İslam ’da mal, evlat ve eşler imtihan vesilesidir. Peki insanlar; mal, evlat ve eşler ile nasıl imtihan edilirler?MevlÂn Hazretleri Mesnevî ’de der ki:
“Âşıklık ister nefsanî olsun, ister rûhÂnî olsun, sonunda bizi otelere go­turecek bir rehberdir.” (c.1, 111)
“O, olumsuz olan, bÂkî olan AllÂh aşkını sec ki, o canına can katan mÂn şarabını sana lutfetsin, sana hayat versin.” (c.1, 219)
“Sen oyle buyuk bir varlığın aşkını sec ki, butun peygamberler, O ’nun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.” (c.1, 220)
Aşkın meşrû olan her turlusu, insanı fedÂkÂrlığa alıştırdığı ve benliğinden kurtardığı icin muteberdir ve ayrıca insanın ulvîleşmesine de rehberlik eder.
İNSANIN MAL, EVLAT VE EŞLER İLE İMTİHANI Mal, evlat ve eşler; AllÂh ’ın sınırlarını tayin ettiği bir olcu icinde ve AllÂh icin sevilirse, ulvî gÂyelere ulaştıracak bir basamak; ilÂhî vuslata erdirecek bir antrenman olur. Ancak Rabbimizin lutfettiği bu sevgiyi, nefsÂnî arzuların elinde oyuncak yapmak ve kalbinde buyutup onu Âdeta putlaştırmak da asl kabul edilemez. Geminin altında bulunan ve onun seyru seferine yardımcı bulunan suyu; geminin icine taşımaya kalkmak, onun batışını hazırlamaktır.
Kalbin, AllÂh ’tan başka hicbir şeye “aşk” sayılacak bir derecede muhabbet beslemesi, aslında gercek bir mumin olmak icin uygun gorulmez. Bu fÂnî aşklar, ilÂhî aşka bir istasyon olduğu takdirde hoş gorulur. Kalp, AllÂh ’tan gayri bir varlıkla aşırı bir unsiyet peyd eder, ona muhabbetle takılıp kalır ve kalpte iyice kokleşip yerleşirse, bu, şirk olur. Âyet-i kerîmede:
“Hev ve hevesini ilÂh edinen kimseyi gordun mu?” (el-FurkÂn, 43; ayrıca bk. el-CÂsiye, 23) buyrulur.
İlÂhî muhabbette bir zemin teşkil etmek ve kalbi muhabbetullÂha istidÂtlı kılmak husûsunda bir role sahip olan bu gibi mecÂzî aşklarda, yahut şiddetli bağlılıklarda, en ziyÂde mala ve evlada yonelik muhabbet tehlike teşkil ettiği icin, Kur ’Ân-ı Kerim ’de “Mallarınız ve evladınız, sizin icin fitnedir…” (el-EnfÂl, 28) buyrulmuştur. Bu fitne tehlikesi, mal ve evlÂda duyulan muhabbetteki meylin şiddeti ve istikrar ihtimalini gosteren bir durumdur. Yoksa gelip gecici bir istasyon olmak şartıyla meşrû hudutlar icerisinde mahlûka muhabbet cÂizdir. Hatta kalbin muhabbetullaha istidad yonunden bir antrenmanı (temrini) demek olduğundan hoş gorulup izin verilmiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan