Nefsin en buyuk cinayeti nedir? Allah ’ı nerede aramalıyız? Allah kimlerin duasını geri cevirmez?Hazret-i Mevlana Mesnevi ’de der ki:
“Bu gonul evinin icinde kimin bulunduğunu biliyorsanız, bu gonul sahibinin kapısı onunde ettiğiniz terbiyesizlik nedendir?”
“Ahmaklar, insan yapısı mescide saygı gosterirler de, gonul sahiplerine bîgÂne kalarak onların gonullerini kırarlar.” (c.2, 3108-3109)
NEFSİN EN BUYUK CİNAYETİ Gonul, CenÂb-ı Hakk ’ın nazargÂhıdır. Nefsin en buyuk cinÂyeti bir gonul kırmaktır. Bundan dolayı MevlÂn hazretleri başka bir beytinde:
“KÂ ’be bunyÂd-ı Halîl-i Âzer est
Dil, nazargÂh-ı Celîl-i Ekber est” buyurmaktadır.
Yani K ’be, Âzer ’in oğlu Halil İbrÂhîm ’in inşÃ‚ ettiği bir yapıdır. Gonulse o yucelerin yucesi olan CenÂb-ı Hakk ’ın nazargÂhıdır. BinÂenaleyh nazargÂh-ı ilÂhî olan gonlu yıkmak, K ’be ’yi yıkmaktan daha buyuk bir curum olarak gorulmuştur.
Yunus Emre hazretleri de:
Ak sakallı pîr hoca
Bilemez hÂli nice
Emek yimesun hacca
Bir gonul yıkar ise
buyurarak, aynı gerceğe işaret etmişlerdir.
İnsan, eşref-i mahlûkÂt, yani yaratılmışların en mukemmelidir. Onun kalbi ise nazargÂh-ı ilÂhîdir. Hadîs-i kudsî olarak nakledilen bir rivÂyette, “Ben yere goğe sığmam. Bir mumin kulumun kalbine sığarım.” (Aclûnî, Keşfu ’l-HafÂ, II, 195) buyrulmaktadır. Butun bunlar, insanın muhterem mevkiini ifÂde etmekte ve onun hatırını veya kalbini kırmanın, ne derece ağır bir curum olduğunu ifade etmektedir.
Kalbi kırık insanların, CenÂb-ı Hak nezdindeki itibar ve mevkileri yuksektir. RızÂ-yı ilÂhîye kavuşmak isteyenler, boyle mahzûn gonulleri sevindirmelidirler. Nitekim Hazret-i Mûs (aleyhisselÂm) bir gun:
“−Y Rab! Seni nerede arayayım?” diye niyazda bulunmuştu. AllÂh TeÂl da:
“−Beni kalbi kırıkların yanında ara!..” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364) buyurdu.
Ebû Hureyre ’den nakledilen bir hadis-i kudsîde de Peygamber Efendimiz şoyle buyurmaktadır:
“KıyÂmet gunu aziz ve celil olan AllÂh şoyle buyuracaktır:
“−Ey Âdemoğlu! Ben hasta oldum, Beni ziyÂret etmedin!” Kul diyecek:
“−Ey Rabbim, Sen Rabbu ’l-Âlemîn iken, ben Seni nasıl ziyÂret ederim?” CenÂb-ı Hak buyuracak:
“−Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyÂret etmedin. Bilmiyor musun, eğer onu ziyÂret etseydin, yanında Beni bulacaktın!..” AllÂh TeÂl buyuracak:
“−Ey Âdemoğlu!.. Ben senden yiyecek istedim, ama sen Beni doyurmadın!” Kul diyecek:
“−Ey Rabbim, ben Seni nasıl doyururum?! Sen ki, Âlemlerin Rabbisin!” CenÂb-ı Hak buyuracak:
“−Benim falan kulum, senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin, onu, ben yanımda bulacaktım.” Rabbimiz buyuracak:
“−Ey Âdemoğlu! Ben senden su istedim, Bana su vermedin!” Kul:
“−Ey Rabbim, ben Sana nasıl su icirebilirim? Sen ki, Âlemlerin Rabbisin!” diyecek. Bunun uzerine AllÂh TeÂlÂ:
“−Falan kulum senden su istedi. Sen ona su vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su vermiş olsaydın, bunu Benim yanımda bulacaktın!” buyurur. (Muslim, Birr 43)
UC KİŞİNİN DUASI GERİ CEVRİLMEZ Zulme mÂruz kalmış, gonlu incinmiş her kulun duÂsı, imÂn veya kufur ehli olduğuna bakılmaksızın, CenÂb-ı Hakk ’a arzolunur ve en kısa zamanda kabul olunur. Zîr mazlûmun duÂsı ile CenÂb-ı Hak arasında perde yoktur. Peygamber Efendimiz, ashÂb-ı kirÂma boyle makbul olan mazlûmların duÂsından sakınmalarını şoyle oğutlemişlerdir:
“Mazlûmun duÂsından sakınınız. Zîr onun duasıyla AllÂh TeÂla arasında perde yoktur.” (Muslim, ÎmÂn, 29)
“Uc kişi vardır ki, AllÂh onların duÂlarını reddetmez:
1-İftar edinceye kadar oruclunun duÂsı,
2-Mazlûmun duÂsı,
3-AdÂletli devlet reîsinin duÂsı.” (Tirmîzî, DeavÂt, 48; İbn MÂce, DuÂ, 2)
CenÂb-ı Hakk ’ın, kullarının istihkar edilmesine rÂzı olmadığını, şu hadîs-i şerîf ne guzel ifade eder:
RasulullÂh -sallallÂhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“–Bir adam: «VallÂhi, AllÂh falancayı mağfiret etmeyecek!» diye kesip attı.
AllÂh TeÂl Hazretleri de:
«Falancayı mağfiret etmeyeceğim husûsunda, yemin eden de kim? Ben ona mağfiret ettim, senin amelini de iptal ettim!..» buyurdu.” (Muslim, Birr, 137)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan