Fesahat ve belagat yonunden tum incelikleri en ust seviyede ihtiva ettiği; ya pek acık şekilde veya işaret yoluyla her şeyi acıkladığı icin sozlerin en guzeli, en hayırlısı ve en doğrusu Allah ’ın kelamı, Kur ’an-ı Kerimdir.Peygamberimiz Efendimiz buyurmuştur:

“Sozlerin en guzeli Allah ’ın kitabıdır. Yolların en doğrusu Muhammed ’in yoludur.”(1)

Hadisimizin bize ulaşan rivayetlerinde(2) manayı zenginleştiren ve cok yonlu yorumlara imkan veren bazı lafız farklılıkları gorulmektedir. Bu farklı lafızlar, hadisimizin, kelimesi kelimesine aynen değil de mana olarak rivayet edilmiş olduğunu gosterir.

Muslumanların temel duşunce yapısını, kitap ve sunnete bakışını tesbit eden hadisimiz, ozundeki oneme munasib bir soyleyiş guzelliğine de sahip bulunmaktadır: “Sozlerin en guzeli Allah ’ın kelamı; yolların en doğrusu, Muhammed ’in yoludur.”

SOZLERİN EN GUZELİFesahat ve belagat yonunden tum incelikleri en ust seviyede ihtiva ettiği; ya pek acık şekilde veya işaret yoluyla her şeyi acıkladığı icin sozlerin en guzeli, en hayırlısı ve en doğrusu Allah ’ın kelamı, Kur ’an-ı Kerimdir. Nitekim “Sana bu kitabı, her şeyi acıklayan ve Muslumanlara yol gosterici, rahmet ve mujde olarak indirdik”(3) buyurulmuştur. Bu “her şey”, din ve dunya işlerinden acıklanmasına İhtiyac duyulacak îtikadî, amelî, siyasî, iktisadî, ictimai ve ahlakî her konudur. Butun bu konuları acıklamakta, uslub ve muhteva olarak Allah ’ın kelamı hic şuphesiz, sozlerin en guzeli ve en mukemmelidir.

Hadisimizin ihtiva ettiği lafız farklılıkları sanki bir anlamda, Allah kelamının erişilmez guzelliğinin değişik yonlerini gostermektedirler. Verdiği haberler ve işaret ettiği gerceklerin doğruluğu acısından en doğru (esdak); koyduğu kaidelerle inananların dunya ve ahiret hayatları ve iki cihan mutluluklarını temin bakımından en hayırlı (hayr) olan Allah kelamı, soyleyiş olarak edebî acıdan da en guzeldir. Oylesine guzel ve farklıdır ki, bu konuda bir hadis-i şerifte şoyle buyurulmuştur: “Allah kelamının oteki sozlere ustunluğu; Allah ’ın yarattıklarına ustunluğu gibidir.”(4)

Boylesine guzel, doğru ve hayırlı olan soze itibar etmek, onu benimsemek, yaşamak ve gelecek nesillere benimsetmek, hem en ustun iş, hem de en buyuk mutluluktur. Nitekim bir hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz, “Allah, milletleri bu kitap ile yuceltir veya alcaltır”(5) buyurmuş; bu en guzel kelamın toplumların hayatındaki yerini en acık şeklide duyurmuştur. Bir başka hadislerinde de “Sizin en hayırlınız Kur ’an ’ı oğrenen ve oğretenlerinizdir”(6) buyurmak suretiyle Kur ’an eğitim ve oğretiminin onemine işaret etmişlerdir.

Tebliğ ve telkinde de en etkili yol, Kur ’an okumak yani sozlerin en guzeliyle insanlara hitap etmektir. Kur ’an ayetleriyte veya ayetlerden iktibaslarla zenginleştirilmemiş sozler, sohbetler, yazılar, kitaplar, nutuklar, hutbeler ve va ’azlar asla muessir olamazlar,

YOLLARIN EN DOĞRUSUHadisimizdeki yol ve gidiş anlamına gelen hedy kelimesi delalet ve irşad etmek anlamına huda şeklindede rivayet edilmiştir. Her iki şekle gore mana şoyle olmaktadır:

1- Yolların en doğrusu en guzeli, Muhammed ’in yoludur.

2- Hidayet ve irşadın en guzeli, en doğrusu, Muhammed ’in irşadıdır.

Bu iki manadan, yolların en guzeli, Hz Muhammed ’in sunneti ve İslam olduğu anlaşılmaktadır. Zira O ’nun yolu, sunneti; O ’nun irşad ve tebliği İslam ’dır.

Hadisin bu kısmında yer alan, yolların en ustunu (efdalu ’1-hedy), ve yolların en hayırlısı (hayru ’l-hedy) kayıtları. Hz. Peygamberin yol ve irşadının en guzel ve en doğru oluşunu (ahsen ve asdak), iki ayrı yonden acıklamaktadır.

EN GUZEL ORNEKHayatı, Kur ’an lisanıyla, inananlara “en guzel ornek” olarak tanıtılmış olan Hz. Peygamber ’in yaşayış tarzı, elbette yolların en guzelidir. Binaenaleyh, bu guzellikler manzumesine yabancı butun anlayış ve uygulamalar, birer yozlaşma ve sapıklık sebebi ve birer “bid ’at ’tırlar. “İşlerin en zararlısı ve şerlisi” de işte bu sebeple, bid ’atlardır.

İslamî anlayış ve yaşayışın prensipleri, sozlerin en guzeli Kur ’an-ı Kerim ile en guzel şekilde; uygulama şekilleri de yolların en doğrusu Hz. Peygamber ’in irşad ve ornek hayatı ile en guzel ve mukemmel bicimde ortaya konulmuş bulunmaktadır. Bu sebeple, bu guzelliklere ters duşecek hic bir soz, fikir ve uygulama, asla iltifata layık değildir; aldatıcıdır, saptırıcıdır. Bu gibi yabancı unsurlara karşı tam bir uyanıklık icinde olunmalıdır. Soz, Allah ’ın sozu; Hz. Muhammed ’in izidir.

MUSLUMANLIĞIMIZIN KALİTESİ VE GUZELLİĞİNİN OLCUSUKur ’an idrakimiz ve sunnet kulturumuz, Muslumanlığımızın kalitesi ve guzelliğinin olcusudur. Altın gibi bir din hayatı, ancak Kur ’an ve Sunnet ’e bakışımızın, bu hadis cercevesinde olmasına ve bu duzeyde uygulamaya gecebilmemize bağlıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bu gerceği pek acık bir şekilde şoyle ifade buyurmuşlardır:

“Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sıkı sarıldığınız surece asla sapıtmazsınız: Allah ’ın kitabı ve Nebisinin sunneti.”(7)

Bu iki guzellik kaynağının herhangi birini, otekisi adına ihmal etmek anlamına gelecek bir fikir veya uygulama, gerekcesi ne olursa olsun merduttur, Kitabı, Sunnet ’in yorumundan uzak olarak anlamak ve yaşamak mumkun değildir. Bir başka ifade ile, Sunnetsiz Muslumanlık olamaz. Zira “Sunnet ’in bulunmadığı yerde sadece “bid ’at” vardır.

Ote yandan bize, bizi ve geleceğimizi en guzel şekilde tanıtan Kur ’an; yormadan emniyetle hedefe goturen en doğru yolu gosteren Sunnet varken, sloganlarla avunmaya kalkmak, cıkmak sokaklarda yol aramak boşuna yorulmaktır. Cunku “Sozlerin en guzeli Allah ’ın kelamı, yolların en guzeli Muhammed ’in yoludur!”

Hadisimizden cıkan neticeyi şoylece ozetleyebiliriz:

Sozlerin en guzeli Kur ’an ’a, yolların en doğrusu Sunnet ile yaklaşmadan İslam ’ı kavramak ve yaşamak mumkun değildir.

Dipnotlar:

1) Buhari, edeb 70; i ’tisam 2; Muslim, cum ’a 43; Nesaî, iydeyn 22, sehv 65; ibn Mace, mukaddime 7; Darimî, mukaddime 23; Ahmed b. Hanbel, III, 310, 319, 371.

2) Bu hadis, bize -Allah kendilerinden razı olsun- Cabir b. Abdillah ve Abdullah b. Mes ’ud ’dan rivayet edilmiştir. Cabir ’den gelen rivayetlerin tamamı merfu ’dur. İbn Mesut ’tan gelen rivayetlerin Buharî ’de yer alanları mevkuf, yani İbn Mesut ’un sozu olarak, İbn Mace ’deki ise, merfu ’ olarak nakledilmiştir. Bundan anlaşılmaktadır ki, İbn Mesut ’tan merfu ’ olarak gelen rivayet, Buharî ’nin şartlarına uygun duşmemektedir. Ne var ki, hadiste yer alan konular, Hz. Peygamberden duyulmadan fikir ve goruş beyan edilebilecek mevzular değildir, İbn Mesut, mutlaka Hz. Peygamber ’den duyduğu gercekleri dile getirmiş olmaktadır. Yani hadis, bizzat Hz. Peygamber ’e aittir (“merfu”).

3) en-Nahl (16). (89)

4) Tirmizî, sevabu ’l-Kur ’an 25; Darimî fedailu ’l Kur ’an-6

5) Darimî, fedailu ’l-Kur ’an 9

6) Buharî, fedailu ’l-Kur ’an 21; Tirmizî, sevabu ’l-Kur ’an 15; İbn Mace, mukaddime 16; Darimî, fedailu ’l-Kur ’an. 2

7) Muvatta, kader 3

Kaynak: Prof. Dr. İsmail Lutfi Cakan, Altınoluk Dergisi, 1986 - Haziran, Sayı: 4
İslam ve İhsan