Her insan, doğduğu andan itibÂren, tahakkuk muddeti mechul bir olum hukmu ile mahkûmdur. Bu hukmun gercekleşme zamanı ise AzrÂil -aleyhisselÂm- ile karşılaşacağı andır. Ustelik senette odeme tÂrihi belli olduğu hÂlde, insan omrunun mutlak olan nihÂyeti mechul kılınmıştır. Bu da hesap vermeye her an hazır olmayı gerektiren, dehşetli bir gercektir.Zamanın kıymetini takdîr edip onu kalbî bir teyakkuz icinde değerlendirmenin mecbûriyetini bildiren hadîs-i şerîflerde şoyle buyrulur:

BEŞ ŞEY GELMEDEN ONCE BEŞ ŞEYİ GANÎMET BİL
“Beş şey gelmeden once beş şeyi ganîmet bil: İhtiyarlığından once gencliğini, hastalanmadan once sıhhatini, fakirliğinden once zenginliğini, meşgul zamanlarından once boş vakitlerini ve olumunden once hayÂtını!” (HÂkim, el-Mustedrek, IV, 341; BuhÂrî, Rikak, 3; Tirmizî, Zuhd, 25)

“KıyÂmet gununde dort şeyden sorgulanmadıkca, kulun ayakları yerinden kımıldamaz:
1- Omrunden; onu ne ile yok etti?
2- Gencliğinden; onu nerede curuttu?
3- Malından; onu nereden kazandı ve nereye sarf etti?
4- İlminden; onunla ne yaptı?” (Tirmizî, KıyÂme, 1)

KIYMETİ BİLİNMEYEN İKİ BUYUK NÎMET
“İki nîmet vardır ki, insanların coğu bu nîmetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (BuhÂrî, Rikak, 1)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Erkam Yayınları, 2011
İslam ve İhsan