
CenÂb­ı Hak, KurʼÂn­ı Kerîmʼinin 137 yerinde insanı, kÂinatta sergilediği ilÂhî kudret nakışlarını ve azamet tecellîlerini tefekkure davet ediyor.
Kur ’Ân; kelÂma burunmuş, konuşan, oğut veren bir kÂinat...
İnsan; KurʼÂnʼın ve kÂinÂtın merkezinde bulunan bir irfan mihrÂkı ve tecellî Âbidesi...
KÂinat ise, mûcizevî Âyetlerle dolu bir tecellî ve esrar kitabı; esm­i ilÂhiyyenin fiilî tecellîsi, Âdeta sessiz bir Kur ’Ân...
Hakîkaten, feyizli bir gonulle kÂinÂta nazar edenler, oyle bir ufka nÂil olurlar ki, sanki uzerlerindeki semÂ, muhteşem bir billur avize gibi ilÂhî sırlardan goz kırpan bir derinlik sunmakta... Yeryuzu ise her ağac ve onların yaprakları ile ellerini niyÂza acarak neşeli urperişlerle Rabbine yalvarmakta...
Cimenler, sanki Muhammedî bir cemaat icin seccÂde, onun uzerinde cicekler safÂlı bir ummet olarak vecd icinde dalgalanmakta... Kudret nişÃ‚neleri olan dağlar, ilÂhî huzurda kıyam hÂlinde... Sanki bulutlar, feyz ve bereket menbaı olarak semÂda dolaşan bir okyanus... RuzgÂrlar, ilÂhî ilhamların gaybî habercileri... Şimşekler, korku ve umit şerÂreleri... Gurlemeler ve yıldırımlar, KahhÂr ’ın saltanatının fermanları ve gafletten îkaz eden bombardımanları... Gunduzler, Hakkʼın nûrunun zuhûru; geceler ise, ilÂhî sır ve hikmetlerin tefekkurunde derinleşme demleri...
VelhÂsıl muʼmine gereken en muhim tahsil; “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (el­Alak, 1) emr­i ilÂhîsine her an itaat neticesinde kalben merhaleler katetmektir.
Kaynak: www.osmannuritopbas.com
İslam ve İhsan