
Musluman boş ve luzumsuz işlerden uzak durup, hem kendine hem de topluma faydası olan hayır işleri ile meşgul olmalıdır. Bu onun helal calışıp kazandığı maişeti, ailesine vakit ayırması ve daha bircok ornek olabilir...Zira CenÂb-ı Hak, «felÂha kavuşan» mu ’minlerin bir vasfını da şoyle beyan buyurmaktadır:
“Onlar boş ve faydasız şeylerden yuz cevirirler.” (el-Mu ’minûn, 3)
Bir başka Âyet-i kerîmede de, CenÂb-ı Hak, hÂlis kullarını aynı hakikatten bahisle şoyle vasıflandırıyor:
“…Boş soz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan gecip giderler.” (el-Furkān, 72)
Devrimizde kıymetli omurler, televizyonun ve cep telefonlarına kadar inen internetin karşısında heb olmaktadır. Bu programların zararları, rûha sactığı zehirler bir tarafa; seyredilen programlar zararsız bile addedilse, en buyuk zarar olan vakit israfıdır.
Hazret-i MevlÂnÂ, anlattığı uzun bir hikÂyede bir calgıcının nedÂmetini şu ifadelerle dile getirir:
“Ey ihsan ve vef sahibi AllÂh ’ım, cefÂlarla ve suclarla gecen omrume, sen acı.
Allah bana oyle bir omur lutfetti ki; o omrun bir gununun bile kıymetini kimse bilemez, ona değer bicemez.
Ben ise hayatımı, kıymetli omrumu boş yere harcadım. Bana verilen sayılı nefeslerimin hepsini de tiz ve pes seslerle tukettim, gitti.
Ben nağmelerle uğraşırken, ırak perdesini duşunurken, firak zamanını duşunemez oldum; yani dunyadan ayrılacağım zamanın acılığı hatırımdan cıktı gitti.
Yazıklar olsun ki dÂim boş calgılarla meşgul oluşumdan dolayı, gonlumde bulunması gereken mÂnevî nağmeler heb oldu; gonlumse oldu.
Eyvahlar olsun ki, şu yirmi dort perdenin sesi ile omur kervanı gecti gitti. Gun bitti, akşam oldu.”
Asr Sûresi ’nde ifade edildiği uzere, omru husrandan ve israftan kurtaracak en muhim vazifelerimiz îman ve sÂlih amellerdir. Ancak bu ibÂdetlerin de golgelerine değil asıllarına talip olunmalıdır.
Cunku Rabbimiz; ibÂdetleri ruh ve beden Âhengiyle, ihlÂs, takv ve huşû icinde ed etmemizi emretmektedir. Bu sebeple en muhim nokta, ibÂdette israfa duşmememiz yani ibÂdette kıvam bulmamızdır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Mart - Sayı 145 - 2017
İslam ve İhsan