
Kur ’Ân, kelÂma burunmuş bir cihÂn… İnsan ise, her ikisinin kavşağında bulunan bir irfan mihrÂkı ve tecellî Âbidesidir.
AllÂh TeÂl buyurur:
“Yeri doşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada butun meyvelerden cifter cifter yaratan O ’dur. Geceyi de gunduzun uzerine O ortuyor. Şuphesiz butun bunlarda duşunen bir toplum icin ibretler vardır.” (er-Ra ’d, 3)
Rabbine kul, Rasûlu ’ne ummet olabilmeyi saÂdet bilenler, bu muhabbet rÂbıtasında saf tutarlar. Bu ulvî cephenin adı îmandır. Îman ki gonulde Hak nûrunun parlamasından muhabbetin yureği doldurup taşırmasından ibÂret kudsî bir duyuştur. Feyizli bir gonul ile kÂinÂta nazar edenler, oyle bir duyguya nÂil olurlar ki, nazarlarında sanki uzerlerindeki semÂ, muhteşem bir billur avize gibi ilÂhî sırlardan goz kırpan bir derinlik sunmakta; yeryuzu ise her ağac ve onların yaprakları ile niyaz ellerini acarak neşeli urperişlerle Rabbine yalvarmakta… Cimenler, sanki Muhammedî bir cemaat icin seccÂde, onun uzerinde cicekler sefÂlı bir ummet olarak dalgalanmakta… Kudret nişÃ‚neleri olan dağlar, ilÂhî huzurda kıyam hÂlinde… Bulutlar, seyyar feyz u bereket menbaı olarak semÂda dolaşan birer deniz… RuzgÂrlar, ilÂhî ilhÂmın gaybî habercileri… Şimşekler, korku ve umit şerÂreleri. Gurlemeler ve yıldırımlar, KahhÂr ’ın saltanatının fermanları ve gafletten îkaz edici bombardımanları… Gunduzler, onun nûrunun zuhûru; geceler, sırlar ve hikmetler cumbuşu...
HulÂsa cihan, onun cÂzibe Âyetleri ile dolu bir tecellî ve esrar kitabı; EsmÂ-i İlÂhiyye'nin fiilî tecellîsi, Âdeta sessiz bir Kur ’Ân... Kur ’Ân da, kelÂma burunmuş bir cihÂn… İnsan ise, her ikisinin kavşağında bulunan bir irfan mihrÂkı ve tecellî Âbidesidir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan