Şefika Meric, Şebnem dergisinin 124. sayısında kalbin İslam ’daki yeri ve onemini yazdı. Meric, yazısında, İmam-ı Gazalî Hazretlerinin kalbi hastalıklara recete olarak sunduğu nasihatlerine de yer verdi.Yaşadığımız toplumda sû-i zannın gitgide bir Âdet hÂlini aldığını goruyoruz. Kotu zan, kalbî bir hastalıktır. Rabbimiz; insanlar hakkında kotu zanda bulunmayı Muslumanlara yakıştıramaz:
“Ey îman edenler! Zannın coğundan kacının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi arkasından cekiştirmesin. Biriniz, olmuş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hÂlde Allah ’tan korkun. Şuphesiz Allah, tevbeyi cok kabul edendir, cok esirgeyicidir.” (el-HucurÂt, 12)
MUSLUMAN SU-İ ZANDAN UZAK DURMALI Başkasının hakkında dedikodu (gıybet) yapmak, İslÂm ’ın en kerih gorduğu mÂnevî hastalıklardandır. Bir virus gibi kalbimize bulaştığında mÂnevî hayatımızı ifsÂd eder.
İnsanların gizli hÂllerini araştırmak, onlar hakkında dedikodu yapmak bir tarafa, bir muslumanın başka bir musluman hakkında sû-i zanda bulunması bile yasaklanmıştır. Musluman, kardeşi hakkında oncelikle husn-i zan beslemek zorundadır. Bu da insanın gonlunden gecirdiği şeyleri, once husn-i zan filtresinden suzmeyi gerekli kılar.
KALP İNSANIN EN TESİR ALTINDA KALAN UZVU Kalp, yaratılış itibariyle insanın en hassas ve en cok tesir altında kalan uzvudur. Bizim kalp olarak kasdettiğimiz, sadece et ve kandan ibaret olan maddî yapı değildir.
Aksine insanın hayatına yon veren karar alma mekanizmasının merkezidir, kalp dediğimiz… “FuÂd” ismi de verilen bu uzuv (organ), insanın şahsiyet ve karakterinin merkezidir. İşte insanın butun ozelliklerini, hayatı boyunca yoneleceği istikametini, amellerini, nasıl bir insan olduğunu ve başkalarıyla munÂsebetlerini belirleyen merkez hep kalptir.
KUR'AN'DA KALP Kur ’Ân-ı Kerîm, bircok Âyet-i kerîme ile kalbin insan hayatındaki ehemmiyetini vurgulamıştır. Gunah ve isyandaki aşırılıkları sebebiyle “muhurlenen kalpler” (el-Bakara, 7.) bulunduğu gibi, o derece bozulmamış “hastalıklı kalpler” (el-Bakara, 10.) de vardır. Hissetmeyen “katılaşmış kalpler” (el-Bakara, 74.) bulunurken “Allah korkusundan titreyen” (el-Hac, 35.) “takv sahibi” (el-Hac, 32.) kalpler de vardır.
"Kalpte olanlar, AllÂh ’a gizli değildir." (Hud, 5.) O hÂlde mu ’min her an kalbine nazar etmeli, orayı “nazargÂh-ı ilÂhî” olarak gorup temiz tutmaya calışmalıdır.
İnsan hayatında bu kadar onemli bir yeri olan kalp hususunda Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- de pek cok ikazda bulunmuştur. Kalbin hastalıkları, nasıl katılaşacağı, bu katılığın nasıl yumuşatılacağı; duyguların takv şeklinde nasıl kalbe yerleştirileceği uzun uzun anlatılmıştır.
TEMİZ KALPLİ OLMAK CİDDİ EMEK İSTER Temiz kalpli olmak, sadece kuru bir temenni değildir. Ciddi bir emek ve omur boyu devam eden gayret gerektirir. Kalbin temizliği, îmanın sahih olması ve ibadetlerle takviye edilmesiyle mumkundur. Cunku kufur, isyan ve gunahlar kalbi kirletir, karartır, katılaştırır.
Aslında ayarı duzgun kalbin nasıl olacağını, Rabbimiz kitabındaki recetelerle şoyle ortaya koymuştur.
Rabbimizi zikretmek, bu recetelerin en başında gelir. Sabah-akşam, yururken, dururken, yatarken, uyanıkken, kısaca her dÂim AllÂh ’ın zikri ile meşgul olmak, AllÂh ’ı hatırlamak, O ’nun kudret ve sanat eserlerine ibret nazarıyla bakıp tefekkur etmek; kalbin en guzel tedavilerinin başında gelir.
Rabbimizin “…SÂdıklarla beraber olun.” (et-Tevbe, 119) emri gereği, sÂdıklarla unsiyet icerisinde olmak, AllÂh ’ın sectiği kullarının meclislerinde bulunmaya gayret gostermek cok onemlidir. AllÂh ’ın anıldığı, O ’nun dîninin konuşulduğu “zikir ve sohbet meclisleri” kalplerin mÂnevî hayatının şenlendiği ortamlardır.
GUNAH HASTALIĞININ İLACI Boylece dunyanın kiri, pası gonullerden temizlenir. Oraya AllÂh ’a ve Rasûlu ’ne olan sevgi gelip yerleşir. Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, ashÂbını hep sohbet meclislerinde yetiştirmiştir.
Gunahların tedÂvi yolu hakkında, BÂyezid-i BistÂmi Hazretleri ’nden nakledilen şu kıssa ne kadar guzeldir:
BÂyezid-i BistÂmî ’nin yolu bir gun bir akıl hastanesine duşer. Doktorlardan birisi, hastalıklar, careleri ve hangi hastalığa hangi ilÂcın iyi geldiği hakkında bilgi verirken, ona:
“-Peki, gunah hastalığının ilacı nedir?” diye sorar.
Kısa bir sessizlik olur. O esnada orada bulunan, zÂhiren akıl hastası, gercekte velî olan birisi:
“-Musaade ederseniz bunun ilacını ben soyleyeyim.” diyerek soze başlar ve şoyle devam eder:
“-Gunah hastalığının ilÂcı şudur ki; tevbe kokunu, istiğfar yaprağı ile karıştırıp, gonul havanına koyduktan sonra, tevhid tokmağı ile doveceksin. İnsaf eleğinden eledikten sonra, gozyaşı ile hamur edip, aşk ateşinde pişireceksin. Muhabbet balından da birazcık karıştırıp, sabah-akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin!..”
Bu hakîmÂne sozleri duyan BÂyezid-i BistÂmî:
“-Ben dersimi aldım!” diyerek yoluna devam eder.
İMAM GAZALÎ'DEN KALBÎ HASTALIKLARI TEDAVİ EDECEK 5 İLAC İmam GazÂlî Hazretleri de kalbî hastalıkların caresini şu şekilde izah etmektedir:
1- “Kalbin kusurlarını bilen, gizli Âfetlere muttalî olan bir murşide teslim olup huzurunda diz cokmek, bu murşidi kendisine rehber bilmek ve mucÂhedesinde onun işaretlerine uymaktır.
2- SÂdık ve doğru sozlulerden dinî hassasiyet ve basîret sahibi bir kişi bulmak ve gidişÃ‚tını izlemesi icin onu kendisine gozetleyici tayin etmek… Bu zÂt, o kişinin bÂtınî ve zÂhirî olarak hoşa gitmeyen hÂllerini ve cirkin davranışlarını duzeltir ve kendisine gerekli tembihlerde bulunur.
3- Duşmanlarının dilinden kusurlarını duyup kendini buna gore ıslah etmek... Zira duşmanlık ve kin gozluğunden bakan gozler, dÂim kotuluğu ve kusurları gorup ortaya cıkarır. İnsan, kendi kusurlarını oğrenmede, yapmacık oğutlerle kusurları gizlemeye calışan dalkavuk dosttan ziyade, kusurları ortaya koyup teşhir eden hain duşmandan daha fazla istifade eder.
4- İnsanların arasına karışmak ve onlarda gorduğu her kotuluk konusunda kendisini hesaba cekip ayarlamak... Zira mu ’min, mu ’minin aynasıdır.”
Herkes, kendi durumuna gore bu yollardan birini tercih ederek kalbindeki hastalıkları tedavi yoluna gidebilir. Ancak oteden beri Âlimlerin tavsiyesi, birinci yolun tutulmasıdır.
Rabbimiz bizlerin kalplerini İslÂm uzere sabit eylesin… Âmin.
Kaynak: Şefika Meric, Şebnem Dergisi, Sayı: 124
İslam ve İhsan