
Allah TeÂlÂ, sana doğru yolu gostersin! İyi bil ki, Allah yolunda bulunmak isteyen sÂlike once lÂzım olan şey, itikadını duzeltmektir. Doğru itikat, Ehl-i Sunnet Âlimlerinin, Kur ’Ân-ı Kerîm ’den ve hadîs-i şeriflerden ve ashab-ı kirÂmdan oğrendikleri, anladıkları itikattır. Kur ’Ân-ı Kerîm ’in ve hadîs-i şerîflerin manasını doğru anlayan, doğru yolun Âlimleridir. Bunlar da, Ehl-i Sunnet vel-cemÂat Âlimleridir.
İmam Gazali Hazretleri “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud, 112) ayetindeki istikametten kastın denge olduğunu ifade eder. Hz. Peygamber'in saclarını ağartan istikametteki zorluk hak yolda dosdoğru yurumek manasına olanı değildir. Zira bu Peygamberler icin kolaydır ama zor olan istikamette dengeyi sağlamak; Allah ’ın emirlerini aşırıya gitmeden uygulamaktır. Mesela bir insan son derece comert olabilir ama bir lira verilmesi gereken yere bin, bin verilmesi gereken yere bir vermek istikamete uygun değildir. Gazali ’ye gore işte Hz. Peygamberin saclarını ağartan zorluk istikamette dengeyi, adaleti korumadaki guclukten kaynaklanmıştır.
İTİKADI DUZELTMEK
İnsanın hayatında dengeyi hele de maneviyat sahasında yakalaması kolay değildir. Sufiler bu konuda hassas olmuşlar, aralarında aşırı gidenleri oncelikle kendileri eleştirmişlerdir. Ozellikle İmam RabbÂnî ’nin bu yonu her turlu takdirin ustundedir. O Mektubat'ının buyuk bir kısmını ulema, sufiyye idareci ve bilumum halk kesimlerindeki aşırılıkları duzeltmeye hasretmiştir.
İmam ’a gore dini hayatımızda dengenin en onemli olduğu alan itikat sahasıyla ilgili olanlardır. İslam mezheplerini hak yoldan ayıran onların bazı konulardaki aşırılıkları olmuştur. Mesela, Şiiler sevgi ve nefrette aşırı gitmişler, ashabın bir kısmını yuceltip adeta hata ve gunahsız kabul ederken diğer bir kısmını ise tamamen kotu gostermişlerdir. HÂlbuki Ehl-i Sunnet kendini her tur aşırılıklardan korumuş, ashab-ı kiramın hepsini kucaklamıştır. İmam, itikat hassasiyetini şu sozleri ile ifade eder:
Allah TeÂlÂ, sana doğru yolu gostersin! İyi bil ki Allah yolunda bulunmak isteyen sÂlike once lÂzım olan şey, itikadını duzeltmektir. Doğru itikat, Ehl-i Sunnet Âlimlerinin, Kur ’Ân-ı Kerîm ’den ve hadîs-i şeriflerden ve ashab-ı kirÂmdan oğrendikleri, anladıkları itikattır. Kur ’Ân-ı Kerîm ’in ve hadîs-i şerîflerin manasını doğru anlayan, doğru yolun Âlimleridir. Bunlar da Ehl-i Sunnet vel-cemÂat Âlimleridir. (286. mektup)
SUFİLERİN YANLIŞ İNANCLARI
Gunumuzde bazı sufiler itikadî konularda kendi ilham ve keşiflerine guvenerek yanlış inanclara kapılabilmektedirler. Hatta kelam ehlinin ve fukahanın ilmini zahirî ilim diyerek kucumseyebilmektedirler. Bu goruşun yanlışlığını İmam şoyle acıklar:
Peygamberlik ile velayet bilgileri arasında, ikinci bir fark da vahyin şuphesiz kesin doğru olmasında yatar. İlham ise zan iledir. Cunku vahy melek ile gelir. Melek, hatadan korunmuştur, ma ’sûmdur, oyle yaratılmıştır, bu sebeple yanlışlık yapamaz. Her ne kadar ilhama mazhar olan kalp, Âlem-i emirden olup, yuce bir mertebeye sahip ise de akıl ve nefs ile birlikte bulunduğu icin (onların kotu tesiri ile) ilhamı algılamada yanılabilir. (41. Mektup)
İmam RabbÂnî ’nin tasavvufa kazandırdığı başka bir farkındalık ise ibadetlerdeki aşırılıklardan bizi sakındırmasıdır. Sufilerin amel konusundaki aşırılıkları daha cok farzları ihmal edip, zikir ve sema gibi nafile ibadetleri on plana cıkarmalarında goze carpar. İmam ’a gore zikir, fikir ve mucahede gibi tasavvufî uygulamaların sÂlike fayda vermesi icin oncelikle farzların yerine getirilmesi ve haramlardan kacınılması gereklidir:
Şunu iyi bilmeli ki zikrin sÂlike fayda vermesi icin, oncelikle şeriatın butun ahkÂmının yerine getirilmesi elzemdir. SÂlike ilk planda vacib olan, farzları ve sunnetleri yapmak; haramlardan ve şuphelilerden ise kacınmaktır. Bunu yaparken de sÂlik ufak buyuk butun meselelerde Âlimlere muracaat etmeli ve onların fetvalarına uymalıdır. (190. Mektup)
Bu durumda salik zahiri ilimleri oğrenmekten geri kalmamalı, bÂtınî ilimler oğreniyorum diye şer ’î ilimlerden uzak durmamalıdır. Bu konuda cok hassas olan İmam, halifelerini bu şoyle uyarır:
O hÂlde şerefli meclislerinizde tasavvufî eserler okunduğu gibi fıkıh kitapları da okunmalıdır. Farsca yazılmış fıkıh kitapları coktur. Mesel Mecmû‘a-i HÂnî, Umdetu ’l-İslÂm, Farsca yazılan Kenz. Hatt tasavvuf kitapları okunmasa zararı yoktur. Cunku onlar hÂllerle ilgilidir. Soz ve lafa sığmazlar. Halbuki fıkıh kitapları okumamakta zarar ihtimÂli vardır. (19. Mektup)
MURŞİDİNE SEVGİDE VE SAYGIDA AŞIRIYA KACMA!
Ayrıca İmam Rabbanî sÂliklerin murşidlerine gosterdikleri sevgi ve saygı hususunda da aşırılıktan kacınmasını tavsiye eder. Zira sufiler arasında bu tur dengesiz davranışlar sıkca gorulmektedir.
Hatta Batılılar buradan yola cıkarak sufilerin evliyalara tapındığını iddia etmişlerdir. İmam bu tur suclamalara bahane uretilmemesini şoyle tavsiye eder:
Guvenilir bir kimsenin bize naklettiğine gore, bir halifenin muridleri, onunde yeri opmekle yetinmeyip kendisine secde ediyormuş. Bu işin cirkinliği guneşten daha acıktır. Onu bu işten şiddetle men edin. Halkı yonlendirmek icin ortaya cıkanlar başta olmak uzere herkes bu tur işlerden sakınmalıdır. Ozellikle onların (onderlerin) bu işlerden kacınması en buyuk mecburiyetlerdendir. Cunku onun peşinde gidenler hal ve hareketlerinde onu taklit ederler ve boylece bir fitnenin icine duşmuş olurlar. (19. Mektup)
Netice olarak şu unutulmamalıdır ki şeytan ifrat ve tefritte gezer. Hayırlı bir ameli sÂlike oncelikle yaptırmamaya calışır, buna engel olamaz ise bu sefer o ameli aşırılıklarla ifsad etmeye calışır. Mesela şeytan bazı gafilleri Allah dostları murşidlerden tamamen uzak tutmaya calışırken, bazılarını da onlar hakkında sapık ve aşırı inanclara sevketmişlerdir. Rabb'imizden niyazımız her tur aşırılıklardan ve dengesizliklerden bizleri koruması, dinimizi orta yol uzerine yaşamamızı nasip etmesidir.
Kaynak:Prof.Dr. Suleyman Derin, Altınoluk Dergisi 342.sayı,
İslam ve İhsan