
CenÂb-ı Hakk ’ın Kur ’Ân-ı Kerîm ’de insanlığa ilk emri “Oku!” Yani Kur ’Ân ’ı oku, kendini oku, kÂinÂtı oku…KÂinat kitabını, kalp gozuyle okumak îcÂb eder. Bir mu ’minin mÂnen olgunlaşması da, kÂinÂtın kendisi icin bir okul hÂline gelip hikmet ve ibretleri kalben okumasına bağlıdır. MevlÂn Hazretleri de zÂhirî ilimlerin zirvesinde olduğu, fakat henuz Hakk ’a yakınlığın lezzetini lÂyıkıyla tadamadığı devresini “HAMDIM”, kalpte hikmet tecellîlerine nÂil olup ilÂhî hazza kavuştuğu devreyi “PİŞTİM”, kÂinattaki esrar tecellîlerinin kendisine bir kitap gibi acılıp ayÂn olduğu olgunluk devresini de “YANDIM” sozleriyle ifÂde etmiştir.
VelhÂsıl il­hî sa­na­tın akıl­la­rı Âciz bı­ra­kan muhteşem tezÂhurleri karşısında insanın gonlune Ziy Paşa ’nın şu ifÂdeleri gelmektedir:
Sub­h­ne men te­hay­ye­ra fî sun‘ihi ’l-ukûl
Sub­h­ne men bi-kud­re­ti­hî ya ’ci­zu ’l-fu­hûl
“Sa­na­tı kar­şı­sın­da akıl­la­rın hay­re­te duş­tu­ğu, kud­re­tiy­le en us­tun Âlim­le­ri bi­le Âciz bı­ra­kan Al­lah Te­Ã‚l ’yı tes­bîh ede­rim.”
İşte insan, kÂinat kitabını ibret ve hikmet nazarıyla okuyup Rabbini yakînen tanıyabildiği zaman; Âlemin susu, kÂinÂtın goz bebeği ve varlıkların sertÂcı olur…
KÂİNAT KİTABI
Hak dostları, kudret-i ilÂhînin tabiatta vucuda getirdiği sonsuz hÂrikalardaki ilÂhî sanatın zevkine ererler. « اِقْرَاْ / Oku!» tecellîsinden nasîb alırlar. İlÂhî kudret ve azameti hayranlıkla seyrederek kÂinat kitabının sayfalarını hayret ve dehşet icinde cevirir ve okurlar.
NELER OKURLAR NELER...
Hak dostları kÂinat sayfalarında gorurler ki: SermÂyesi aynı toprakta sayısız bitkiler, rengÂrenk yapraklar ve cicekler... Hepsinde ayrı bir meneviş. Renkleri, kokuları, lezzetleri ve şekilleri birbirinden farklı ceşit ceşit meyveler... Bir-iki haftalık omru olduğu hÂlde hÂrika desenler icinde kelebekler. Her birinde lisÂn-ı hÂl denilen sırlı beyanlar. Gozlerin bakışına, beynin idrÂkine, bilhassa kalplerin hassÂsiyetine sunulmuş sonsuz ilÂhî hÂrikalar...
TAKVÂ İLE DERİNLEŞİLİR
Takv sahibi kullar, tefekkurde derinleşirler; acan ciceklerin, oten kuşların, meyveli ağacların hepsinin lisÂnına Âşin olurlar. Onlardaki zarÂfet, incelik ve guzelliği, mÂnevî hayatlarına aksettirirler.
Cicekler gibi ince ruhlu, meyveli ağaclar gibi ikram sahibi olurlar. İşte bunlar, AllÂh ’ın, Kur ’Ân-ı Kerîm ’de sen ettiği bahtiyar kimselerdir.
BU MUZE BAŞKA MUZE
Bu Âlemde ne varsa zerreden kurreye kadar her şey ilÂhî bir sanat hÂrikası. Her yer ilÂhî bir muze. Her şey bir îcat bedîası. Her tarafta bin bir ilÂhî sergi ve nakış...
SEMÂMIZDAKİ İBRET
CenÂb-ı Hak, « وَالشَّمْسِ » (eş-Şems, 1) buyurarak guneşteki ilÂhî azamet tecellîlerini tefekkure davet ediyor. Guneşin yaşı takriben 5 milyar yıldır. Isısını kendi merkezindeki nukleer ocağından alıp yanmaya devam eder. İc sıcaklığı 20 milyon 0C, dış sıcaklığı 6 bin 0C ’dir.
Dunyamız gibi tam 1 milyon 300 bin tane gezegen hacmindedir. Her saniyede 564 milyon ton hidrojen 560 milyon ton helyuma donuşur. 4 milyon tonluk fark da gaz maddesi hÂlinde enerji/ışın hÂlinde yayılır. Yani guneş; saniyede 4 milyon ton, dakikada ise 240 milyon ton madde kaybetmektedir. Ancak guneşin bugune kadar kaybettiği madde, sadece 5 binde birdir. Yine guneş, Samanyolu ’nda bulunan tahminen 200 milyar yıldızdan sadece birisidir.
İnsanın şu muazzam ilÂhî saltanat karşısında alık, abus ve gÂfil kalması ve bu dunyaya geliş ve gidiş sırrından habersiz yaşaması ne hazindir. Âyet-i kerîmede CenÂb-ı Hak bizleri şoyle îkaz eder:
“Biz gokleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Onları sadece gercek bir sebeple yarattık. Fakat onların coğu bilmiyorlar.” (ed-DuhÂn, 38-39)
KÂİNATIN OZU
Kur ’Ân-ı Kerim, kelÂm sûretine burunmuş bir kÂinattır. KÂinat da, fiilî bir Kur ’Ân ’dır. İnsan ise, zubde-i kÂinat, yani kÂinÂtın ozu olarak yaratılmıştır. Bu itibarla kÂinattaki hikmet cevherini ve sırları fark eden insan, aslında kendindeki cevheri ve sırları fark etmiş olur.
AKIL TERAZİSİ
İlÂhî azamet akışları karşısında Ziya Paşa der ki:
İdrÂk-i meÂlî bu kucuk akla gerekmez;
Zîr bu terÂzî bu kadar sıkleti cekmez!
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Erkam Yayınları, 2011
İslam ve İhsan