
TakvÂ, mu ’minin, AllÂh ’ın hıfz u emÂnına sığınarak, Âhirette kendisine zarar ve elem verecek şeylerden titizlikle korunması ve gunahlardan sakınarak sÂlih amellere sarılmasıdır.
TakvÂ, kalbi mÂsivÂdan, yani Allah ’tan uzaklaştıran her şeyden korumak sûretiyle cemÂlî tecellîlerin mÂkesi hÂline getirmektir.
Şeytan insana gunahları susler ve onu takvadan uzaklaştırmaya calışır. Bunun icin dort bir tarafında gezinir, vesveseler verir ve onu hidÂyet yolundan saptırır. Onun bu vesvese, telkin ve tuzaklarından ancak ihlÂs sahibi kullar korunmuştur. (Bkz: el-Hicr, 39-40)
ALLAH TEÂLÂ MU'MİNLERDEN NE İSTER?
Allah, mu ’minlerden takv sahibi olmalarını ister ve şoyle buyurur:
“Ey îman edenler! Allah ’tan, nasıl korkmak gerekiyorsa oyle korkup gerektiği gibi sakının ve ancak Muslumanlar olarak can verin!..” (Âl-i İmrÂn, 102)
Peygamber Efendimiz de takva uzere yaşamanın yolu oğretmiş ve cok sakınıldığı hÂlde gunah işlenmesini muteÂkip hemen yapılacak tevbe ve sÂlih amellerin o gunahın izini temizleyeceğini bildirmiştir:
“Her nerede olursan ol Allah ’tan ittik et ve kotuluğun arkasından hemen bir iyilik yap ki, bu, onu yok etsin. İnsanlara da guzel ahlÂk ile muÂmele et!” (Tirmizî, Birr, 55/1987)
TAKVÂ MAKAMINA NASIL ERİŞİLİR?
Takv ile AllÂh ’ın kesin yasağı olan haramlar terk edilir. HelÂl mi, haram mı olduğu belli olmayan şupheli şeylerden olabildiğince uzaklaşılır. Hatt gerektiğinde mubahlar bile asgarî seviyede tutulur. Bu hassasiyet, hadîs-i şerîfte şoyle beyan buyrulmuştur:
“Kul, mahzurlu şeylere duşme endişesiyle mahzûru olmayan bazı şeyleri de terk etmedikce gercek muttakîler derecesine ulaşamaz.” (Tirmizî, KıyÂme, 19/2451; İbn-i MÂce, Zuhd, 24)
Abdullah bin Omer -radıyallÂhu anh- da şu îkazda bulunmuştur:
“Kişi, kalbini tırmalayan, kendisini huzursuz eden şeyleri terk etmedikce takv makamına ulaşamaz.” (BuhÂrî, Îman, 1)
İNSANLARIN EN USTUNU
Allah katında insanların en ustunu, en cok takv sahibi olanlardır. Allah TeÂlÂ, muttakî (takv sahibi) kullarını sever. ve daima onlarla beraberdir. Muttakîlere genişliği gokler ve yer kadar olan cennetler vaad edilmiştir. CenÂb-ı Hak, takv sahibi kuluna, iyi ile kotuyu ayırmaya yarayan bir anlayış bahşeder ve onun gunahlarını bağışlar. Sıkıntı Ânında ona bir cıkış yolu gosterir ve umulmadık yerde rızık lutfeder. İşlerine kolaylık verir, kotuluklerini affeder ve buyuk ecirler bahşeder.
HZ. PEYGAMBER'İN DUÂSI
Peygamber Efendimiz, duÂlarında, Allah TeÂl ’dan “takv” istemiştir:
“AllÂh ’ım! Nefsime takvÂsını ver ve onu tezkiye et! Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun velîsi ve MevlÂsısın.” (Muslim, Zikir, 73)
“AllÂh ’ım! Sen ’de hidÂyet, takvÂ, iffet ve gonul zenginliği istiyorum.” (Muslim, Zikir, 72)
Kaynak: Mehtap Bahar, Şebnem Dergisi, Sayı: 131
İslam ve İhsan