İbÂdetlerin huşû ile nasıl ed edilebileceğini, en guzel bir şekilde yine Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in ve ashÂb-ı kirÂmın ornek hayÂtında muşÃ‚hede etmekteyiz.
HayÂtının hicbir safhasını Âhiret gerceğinden ayrı mutÂlaa etmeyen AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, ibÂdetlerde de son nefesteki hÂlet-i rûhiyeye burunmenin luzûmuna dikkat cekmişlerdir.

Nitekim bir sahÂbî, RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’e geldi ve:

“−YÂ RasûlallÂh! Bana oğut ver, ancak kısa ve oz olsun!” dedi.

Bunun uzerine Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:

“–Namazını, (hayÂta) ved eden bir kimsenin namazı gibi kıl! Ozur dilemen gereken bir sozu soyleme! İnsanların elindekilerden umidini kes!” buyurdular. (İbn-i MÂce, Zuhd, 15; Ahmed bin Hanbel, Musned, V, 412)

OLUME HAZIRLANMA GAYRETİ

Bu bakımdan olume hazırlanma gayreti icinde bulunan bir mu ’min olarak, ibÂdet hayÂtımızı olduğu gibi, muÂmelÂtımızı ve beşerî davranışlarımızı da sunnet-i seniyyeden feyz alarak guzelleştirmek mecbûriyetindeyiz. Elinden dilinden ummetin istifÂde ettiği bir kul olmalı, kendimiz icin istediğimiz bir şeyi mu ’min kardeşimiz icin de isteyebilme diğergÂmlığına kavuşabilmeliyiz. Netîcede ise, AllÂh ve Rasûlu ’ne duyduğumuz muhabbet, gonlumuzden butun mahlûkÂtı kuşatacak derecede taşarak, onlara Hakk ’ın nazarı ile bakabilmemize medÂr olmalıdır.

Son nefese hazırlıkta muhim bir diğer husus da ihsÂn duygusunu kalbde sÂbitleyebilmektir. YÂni CenÂb-ı Hak ile her an kalbî beraberliği sağlamak ve kendini dÂim ilÂhî muşÃ‚hede altında hissetmektir. Kulun en buyuk saÂdeti, Rabbi ile berÂber olabilmesidir. LÂkin nefsine mağlup ve kalbe bağlı olmayan akıl, bunu idrakten Âcizdir. YÂni en buyuk saÂdetten gÂfildir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan