
Bir mu ’min, son nefese kadar; yakîn olan olum gelip catıncaya kadar; Âhirete hazırlanmalıdır. Peki hicbir maddiyatın gecerli olmayacağı o gunde gecerli tek akce hangisidir?Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Ey îmÂn edenler! AllÂh ’tan ittikā edin (takvÂlı olun) ve herkes yarına ne hazırladığına baksın…” (el-Haşr, 18)
Yine Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Ey îmÂn edenler! Allah ’tan korkun ve O ’na yaklaşmaya vesile arayın!..” (el-MÂide, 35)
Bizi bekleyen geleceğin tehlikelerine hazırlık ve vesile aramak…
AHİRETTE GECERLİ TEK AKCEİnsanlar dunya hayatında da gelecekleri icin hazırlanırlar. Para biriktirirler; tahsil yaparlar; meslek sahibi olurlar; aile, teşkilÂt vb. ictimÂî cevreler edinirler. LÂkin Âhirete hazırlık boyle değildir. Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Sizi huzûrumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlÂtlarınız. ÎmÂn edip iyi amelde bulunanlar mustesnÂ; onlara yaptıklarının kat kat fazlası mukÂfat vardır. Onlar (cennet) odalarında guven icindedirler.” (Sebe ’, 37)
Bu ve sayısız Âyet-i kerîmede; Âhirette gecer akcenin, mu ’min olarak ed edilen sÂlih ameller olduğu bildirilmiştir. Bir mu ’min, son nefese kadar; yakîn olan olum gelip catıncaya kadar; Âhirete hazırlanmalıdır. Zor zamanlarda tevessul edebileceği, yani kurtarıcı bir vesile olarak, Hak katına arz edebileceği sÂlih ameller, fedÂkÂrÂne hizmetler ve samimî ahlÂkî davranışlar biriktirmelidir.
YARDIMA YETİŞEN AMELLERŞu hadîs-i şerif, zor zamanlarda sÂlih amellerin ve ihlÂslı fedÂkÂrlıkların nasıl imdÂda yetiştiğinin en guzel şahididir:
“Gecmiş ummetlerden, yolculuğa cıkan uc arkadaş vardır. Yolculuk esnasında yağmura yakalanan uc arkadaş, geceyi gecirmek icin bir mağaraya girerler. Derken dağdan buyukce bir kaya parcası duşer ve mağaranın girişini kapatır. Ne kadar gayret etseler de kendi gucleriyle onu kımıldatamazlar. Sanki canlı canlı kabre konulmuş gibi olurlar.
Bunun uzerine birbirlerine derler ki:
«–SÂlih amellerimizle AllÂh ’a du etmekten başka caremiz yoktur; bizi buradan, Allah ’tan başka hic kimse kurtaramaz.»
Onlardan biri, ana-babasına olan itaatini ve hurmetini anlatır. Bu kişi; yıllarca anne ve babasına ikramda bulunmadan evlÂtlarını dahî doyurmamış, bunu da yalnızca Allah rızÂsı icin yapmıştır. Bu amelini arz ederek, mağaradan kurtulmaya vesile kılar. Kaya biraz yerinden oynar, fakat mağaradan cıkılacak gibi değildir.
İkinci kişi; Allah korkusunu, hay ve iffetini vesile kılar. Gonlunun meylettiği amca kızı, fakirlik ve aclık sebebiyle, arzusuna rÂm olacakken; «Allah ’tan kork!» îkāzında bulunmuştur. Bu kişi de; sadece bu îkāz ile urpererek, nefsini dizginlemiş ve Hazret-i Yûsuf gibi, AllÂh ’a sığınarak, şehvetin girdabına duşmekten son anda kurtulmuştur. O da bu amelini arz ederek, mağaradan kurtulmaya vesile olarak kabulunu niyaz eder. Kaya biraz daha aralanır, ama yine cıkılacak gibi değildir.
Ucuncusu de, kul hakkına olan riÂyetini anlatır: Surulere sahip bu kişinin, calışanlarından biri, maaşını almadan ayrılır ve ortadan kaybolur. Bu kişi, elinde emÂnet kalan bu parayı sadece muhafaza etmez, aynı zamanda onu kendi parasını işlettiği gibi işletir. Uzun bir muddet sonra gelen işcisine; «Şu suru senin!» der. Bu zÂt da, kardeşini ustun tutan fedÂkÂrlığı AllÂh ’a arz eder ve mağaradan kurtulmaları icin vesile olarak takdim eder. AllÂh ’a yalvarır. Bunun uzerine kaya, mağaranın ağzından tamamen kayar ve dışarı cıkarlar.” (Bkz. BuhÂrî, Edeb, 5, EnbiyÂ, 53; Zikir, 100)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2018 Ay: Ağustos, Sayı: 162
BİR KULUN SÂHİP OLMASI GEREKEN ALTI HUSUSİYET İslam ve İhsan