ÎmÂn edip de sÂlih amellerde bulunanlara gelince, onlar icin cok merhametli olan AllÂh, (gonullerde) bir sevgi yaratacaktır.MevlÂn Hazretleri Mesnevî ’de der ki:
“CenÂb-ı Hakk, Hazret-i Âdem ’e, kendi esm ve sıfatlarını bizzat bildirdi. Başkalarına ise, o esmÂyı Âdem vasıtasıyla acığa vurdu.” (c.1, 1943)
“AllÂh ’ın nûrunu ister AllÂh ’tan al, ister kÂmil insandan. Aşk şarabını, ister kupten ic, ister testiden.”( c.1, 1944)
“Bir mumdan yakılan mumu goren, gercekten de asıl mumu gormuş olur.”
“Boylece, o mumun ışığı, yuz muma nakledilse, o mumdan yuzlerce mum yakılsa, sonuncu mumun aydınlığını goren bile asıl ilk mumu gormuş olur.”
“İstersen, aradığın hidayet nûrunu, aşk nûrunu son mumdan al; istersen bizzat ondan, can mumundan al; aralarında hicbir fark yoktur.” (c.1, 1947-1949)
Yukarıda ifade edilmiş gercekler sebebiyledir ki, “veresetu ’l-enbiy”, zuhd ve takv yolunda zÂhiriyle birlikte kalp Âlemini de rûhÂnî tecellîlerle kemÂle erdirmiş, idrÂk ve ihÂtasını genişleterek îman lezzeti ve ince bir duyuşa ulaşmış mÂneviyat ricÂline denir.
CenÂb-ı Hak ile aralarındaki nefsÂnî engelleri bertaraf etmeye calışan Hak dostları, Hazret-i Peygamber ve O ’nun ashÂbını goremeyenler icin tÂbî olunabilecek fiilî ve muşahhas numûnelerdir. Bu Hak dostlarının ornek yaşayışları ve irşÃ‚tları, nebevî ahlÂkın zamanları aşan zirve tezÂhurleridir.
Onlar, îmÂn ehli olup da istidadlı bulunan kimseler icin bir mıknatıs gibi cÂzibe merkezleri olduklarından, toplumun butun kesimlerine bir şefkat ve muhabbet kucağıdırlar. ZîrÂ, onları CenÂb-ı Hak sevdirir. Nitekim Âyet-i kerîmede buyrulur:
“ÎmÂn edip de sÂlih amellerde bulunanlara gelince, onlar icin cok merhametli olan AllÂh, (gonullerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 96)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan