
FÂnî olan varlıkların vasıfları da fÂnîdir. Bu keyfiyetin bir neticesi olarak da hepsi ebedî bir değişime ve yaşlanmaya mahkûmdur. Hicbiri, hicbir hÂl uzere bÂkî olamaz.Mevlana Hazretleri Mesnevi'de der ki:
“Sen, ey ilkbahar guzelliğine karşı dudak ısıran, hayran olan kimse! Bir de sonbaharın sararmış hÂline ve soğukluğuna bak!”
“Şafak vaktinde, guzel guneşin doğuşunu gorunce, gurûb zamanı, onun olumu demek olan batışını hatırla!”
“İnsan da aynı bu mÂcerayı yaşar. KemÂli ve cemÂli, zevÂle mahkûmdur.”
“Guzel bir cocuk; bakarsın, guzelliği ile halkın sevgilisi olmuştur. Bir muddet sonra, ihtiyar bir bunak haline gelir ve halka rezîl olur!”
“Eğer gumuş tenli guzeller seni avladıysa, ihtiyarlıktan sonra bir de pamuk tarlasına donen o bedene bak!”
“Ey yağlı-ballı yemekler ve nefis gıdalar gorup imrenen! Kalk helÂya git de, onların akıbetini orada gor!” (c.4, 1596-1601)
Bu Âlem, AllÂhu TeÂl ’nın sıfat tecellîlerin terkibi ile vucûda gelmiştir. AllÂh ’tan gayri her varlığın var olması, bu sıfat tecellîlerinin terkipleriyledir. Dunyamızda zÂt tecellîsi yoktur. Zîr CenÂb-ı Hak, oyle bir tecellîye dayanabilecek bir mekÂn yaratmamıştır.
Diğer taraftan sıfat tecellîleri terkibiyle var olan varlıklar, “bek” sıfÂt-ı ilÂhiyyesinden mahrumdurlar. Bu sebeple hicbir varlıkta “bek”, yani olumsuzluk ve daimîlik imkÂn ve gucu yoktur. Bunun neticesi ise, butun varlıkların fÂnîlik, eskime ve yok olmaya mahkûm olmasıdır. Âyet-i kerîmede bu hakîkat şoyle ifade edilmiştir:
“Yeryuzunde bulunan her canlı yok olacaktır.” (er-RahmÂn, 26)
HER HAL GELİP GECİCİDİR FÂnî olan varlıkların vasıfları da fÂnîdir. Bu keyfiyetin bir neticesi olarak da hepsi ebedî bir değişime ve yaşlanmaya mahkûmdur. Hicbiri, hicbir hÂl uzere bÂkî olamaz. Ancak fÂnîliğin seyri, her varlıkta başka bir sur ’at ve mÂhiyette gercekleşir. Bundan dolayı “her hÂl gelip gecicidir.” hukmu bilinen bir gercektir.
Bu demektir ki, zıdlar uzerine kurulmuş Âlemimiz, ne guzellik, ne cirkinlik; ne hayır, ne şer ve ne de varlık ile yokluk; ne kemal ve ne de zevÂl uzre bÂkî olamaz. Ebedî bir değişim, butun mahlûkÂt icin bir mutlak kaderdir. MevlÂn hazretleri, yukarıdaki beyitlerinde bu gerceği terennum etmekte ve bir insanın cocukluktan ihtiyarlığa doğru seyri ve bir gıdanın gecirdiği değişimi zikir ve ifÂde buyurmaktadır.
GÂfilÂne bir hayat; cocuklukta oyun, delikanlılıkta şehvet, erginlikte gaflet, ihtiyarlıkta elden gidenlere has­ret ve binbir turlu cırpınış ve nedÂmetten ibÂrettir. Zikri du­dağına ve kalbine almayan, merhametten nasîbsiz, muzdaribin derdini duymak ve hissetmek istemeyen, bedbaht ve mutekebbirlerin kactığı olum, kendisini her Ân pusuda beklemekte­dir. Âhıretsiz bir duny refÂhı elde etmek icin duny susle­rine aldananların, fÂnî lezzetlerde son gunune kadar yorulanla­rın hÂli, ne hazîn bir tukeniştir!..
Duny bir imtihan ve ibtilÂlar mekÂnıdır. İlk nazarda rÂyi­hası, hoş ve tatlı gelir. Nefse tazelik ve canlılık verir. LÂkin bir tuzaktır ki, nefs engelini aşamayanların girdabıdır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan