
Gercek dostluk, iki gonul arasındaki cereyan hattıdır. Bu cereyanla, yani muhabbet akışı neticesinde, sevilenin her hÂli sevene sirÂyet eder.Hazret-i Mevlana Mesnevi ’de buyurur ki:
“Ah, tabiatı bize uymayan dostun verdiği ıztıraplardan!.. Âh, onların kalbimizde actığı derin yaralardan! Ey ulu kişiler, ey buyuk insanlar; aklınızı başınıza alın da kendinize iyi dostlar, uygun arkadaşlar arayınız!” (c.6, 2950)
“Kendine gel de, gorunuşe kapılma, guzel sûrete tapma; oyle bir soz de soyleme! Aynı cinsten oluşu gorunuşte, sûrette arama!” (c.6, 2953)
Dostluk, musbet veya menfî vasıflardaki ortaklıktan kaynaklanır. Gercek dostluk ise yalnız samîmî ruhlarda barınır. Bu vasfa, insan şahsiyetinin en yuksek kademelerinde rastlanır. Her hÂdise karşısında, iki kişinin aynı duygulara sahip olması ile dostluk yaşatılır. Gercek dostluk, iki gonul arasındaki cereyan hattıdır. Bu cereyanla, yani muhabbet akışı neticesinde, sevilenin her hÂli sevene sirÂyet eder. Gonuldeki aşk deryaları coşmaya ve sevda guneşleri tutuşmaya başlar. Bu itibarla, muşterek duygulara sahip olmayanların, arkadaşlık ve kardeşlik gibi zahirî ve tesÂdufî yakınlıklarının dostlukla alÂkası yoktur. Zîr Ebû Leheb, Hazret-i Peygamber ’in oz amcası olduğu hÂlde, O ’na en uzak duşen bedbahtlardan biriydi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı hayat Katreleri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan