Ailenin gecimiyle ilgili ayetler ve hadisleri sizler icin derledik. AYETLER

“Annelerin yiyecek ve giyeceği, orfe gore babaya aittir.” Bakara sûresi (2), 233

Bu Âyette boşanmış kadınların cocuklarını emzirme durumu ele alınmaktadır. Cocuk babaya ait kabul edildiği icin, onun emzirilmesini sağlamak da babanın gorevidir. Baba maddî imkÂnları olcusunde, cocuğunu emziren kadının yiyeceğini ve giyeceğini temin eder. Bunun miktarını belirlemek problem olursa, hakem kabul edilen bir ucuncu şahıs da bu miktarı tayin edebilir. Bununla beraber yapılacak bu odeme, babayı sıkıntıya sokacak kadar fazla olmayacaktır.

“Varlıklı olan kimse, varlığına gore nafaka versin. Eli dar olan kimse de verebileceği kadar nafaka versin. Allah hic kimseye gucunun yettiğinden fazla bir şey yuklemez.” TalÂk sûresi (65), 7

Bu Âyet-i kerime nafaka konusunda bir prensip ortaya koymaktadır. Bir kimse kime nafaka veriyorsa, gelirine gore verecektir. Zenginse, fazla verecek; orta hÂlli ise orta derecede verecek; fakirse az verecektir. İslÂmiyet aşırı derecede sacıp savurmayı da hoşgormez, aşırı derecede cimri davranmayı da. Bu sebeple nafakaya esas olan olcu, kişinin maddî gucudur.

“Siz hayıra ne harcarsanız, Allah onun yerine yenisini verir.” Sebe ’ sûresi (34), 39

Allah rızası icin aile fertlerine veya fakirlere harcama konusunda bu Âyet bir olcu getirmektedir. CenÂb-ı Hak sevap kazanmak duşuncesiyle veren kuluna yenisini verir. Vermeyenin malından da bereketi kaldırır.

Aşağıdaki hadiste goreceğimiz uzere, her Allah ’ın gunu iki melek yeryuzune iner. Bunlardan biri:

- Allahım! Malını verene yenisini ver! diye niyÂz eder. Diğeri de:

- Allahım! cimrilik edenin malını yok et! diye beddu eder.

HADİSLER

Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:

“Allah yolunda (cihÂd edilmesi icin) sarfettiğin para, kole ÂzÂd etmek icin harcadığın para, fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyacları icin harcadığın para var ya! İşte bunların icinde sana en cok sevap kazandıracak olanı, ailen icin harcadığın paradır.” Muslim, ZekÂt 39

Aile fertlerimiz, CenÂb-ı Hakk ’ın beraber yaşamamızı, birlikte mutlu olmamızı takdir ettiği insanlardır. Bunlar eşimiz, cocuklarımız, anne ve babamızdır.

Bizim en tabii gıdamız sevgi ve ilgidir. Birilerini sevmeden, birileri tarafından sevilmeden yaşamak olmayacak şeydir. Zira sevgisiz hayat, taşınması zor bir yuk gibidir. Bizi bu Âleme getiren Rabbimiz aile yuvası kurmamızı emretmiş, huzuru ancak bu suretle elde edeceğimizi soylemiş, gonlumuze dunyaya yetecek kadar sevgi koymuş ve aile fertlerimizi sevmemizi istemiştir. Bizi dunyaya getiren annemiz babamız, hayatımızı birleştirdiğimiz eşimiz ve bu beraberliğin meyvası olan yavrularımız bizim sevgi ve ilgi odaklarımızdır.

Hayatın guzelliği, birilerini mutlu etmekle, mutlu gormekle farkedilir. Mutlu olmasını en cok istememiz gerekenler yakınlarımızdır. Onları sevindirmek, yuzlerini guldurmek bizim gorevimizdir. Bu sebeple Allah ’ın bize verdiği imkÂnları oncelikle onların ihtiyacları icin harcamalıyız. Onları kimseye muhtac etmemeliyiz. Maddi gucumuz elverdiği olcude, başkalarına imrenmelerine bile imkÂn bırakmamalıyız.

Gorulduğu gibi, Sevgili Efendimiz, sevap kazanmak icin para harcanacak yerleri saymış, sonra da bunların icinde insana en fazla sevap getirecek harcamanın aile fertlerine sarfedilecek para olduğunu soylemiştir. Zira diğer harcamalar sevap kazanmak icin yapılan birer nÂfile ibadet olduğu hÂlde, ailenin ihtiyaclarını temin etmek farzdır; şarttır; yapılması gerekli bir gorevdir. Farz ibadetin sevabı da hicbir şeyle olculmeyecek kadar coktur.

Şu da unutulmamalıdır:

Aile icin farz olan harcama, mutlaka yapılması gereken harcamalardır. Gerekli olmayan hususlardaki harcama ise, hadisimizde sayılan diğer harcamalar gibi, insana nÂfile ibadet sevabı kazandırır.

Hadisten Oğrendiklerimiz

1. Allah yolunda cihÂd edilmesini sağlamak, kole ÂzÂd etmek ve fakirlere yardım etmek insana sevap kazandırır.

2. Ailenin ihtiyacları icin harcanan paralar ise, insana bunlardan daha cok sevap kazandırır.
Ummu Seleme radıyallahu anh şoyle dedi:

- Ey Allah ’ın Resûlu! (Eski kocam) Ebû Seleme ’nin cocuklarına para harcamak bana sevap kazandırır mı? Onları oyle muhtac durumda bırakacak değilim ya! Onlar benim kendi cocuklarımdır, diye sordum.

Resûlullah şoyle buyurdu:

- “Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı senindir.” BuhÂrî, NefekÂt 14; Muslim, ZekÂt 47

Ummu Seleme annemiz, Resûl-i Ekrem Efendimiz ile evlenmeden once Ebû Seleme radıyallahu anh ile evliydi. Ebû Seleme Peygamber Efendimiz ’in hem halasının oğlu hem de sutkardeşiydi. Onların bu evliliğinden Omer, Muhammed, Zeynep ve Durre adlı cocuklar dunyaya gelmişti. Ebû Seleme ile karısı Ummu Seleme, İslÂmiyet ’in ilk yıllarında musluman olmuşlar ve muşriklerin şerrinden kurtulmak icin birlikte Habeşistan ’a hicret etmişlerdi. Hicretin dorduncu yılında Ebû Seleme vefÂt edince Peygamber Efendimiz Ummu Seleme ile evlendi.

Dinimize gore cocuklar buyuyene kadar onlara bakmak ve ihtiyaclarını temin etmek babanın gorevidir. Bu sebeple Ummu Seleme annemiz Resûlullah Efendimiz ’e demek istiyor ki:

- Eski kocamdan olma bu cocuklara bakmak aslında benim gorevim değildir. Ne yapayım ki, bu yavrular benim oz cocuklarımdır. Onları başkasına muhtac durumda bırakamam. Ona buna el acmalarına rÂzı olamam. Bu sebeple kendilerine yardım ediyor ve gecimlerini sağlıyorum. Acaba kendi yetimlerime yaptığım bu yardımdan dolayı sevap kazanabiliyor muyum?

Resûlullah Efendimiz, Ummu Seleme radıyallahu anh ’ya bu fedÂkÂrlığından dolayı sevap kazanacağını soyleyerek şoyle buyurmuştur:

- “Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı senindir.”

Guzel dinimiz, iyi niyetle yapılan her işi değerli bulmuş ve yapılan her iyiliğe on mislinden başlamak uzere sayısız sevap vermiştir. Aşağıdaki hadislerde bu durum acıkca gorulecektir.

Hadisten Oğrendiklerimiz

1. Anne şefkati pek yuce, pek asil bir duygudur.

2. Anne mecbur olmasa bile, sırf merhametinden dolayı cocuklarına yardım etmekle sevap kazanır.
Ebû Mes`ûd el-Bedrî radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Peygamber aleyhisselÂm şoyle buyurdu:

“Bir adam Allah ’ın rızasını umarak ailesinin gecimini sağlarsa, harcadıkları onun icin birer sadaka olur.” BuhÂrî, ÎmÂn 41, MegÂzî 12, NefekÂt 1; Muslim, ZekÂt 49. Ayrıca bk. NesÂî, ZekÂt 60

Bir aile yuvası kuran kimse, yuvadakilerin gecimini gonullu olarak ustlenmiş sayılır. Eşini ve cocuklarını rahat ettirmek, onları kimseye muhtac bırakmamak icin didinir durur. Aile fertlerinin gecimini sağlamak aile reisi icin bir gorev olmakla beraber, bu gorevi yapmak onun ayrıca sevap kazanmasına engel teşkil etmez. İnsan sadaka vererek, yani nÂfile ibadet ederek sevap kazandığı gibi, aile fertlerinin gecimini sağlamak gibi farz bir gorevi yaparak da sevap kazanır. İşte Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte, kendi ailesini gecindirmenin insana sevap kazandırmayacağını zannedenlere bunun doğru olmadığını acıklamaktadır.

Demek oluyor ki, Allah TeÂl kullarına beslediği sevgiden dolayı onlara her fırsatta mukÂfÂt vermek ister. Yaptıkları her işe bir sevap yazmayı arzu eder. İnsan aile fertlerini mutlu etmek icin nasıl cırpınırsa, Allah TeÂl da cok sevdiği kullarının ebedî hayatta bahtiyar olmalarını diler. Bu sebeple onların iyi niyetle ve Allah ’ı memnun etme duşuncesiyle yaptıkları her işe sevap yazar.

Hadîs-i şerîfin metninde aile fertleri ifadesinin karşılığı olarak “ehil” kelimesi gecmektedir. Ehil sozunun icine kendilerine nafaka verilmesi gereken kimseler girer.

Bir kimsenin dar mÂnada ehli ve ailesi, karısı ve cocuklarıdır. Muhtac oldukları takdirde kendilerine bakmak zorunda olduğu kimseler ise furû dediğimiz cocuklar ve torunlar, usûl dediğimiz ana, baba, buyuk anneler ve dedeler ile bakacak kimseleri kalmamış olan kardeş, amca, hala, teyze ve dayı gibi akrabadır.

Hadisten Oğrendiklerimiz

1. Allah rızasını kazanmayı duşunmeden yapılan işlerden sevap elde edilmez.

2. Allah rızasını duşunerek aile fertlerine yapılan butun harcamalar ise insana sevap kazandırır.
Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhum ’dan rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:

“Gecimini sağlaması gerekenleri ihmÂl etmek, insana gunah olarak yeter.” Ebû DÂvûd, ZekÂt 45

Muslim ’in Sahîh ’inde yer alan bu mÂnadaki hadîse gore ise:

“Kolelerinin nafakasını vermemek, insana gunah olarak yeter” buyurdu. Muslim, ZekÂt 40

Bir kimse Allah ’a, insanlara ve diğer yaratılmışlara karşı butun gorevlerini titizlikle yapsa, yaşadığı surece hic gunah işlemese, ama sadece ve sadece gecimini ustlendiği kişilere olan gorevini ihmÂl etse, işte bu ihmÂli ona buyuk gunah olarak yeter. Boyle bir kimse, bakmakla yukumlu olduğu şahıslara harcayacağı parayı fakirlere dağıtsa bile, bu davranışı onun gunahını azaltmaz.

Sahîh-i Muslim ’deki rivayet biraz daha ozellik arzetmektedir. Hadisin rÂvilerinden olan tÂbiîn fakihlerinden Hayseme İbni Abdurrahman diyor ki, birgun ashÂb-ı kirÂmdan hocam Abdullah İbni Amr İbni Âs ile oturuyorduk. Yanına kÂhyası geldi. Ona:

- Kolelerin yiyeceklerini verdin mi? diye sordu. KÂhya:

- Hayır, vermedim, diye cevap verince:

- Oyleyse hemen git ve yiyeceklerini ver. Cunku Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kolelerinin nafakasını vermemek, insana gunah olarak yeter” buyurmuştur, dedi.

İnsanın gecimini ustlendiği kimselerin nafakasını aksatmadan vermesi farzdır. Farzların sevabı, nÂfile ibadetlerle olculemeyecek kadar fazladır. Boylesine buyuk sevaplar kazandıran bir gorevin ihmÂli de o nisbette buyuk bir gunahtır.

Hadisten Oğrendiklerimiz

1. İnsanın bakmakla yukumlu olduğu kimselere karşı sorumluluğu vardır.

2. Onların zaruri ihtiyaclarını temin etmemek gunahtır.
Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Peygamber aleyhisselÂm şoyle buyurdu:

“Her Allah ’ın gunu iki melek iner. Bunlardan biri:

- Allah ’ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de:

- Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! diye beddua eder.” BuhÂrî, ZekÂt 27; Muslim, ZekÂt 57

Veren ve alan Allah TeÂl ’dır. Sadece canı değil, malı da alıp veren O ’dur. Yuce Mevl yapacağı ve yaratacağı her işi melekleri vasıtasıyla yapar. Malı ve malın bereketini alıp verirken de melekleri aracı kılar.

Ahmed b. Hanbel ’in Musned ’indeki (V, 197) daha geniş rivayete gore, hergun guneş doğarken, guneşin iki yanında iki melek yer alır ve insanları Allah ’ın rahmetini kazanmaya dÂvet ederler. İhtiyaclara yetecek az malın, insanı Allah ’dan uzaklaştıran cok maldan daha hayırlı olduğunu ifÂde ederler. Guneş batarken yine iki melek guneşin iki yanında durarak -hadîs-i şerîfte belirtildiği gibi- malını harcayana yenisini vermesi, harcamayıp cimrilik edenin de malını telef etmesi icin Allah ’a dua ederler. O meleklerin gur sesini, sadece insanlar ve cinler duymaz. Onların dışındaki butun mahlûkat duyar.

Konumuzla ilgili bir Âyet-i kerîmede, Allah TeÂl Resûlullah Efendimiz ’e şoyle buyurmaktadır:

“De ki, Rabbim kullarından dilediğine bol rızık verir; dilediğinden de kısar. Siz başkalarına yardım icin ne harcarsanız, Allah onun yeri-ne yenisini verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır” [Sebe ’ sûresi (34), 39].

Bu konudaki Âyet ve hadislerden anlaşıldığına gore, cimrilik etmeden malını Allah rızası icin harcayan ve harcadığı malın yerine CenÂb-ı Hakk ’ın daha iyisini vereceğine inanan kimseye dunyada bir gonul huzuru, Âhirette de ebedî saÂdet verilecektir.

Burada 65. hadiste gorduğumuz alaca tenli, kel ve kor adamların kıssasını hatırlamalıyız. Allah TeÂl bunları hem hastalıklarından kurtarmış, hem de kendilerine hesapsız mal mulk vermişti. Sonra da fakir bir insan kılığına giren bir melek bunlardan yardım istemiş, Âm adam hic tereddud etmeden istediği malı ona verdiği hÂlde, diğer ikisi ceşitli bahÂnelerle fakire yardım etmemişlerdi. Bunun uzerine Allah TeÂl ÂmÂnın malına dokunmamış, diğerlerinin mallarını telef etmişti.

Devirler değiştiği hÂlde değişmeyen bir gercek var. O da verene daha iyisinin verileceği gerceği. Şu hadîs-i kudsî bu gerceği ne guzel anlatmaktadır:

“Ey kulum! Sen benim icin ver ki, ben de sana vereyim” (BuhÂrî, NefekÂt 1; Muslim, ZekÂt 36, 37).

Hadisten Oğrendiklerimiz

1. Allah ’ın verdiği mal, onun uygun gorduğu yerlere sarfedilmelidir.

2. Allah TeÂl yoksul kullarını himÂye edenleri sever ve onların malını bereketlendirir.

3. Fakirin hakkını vermeyenler, meleklerin bedduasını aldıkları icin mallarının hayrını gormezler.

4. Cimriye melekler bile beddua ettiğine gore, malının telef edilmesi icin onlara insanlar da beddua edebilir.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan