaclarına gore yorum yaparlar.

Kaynak: Mustafa Karabacak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 393
İslam ve İhsan