Nefis ile mucadele esnasında yapmamız gereken şeyler nelerdir? Nefse nasıl yaklaşmalıyız? Nefis ile verdiğimiz mucadelede hangi yolları izlemeli ve nasıl bir taktik izlemeliyiz? Evet insanoğlunun iki buyuk duşmanı nefis ve şeytan... İşte size duşmanınızı yakından tanıma fırsatı "nefis ve siz..."Nefis.

İcimizdeki ben.

Şahsiyetimiz, kişiliğimiz aslında.

Dunya imtihanımızın seyir defteri.

Bir tarafı kalble alÂkalı.

Bir tarafı melekler sokağında.

Bir tarafı şeytan askerlerinin taarruzuna maruz.

Şeytanın ele gecirmek, yuva yapmak, kendi arzusuna gore donuşturmek ve kullanmak istediği...

Fucur ile takva arasında gidip gelme potansiyeline sahip.

Kotuluğun kumanda ussu olmaya da, kendi kendisiyle hesaplaşmaya, itmi ’nanın, rıza makamının doruklarına tırmanmaya da istidadla donatılan...

İnsanı, hayvandan daha aşağılara da surukleyebilen, ama guzelliklerle donanmasına imkan da sağlayan...

Rahmani bir terbiye de yuklenebilen, şeytani vasıfları da kuşanabilen...

Evet, icimizdeki.

Tutkularımızın, sevgilerimizin, isteklerimizin, redlerimizin odaklaştığı ve her birinde Rahmanilikle Şeytanilik arasında salınma potansiyelinin yuklendiği dunya.

Mutlak kotu değil.

Lanetlenmesi gereken değil.

Aksine insanın Rahmaniyet yolunda, belki Miraclara doğru tırmanma şeridi, ya da bineği, burağı olabilen şey.

Gormediğimiz, elimizle tutamadığımız ama, bir kere devreye girdiğinde varlığını bazen bir karşı konulmaz talep halinde, bazen korku, urperme halinde hissettiğimiz, bazen sevdaya donuşen bazen nefretin odağı haline gelen şey.

İnsan Şeytan ’la dost olmayacak. Şeytan ’ın “evliyası – dostları” arasına girmeyecek.

Cunku Şeytan insanın duşmanı olarak yaratılmış ve ona, insanın icine odaklanma, yuvalanma, damarlarında dolaşma imkanı tanınmış.

Şeytan tamamen insanın icine oynuyor.

Kimi zaman aclıkla korkutuyor, herkese rızık verenin Allah Teala olduğunu unutturuyor, anneyi - babayı, ana rahmindeki cocuğu oldurtecek hale getiriyor, kimi zaman kotulukleri (Rabbin sınırlarını aşma, Rabbin yolundan sapma anlamına) gunahları susluyor, onları icimize sinecek, taleplerimizi ona yoneltecek, yoğunlaştıracak hale getiriyor...

Beysin paşasın diyor, patronsun diyor, babasın diyor, kadınsın diyor, gencsin diyor, halksın diyor, guzelsin diyor, cirkinsin diyor, zenginsin diyor, fakirsin diyor, yazarsın diyor, hocasın, muftusun diyor, profesorsun diyor... insanın her turlu ozelliğinden, bir, yoldan cıkarma, saptırma yonelişi uretmeye calışıyor.

NEFSİN FARKINA VARMALIŞeytanın nefsimizle oynadığının, centik attığının, uzerine cullandığının farkına varmalı.

Buna karşı teyakkuz halinde bulunmalı.

İcimize kirli hava doldurmayız, ciğerlerimizi koruruz.

Curuk bir meyveyi yemez, kokmuş bir yemeği midemize gondermeyiz.

Ama ya icimiz curumuşse... Ya icimiz boşalmışsa guzelliklerden...

Bir uzvumuzda yaralanma olsa tedavi icin caresini ararız. Ya metastas yapmışsa icimizdeki şeytan yuvalanması, kalbimizin formatını bozmuşsa, nefsimizin dizginini ele gecirmişse...

Nefisle şeytanın buluşmasına ve ortaklık kurup bizim ebediyyet yolculuğumuzun ustune oturmasına asla imkÂn sağlamamalı.

Nefisteki kirlenmeye karşı tedbirler almalı.

Nefsin uzerine şeytandan izler duşmuşse, yani nefis kirlenmeye başlamışsa temizlemeye, arındırmaya yonelmeli.

Sonra Şeytana karşı kendini savunması icin kalıcı tedbirler almalı, nefis terbiyesi gibi bir gundemimiz olmalı.

Surekli terbiye mecrası icinde tutmalı nefsi.

Butun bunlara insanın ic donanımı diyebiliriz.

Nefsi oldurmemeli.

Boyle bir şey, insanın ic dinanizminin yok edilmesi anlamına gelir.

Oysa nefis, Miraca yukseliş heyecanını asla ve kat ’a kaybetmemeli.

