İslam ’da rahmet ve merhametin hukmu nedir?Mu ’min CenÂb-ı Hakk ’ın RahmÂn ve Rahîm esmÂsından hisse alıp bu ahlÂk ile yaşayabilmek; ulaşılan her yere rahmet tevzî etmekle mumkundur. Zira merhamet, îmÂnın en guzîde meyvesi ve ilk neticesidir ki, mahrumlar icin muşfik bir sığınak ve barınak olmayı gerektirir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de karşımıza cıkan ilk iki esmÂ-i ilÂhiyye de RahmÂn ve Rahîm ’dir. FÂtiha Sûresi ’nin başındaki besmeleyi, -o aslında başka bir sûrede gecen bir Âyet olduğu hÂlde- burada teberruken kaydedilmiş kabul etsek bile, o sûrede de karşımıza ilk cıkan, AllÂh ’ın RahmÂn ve Rahîm esmÂsıdır.
DUNYADA BİR TEK MUMİN UŞUYORSA.. AllÂh ’ın rahmet tecellîlerinden lÂyıkıyla nasîb almış bir mu ’min de, başta insan olmak uzere hicbir mahlûkÂtın sesli veya sessiz feryÂdına bîgÂne kalamaz; elinden gelen hicbir yardımı esirgeyemez. Nitekim Hak dostu MevlÂn Hazretleri, bu ilÂhî ahlÂktan almış olduğu nasiple der ki:
“Şems -kuddise sirruh- bana bir şey oğretti: «Dunyada bir tek mu ’min uşuyorsa, ısınma hakkına sahip değilsin.» Ben de biliyorum ki yeryuzunde uşuyen mu ’minler var; ben artık ısınamıyorum!..”
Yani Şems-i Tebrizî Hazretleri MevlÂn ’ya, AllÂh ’ın kullarının uşumesinden urperen bir vicdan hassÂsiyetini oğretmişti. Hakîkaten, bedenin ısınması giysilerle mumkundur. LÂkin vicdÂnın ısınabilmesi, ancak merhamet tezÂhuru davranışlarla kalbin Hakk ’a yaklaşmasına bağlıdır. Bu misal, mahlûkÂtın her turlu mahrûmiyeti karşısında kullanılması gereken bir şablon gibidir.Bu yuzden her turlu felÂket ve sefÂlet manzaralarının, bedenlerden evvel vicdanları urpertmesi îcÂb eder. Bu şekilde Hakk ’a istikÂmetlenen vicdÂnî urperişler, gonulleri ısındırıp huzura gark eder.
Şuphesiz ki bu hÂl, mu ’minlerin Yaratan ’dan oturu yaratılanlara karşı sahip olmaları gereken cihanşumûl merhamet ufkunun bir tezÂhurudur. Rahmet Peygamberi Efendimiz-sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- de ashÂbına; cennete girebilmek icin merhametli olmaları îcÂb ettiğini, lÂkin bu merhametin de, sadece birbirlerine karşı değil, butun mahlûkÂta şÃ‚mil olması gerektiğini ifÂde buyurmuşlardır. (Bkz. HÂkim, IV, 185/7310)
RAHMET PEYGAMBERİ Bir gazÂda kÂfirlerin yok olması icin beddu etmesi istenen Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
“Ben lÂnet etmek icin değil, rahmet olarak gonderildim.” buyurmuştur. (Muslim, Birr, 87)
Muʼmin de, gunaha olan nefretini gunahkÂra taşırmamalıdır. BilÂkis onu, yaralı bir kuş gibi şefkat ve merhamete muhtac gormelidir.
Yine butun mahlûkÂta şÃ‚mil sayısız merhamet tezÂhurlerinden bir misal sadedinde, susuzluktan olmek uzere olan bir kopeği sulayıveren gunahkÂr bir kadının ilÂhî affa nÂil olduğunu, buna mukÂbil bir kedinin aclığını umursamayıp olumune sebebiyet veren bir kadının da bu merhametsizliğinden oturu cehenneme dûcÂr olduğunu beyÂn etmişlerdir. (Bkz. BuhÂrî, EnbiyÂ, 54; Muslim, SelÂm 151, 154, Birr 133)
Bu sebeple, gunahları da sevapları da buyuk-kucuk diye ayırmamak ve hicbirini onemsiz gormemek gerekir. Zira AllÂh ’ın rahmeti de gazabı da bÂzen buyuk, bÂzen vasat, bÂzen de kucuk gorunen şeylerden dolayı tecellî eder. Kula duşen, her durumda derin bir îman firÂsetiyle davranmaktır.
ALLAH ’IN RAHMET VE MERHAMETİ Ote yandan, Rabbimizin rahmet ve merhameti, gazabına gÂliptir. Yani O, cezÂyı hak eden nice gunahkÂr kullarını, samimî tevbeleri neticesinde affeder ve yine kullarının kucucuk iyiliklerine bile şÃ‚n-ı ulûhiyetine yaraşır bir comertlikle bol bol ecir ihsÂn eder. Mu ’min de dÂim bu rahmet uslûbuyla hareket etmeli; helÂk edici ve yıkıcı değil, ihy edici, yapıcı ve yeşertici bir rûha sahip olmaya calışmalıdır.
Bu ilÂhî ahlÂkı yaşamanın bir misÂlini Ebû Hu­rey­re -radıyallÂhu anh- şoyle nakleder:
“Biz bir gazÂda kÂfirlerin yok olması icin Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in beddu etmesini istedik. O ise; «Ben lÂnet etmek icin değil, rahmet olarak gonderildim.» buyurdu.” (Muslim, Birr, 87)
Yine Rabbimiz, Rasûlu ’nu; “…Mu ’minlere karşı Raûf (son derece muşfik) ve Rahîm (son derece merhametli)dir.” (et-Tevbe, 128) şeklinde takdim ve taltif etmektedir. Yani ilÂhî esmÂdan olan “Raûf” ve “Rahîm”in, Rasûl ’unun en bÂriz vasıflarından olduğunu beyan buyurmaktadır.
Mu ’minler olarak bizler de gonlumuzu bir rahmet dergÂhı kılarak RahmÂn ’ın kulu ve Rahmet Peygamberi ’nin ummeti olduğumuzu her fırsatta ispat etmeye gayret gostermeliyiz.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından 2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
HER ŞEYE YANSIYAN MERHAMET MERHAMETTİR - VİDEO