
Nefs engeli aşılmadan, birtakım kalbî merhaleler gecilmeden, gonulleri irşad hizmetine ehil olmak mumkun değildir. Nitekim buyuk murşid-i kÂmillerin hepsi de bu hususta cetin imtihanlardan gecmiş kimselerdir.AbdulkÂdir GeylÂnî Hazretleri buyurur:
“İnsanları irşÃ‚d etmek, lÂfla değil, gonulden hÂlis bir inanış ve iştiyakla gercekleşir. Yine butun bunlar; halvet, ibadet, zikir, riyÂzat ve murÂkabe ile alınacak neticelerdir. Yoksa, şekilcilikten ve gosterişten oteye gecmeyen ve rûha asla işlemeyen birtakım davranışlarla elde edilecek neticeler değildir.”
Nefs engeli aşılmadan, birtakım kalbî merhaleler gecilmeden, gonulleri irşad hizmetine ehil olmak mumkun değildir. Nitekim buyuk murşid-i kÂmillerin hepsi de bu hususta cetin imtihanlardan gecmiş kimselerdir.
Aziz Mahmud HudÂyî Hazretleri ’ne, kadılık yaptığı Bursa ’nın sokaklarında, sırmalı kaftanıyla ciğer sattırılmıştır.
HÂlid-i BağdÂdî Hazretleri, kendisine ilimde “guneşler guneşi” denilecek kadar meşhur bir Âlim iken gittiği Abdullah Dehlevî Hazretleri ’nin dergÂhında, once abdesthÂne temizliği vazifesine verilmiştir.
Yunus Emre Hazretleri, Tapduk Emre dergÂhında, herkesin ayak bastığı eşiğe başını koymuş, ic dunyasındaki birtakım ihtilÂcları bertaraf edip nefsini yerle bir ettikten sonra iceri kabul edilmiştir.
BahÂuddîn Nakşibend Hazretleri, uzun yıllar boyunca, yaralı ve cerahatli hayvanÂtın tedavi ve bakımı, insanların gelip gectiği yolların temizliği hizmetine verilmiştir.
AbdulkÂdir GeylÂnî Hazretleri de, zÂhirî ilmin kemÂline vardıktan sonra nefs engelini aşarak “hîc”liği elde edebilmek icin, uzun bir muddet, Bağdat harÂbelerine cekilmiştir.
VelhÂsıl buyuk murşid-i kÂmillerin cumlesi, tevÂzu ve mahviyet icindeki hizmetleriyle; nefsin enÂniyet, şohret, gurur, kibir gibi illetlerini bertaraf ettikten sonra gonulleri irşÃ‚d edecek bir mÂnevî kemÂlÂta erişmişlerdir. Yani Âdeta ayaklar altında paspas olduktan sonra başlara tÂc olmuşlardır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2018 – Şubat, Sayı: 383, Sayfa: 032
İslam ve İhsan