Rabbin yolunda yuruyuş de, yucelere tırmanış da bir ic heyecan gerektiriyor.

Kelime-i şehadet getirirken “aşk ile şevk ile” getirmeli.

Hatta şeytana karşı mucadele de aşkla-şevkle yapıldığında netice veriyor.

“Lailahe illallah” derken butun hucrelerimiz “Allah ’tan başka ilah yok” demeli, masivaallahı terketmeli.

Yureklerimiz urpermeli “Allah” lafz-ı celilini duyduğumuzda.

Allah ’ın ayetleri, ister Kelam-ı ilahiden ister icimizdeki ve afaktakilerden, gorulduğunde, okunduğunda icimizdeki mu ’min damar guclenmeli.

NEFSİ NE YAPMALI?Şeytanın oluşturduğu duzende, iklimde, ortamda nefsi şeytani guclerin tasallutundan korumak, kurtarmak zordur.

Nefse zulum olur bu.

Allah Teala “Nefislerinize zulmetmeyin” buyuruyor.

Şeytanla elele tutuşup, nefisten temiz bir mu ’min olmasını, kalmasını beklemek, ateşin icinde yanmamak kadar zordur.

Oysa nefisleri, yakacağı insan ve taşlar olan ateşten korumak gerekiyor.

Ateşin icinde yanmamak icin “Allah bana yeter” diyebilmek gerekiyor. Bunun icin de ayın, guneşin, yıldızların Rablık abanışlarından kurtulmak gerekiyor.

Sonra, icimizdeki butun putları devirip, en buyuğunun, belki şeytanın boynuna baltayı asmak gerekiyor.

İbrahim olmak gerekiyor yani.

Cocuk yaşta Rabbi aramaya başlamak ve kişiliğimizin Rabbani bir potada yoğrulması gerekiyor.

NASIL TERBİYE ETMELİ?Demirin icinden celiği cıkarmak işi bu. Tortulardan, curuftan arınmak icin kızgın ateşin icine girmek, ısınmak, ısınmak, ısınmak, yumuşamak, hamur gibi olmak ve sonra, ustanın ellerinde ors ile cekic arasında dovulmek, dovulmek, dovulmek.

Toprağın icinden altın gibi suzulmek.

Binlerce ameliye. Elenmek, elenmek, elenmek.

Ateşin icinde yanmak, yanmak, ateşle su arasında kişilik gerilimleri yaşamak ve sonunda ozunu sunmak.

Kibir gibi, hased gibi, kendini beğenmek gibi, cimrilik gibi, Şeytan ’ın yuvalanmasına imkan veren ic hastalıklarına karşı teyakkuz halinde bulunmak.

Bazan sokakta ciğer satmak. Nefsin gurur iddiasını ayaklar saltına almak. Bazan hastalara hizmet edip, Allah ’ın kendisi uzerindeki nimetlerinin farkına varmak, şukrunu eda etmek... Bazan elindekini avucundakini infak edip, nefsin cimrilik damarına neşter atmak... Bazan kalbin kirlenmesine bakıp, mahşer ortamında Allah Teala huzurunda perişanlık ihtimallerini hatırlayıp, nefsi goz yaşlarıyla buluşturmak.

Nefsi asla boş bırakmamak.

İyiliklerle meşgul etmek daima.

Rabbin huzurunda olma halini diri tutmak.

Ve butun bunları yapabilmek icin iklimini bulmak. Birbirine iyilik taşıyanlar arasında yer almak. Yureğe kirli suların taşınmadığı, yureğin surekli kirlilikle mucadele ederek, yorgun duşmediği, yere kapaklanmadığı bir iklim aramak, olmadığı zaman oluşturmak.

Kalbi Allah zikriyle yoğurmak ve nefisle kalb arasında Şeytanın nufuz edemediği bir kanal acmak.

“Bu zamanda nefis terbiyesi” diye bir gundeme kafa yormak.

Her cağda Şeytanın kullandığı araclara mukabil araclarla “nefsi mudafa” yapabilmek.

“Kendiniz icin yapabileceğiniz olcude kuvvet hazırlayın” şeklindeki ilahi ikazı, nefsi zaaflarla mucadele cercevesinde de dikkate almak.

Kalbi, nefse iyilikler ihrac edecek kıvama ulaştırmak.

Allah Teala yardımcımız olsun, nefislerimizi Rabbimizin huzuruna “ateşe atılma ozelliklerinden arınmış, mutmain hale gelmiş, Allah zikri ile doymuş, ihtilaclardan, sancılardan kurtulmuş, rıza makamına ermiş bir nefis” kıvamında sunabilme gayretimizde, mucadelemizde. Amin.

Kaynak: Ahmet Taşgetiren, Altınoluk Dergisi, 2013 - Kasım, Sayı: 333, Sayfa: 003

KONU İLE İLGİLİ VİDEOLAR

İslam ve İhsan