Sufiler, Hz. Peygamber (sav) ’in izinde nefsi terbiye metotlarını sistemleştirerek kÂmil insan olma yolunu bizlere acmışlardır. Sufiler icin esas gaye peygamberin her halini, her uygulamasını aşk ile yaşamak ve Sunnetin zevkine varmaktır. Onun sevgisinde fani olmak, “Fena fi ’r-Rasûl”e ulaşmaktır.Tasavvuf yolu, Peygamber Efendimizin (sav) bizzat yaşadığı manevi hayatı elde etme gayretinden ibarettir. Sufiler, Hz. Peygamber (sav) ’in izinde nefsi terbiye metotlarını sistemleştirerek kÂmil insan olma yolunu bizlere acmışlardır. Manevi arınmada asıl olan Peygamber Efendimizdir. Yuce Kitabımız bu durumu şoyle ifade eder: : “And olsun, Allah, muminlere kendi iclerinden; onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti oğreten bir peygamber gondermekle buyuk bir lutufta bulunmuştur.” (Âl-i İmran, 164) Bu sebeple Peygamber Efendimizin hayatını tum detayı ile oğrenmek son derece onemlidir. Onun din adına ortaya koyduğu her şey velev ki gunduz vakti biraz uyumak da olsa sufilerce baş tacı edilmiştir. Bu hususta rehberimiz olan İmam Rabbani, Hz. Peygamberin sunnetine uymanın onemini şoyle ifade eder:
“Peygamber Efendimize bağlılığın bir neticesi olarak oğle arası gercekleştirilen kaylule uykusu, bu bağlılıktan kaynaklanmayan binlerce gecenin ihyasından daha faziletlidir. Aynı şekilde Mustafa ’nın (sav) getirdiği şeriatın emrine uyarak Ramazan bayramı gunu yemek yemek, onun şeriatına aykırı olan omur boyu oruc tutmaktan daha iyidir.” (Mektubat, c. I, m. 114)
SUFİLER İCİN ASIL GAYE Sufiler icin siyer kitapları sadece bilgi icin okunulması gereken bir kaynak değildir. Sufiler icin esas gaye peygamberin her halini, her uygulamasını aşk ile yaşamak ve Sunnetin zevkine varmaktır. Onun sevgisinde fani olmak, “Fena fi ’r-Rasûl”e ulaşmaktır. Bu sebeple zikir meclislerinde Allah ’ın isimlerinden sonra en cok tekrar edilen dua, Hz. Muhammed (sav) ’e “salÂt u selam”dır. Sufilerin ittifak ettiği nokta şudur ki nefis tezkiyesi ve ahlÂkın guzelleştirilmesi ancak Hz. Peygamberin hayatını bilmek ve yaşamakla mumkundur. Maneviyat yolunda bir murşide uymak, Kur ’an ’a ve canlı Kur ’an olan Peygamber Efendimize uymanın bir aracıdır. Hak dostları arifler Peygamber Efendimizin hayatına en yakın hayat tarzını gunumuze taşıyan nebevi varislerdir. Eğer şeyh diye peşinden gidilen insanın gidişatı Peygamber Efendimizin sunnetine, onun guzel ornekliğine uymuyorsa bu durumda boyle insanların peşinden gidilmez.
EN GUZEL KERAMET Nakşî buyuklerine gore keşif keramet, ruya iddia eden muteşeyyihlerin vehimleri icin sunnet-i seniyye kurban edilemez; tam tersine Peygamberimize ittiba etmek icin yeri geldiğinde bu tur mistik soylemlerin hepsi feda edilir. Maneviyatın amacı kimsenin gormediği ruyalar gormek, egzotik haller yaşamak değil, Allah Rasûlu ’ne (s.a.v) benzemek ve O ’nunla gonderilen ilahi lutuftan doyasıya feyiz almaktır. Bu hususu Hacegan yolunun buyuklerinden Yusuf Hemedani hazretleri şoyle ifade eder:
“İşlerimiz Peygamber Efendimizin sunnetine uygun olduğunda, keşif-keramet gibi manevi hallere sahip olmadığımızdan dolayı uzuntu duymayız, aksine peygamberimizin sunnetine uymadan elde ettiğimiz her tur manevî hÂl ve kerametleri ise yuz karalığı ve zillet sayarız.” (Mektubat, c.I, m.210)
Tasavvuf duşuncesinin oncu şahıslarından Sehl b. Abdullah Tusterî de, sufilerin, keşfî bilgilerini Kur ’an ve Hz. Peygamber ’in (sav) mihengine vurmadaki hassasiyetlerini şoyle ifade eder: “Kitap ve sunnetin kabul etmediği her turlu vecd ve keşif, batıldır.” Ebu Suleyman DÂrÂnî de şoyle der: “Tasavvufi hakikatlere ait bazı keşfî bilgiler, kırk gun sureyle kalbimi kaplar; ben iki şahit olmadan onların gonlume girmesine izin vermem. O iki şahit; Allah ’ın kitabı Kur ’an ve Peygamberinin sunnetidir.” (SerrÂc, el-Luma ’)
TASAVVUF'UN AYIRT EDİCİ OZELLİĞİ Tasavvuf hareketini diğer mistik akımlardan ayıran en onemli ozellik onun “Kur ’an ve sunnet” kaynaklı olmasıdır. Bu ayırıcı ozellik ilk donem sufilerinden itibaren butun sufilerin ittifakla vurguladıkları bir hakikattir. Sufilerin Efendisi olan Cuneyd-i Bağdadi şoyle der: “Peygamber (sav) ’in izini takip edenlerden başkası icin Allah ’a giden butun yollar insanların yuzune kapatılmıştır.” “Kur ’an ezberlemeyen ve hadis yazmayan kimselere tasavvuf yolunda tabi olunmaz. Cunku bizim ilmimiz Kur ’an ve Sunnetle mukayyettir.” “Bizim bu mezhebimiz Resûlullah ’ın (sav) hadisi ile tahkim edilmiştir.” (Kuşeyrî RisÂlesi )
Sufiler zuhdden soz ettiklerinde Peygamber Efendimizin yaşadığı hayatı kastederler. Onlara gore nefsi arındırmak, tezkiye-i nefs yapmak peygamberimizin oğrettiği ibadetlerle mumkundur. Zikir Hz. Peygamberin yaptığı şekilde Allah ’ın adını soylemek ve her an O ’nu hatırlamaktır. Fakirlik denilince onlar; dunyanın gecici varlığına sahip olma imkÂnı varken boyle yapmayıp, kendisini Rabbine sade bir kul sayan peygamberin fakirliğini anlarlar. Melamilik denildiğinde onlar tum insanlığın en buyuğu olduğu halde kendi işini kendisi yapan ve başkasına yuk olmayan Hz. Peygamber ’in mustağniliğini anlarlar. Netice itibariyle sufiler icin Hz. Peygamber, bu dunyadan goc etmiş tarihî bir şahsiyet değildir. O Âlemin varlık sebebi, Allah ’ın Habibi, maneviyat yolunun yegÂne rehberidir. Dolayısı ile Hz. Peygamber ’in hayatı sufiliğin temel kaynağıdır. Sufiler her turlu amellerini ve hallerini Peygamberin sunnetine dayandırmaya gayret ederler. Bu konuda sufiler kadar hassas olan başka bir zumre yoktur desek yanlış soylemiş olmayız.
"NE ACIDIR Kİ..." Ne acıdır ki, son zamanlarda tasavvuf yollarında bazı karışık durumlar ortaya cıkmış, sufilerin kılığına burunmuş bazı zevat, bırakın Hz. Peygamberin sunnetine uymayı, onun getirdiği şeriat ile yasaklanan en alcak haramları bile pervasızca işler hale gelmişlerdir. Kur ’an ve sunneti bilmeyen, yuzlerinde nur olmayan, tevazu yerine kibre batmış bu cahiller maalesef toplumumuzun biraz saflığından, biraz da iyi niyetinden istifade ederek ortalıkta at koşturmakta, hem İslam ’a hem de İslam ’ın zarif yaşantısı olan tasavvufa zarar vermektedirler. Bu insanlar cehaletlerini gizlemek, insanları kandırmak icin kendilerine keşifler, kerametler verildiğini iddia etmekte, insanlara bedavadan cennet biletleri kesmektedirler: “Elimi open, eteğime sarılan cennete gider” gibi Kur ’an ve Sunnetin ruhuna uymayan iddialarla goz boyayan bu cahillerin kimisi de “ruyada Allah ’ı gordum, uzerinde şoyle şoyle kıyafet vardı”, deme curetinde bulunmaktadırlar. Mevlana ’nın ifade ettiği uzere bunlar, eşeğin nal izindeki idrar birikintisinde bir cope konan ve şu iddiada bulunan sineğe benzerler: “Var mı benim gibi boyle buyuk bir deryada gemisini yuzduren başka maharetli kaptan?”
Gercek Hak dostları kendilerini kurtarma derdinde iken bu tur şarlatanlar neredeyse Hıristiyanlıkta olduğu gibi takipcilerine cennetten arsa dağıtmaktadırlar. Onların kulağa hoş gelen bu sozleri de maalesef bazı kardeşlerimizin aldanmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple gercek Allah dostları meşayihe elimizden gelen saygıyı gostermekle beraber, bu işin ticaretini yapan sahtekarlara/muteşeyyihlere karşı da uyanık olmak zorundayız. Bunu yapabilmenin en sağlam yolu ise Peygamber Efendimizi (sav) yakından tanımak, onun hayatını anlatan eserleri okumak, onun yolundan giden alim ve ariflere ittiba etmektir. Bu sebeple ailemizle beraber siyer okumaları yapalım, maneviyat sohbetlerinde de hadis ve siyer kitapları okumaya ayrı bir onem verelim. Rabbimiz din yolunda sadıkları sahtekÂrlardan ayırma hususunda hepimize feraset versin. Amin.
Kaynak: Suleyman Derin, Altınoluk Dergisi, 2020-Ekim, Sayı:416
İslam ve İhsan
TASAVVUFUN TARİFİ