
Gonul temizliğinin ve tezkiye-i nefsin muhim olmasının sebebi, kalbin imana merkez olması itibarıyladır.CenÂb-ı Hak buyuruyor:
“Ey Peygamber! Hev ve hevesini ilÂh hÂline getirenleri gordun mu?...” (FurkÂn, 43)
Resûlullah buyurdular:
“Kalp, ruzgÂrların colde bir sağa bir sola savurduğu kuş tuyu gibi şekilden şekle girer.” (İbn-i MÂce, Mukaddime, 10; Ahmed, IV, 408, 419)
“LÂ İLÂHE”
Kelime-i Tevhîdi tam olarak idrÂk etmek gereklidir. Yani “l ilÂhe” denildiğinde kalpten ilÂhlar cıkarılacak ki, kalpte cemÂlî sıfatlar tecellî etsin. Cunku kalp perişan bir hÂlde, pasaklı fikirlerin tasallutu altındayken, boş felsefelerin girdabında ve cıkmaz sokaklarında iken onda cemÂlî sıfatlar zuhur etmez. Dolayısıyla oncelikle kalpten menfî hislerin, menfî huyların ve menfî alışkanlıkların silinmesi şarttır.
Gonul temizliğinin ve tezkiye-i nefsin bu derece muhim olmasının sebebi, kalbin îmÂna merkez olması itibarıyladır. Yani îmÂnın merkezi kalptir. Cunku îmÂnın his ve koku, kalp toprağında yeşerir. Onun icin îmÂnın kalpte derinleşmesi zarûrîdir. Bu sebepledir ki îmÂn edileni tasdik, zihinden değil, kalbin seviyesine gore cozulur. Derin hakikatler kalp ile keşfedilir. MevlÂn Hazretleri buyurur:
“Dînin sonsuz derinliğini idrak mumkun değildir. Ona ancak uyanık bir kalp ile hayran olunabilir.”
Bin bir hakikatin keşfine pencere acan kalpler de gercekte sırlar dolu bir Âlemdir. Kalbin bir hÂlden bir hÂle değişebilen vasfı dolayısıyla dînin en zor meselesi inanc/îman meselesi olmuştur.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İhlÂs ve TakvÂ, Yuzakı Yayınları
İslam ve İhsan