Hak dostları, mÂneviyat semÂsının yıldızları mevkiinde bulunmalarına rağmen, kendilerini dÂim en aşağıda ve en geride gorurler. Boylece amellerine ve guzel hÂllerine guvenme gafletinden korunurlar. Ebedî kurtuluşları icin, yalnızca CenÂb-ı Hakkʼın rahmet ve mağfiretini umîd etme edebine burunurler.İmÂm-ı RabbÂnî Hazretleri de, mektup yazdığı talebelerinden, son nefesini husn-i hÂtime ile, yani îman selÂmetiyle verebilmesi icin duÂlar taleb etmiştir. Oğluna gonderdiği bir mektubunda şoyle buyurur:

“Cocuklara merhamet edin ve onları Kur ’Ân okumaya teşvik edin! Uzerimizde hakkı olan kimseleri bizim adımıza rÂzı edin! Îman selÂmetimiz icin du ederek bize yardımcı olun!”

[İşte son nefesi îmÂn ile verebilmek husûsundaki bu gonul hassÂsiyeti ve kulluk edebi, butun Hak dostlarının ortak vasfıdır. Bu îman hassÂsiyetini, hepimizin ornek alması îcÂb eder. Bu bakımdan bizler de;

“…(Rabbim!) Beni Musluman olarak vefÂt ettir ve beni sÂlihler arasına kat!” (Yûsuf, 101) Âyet-i kerîmesini duÂlarımızdan eksik etmemeliyiz.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmÂm-ı RabbÂnî, Erkam Yayınları, 2015
İslam ve İhsan