
Bu dunyada gonlu Allah ile olan bir mu ’min; omrunu nefsÂniyetin hoyratlığında ziyan etmez; sefahat ve rezÂletlerde bozulmaz; luzumsuz mÂcerÂlar peşinde koşmaz; abeslere, bÂtıllara, azgınlıklara dalmaz, boş sevdÂlara aldanmaz; cÂhiller kendisine sataştığında onlarla muhÂtap olmaz; dedikodularla omur defterini lekelemez; CenÂb-ı Hak ile dostluk gayreti icinde yaşar.
Hayatın med-cezirleri karşısında hamd, rızÂ, teslîmiyet ve şukur gostereceği yerde, nankorluk, şikÂyet, îtiraz ve nÂdanlık gosteren bir gonul, murÂkabe hassÂsiyetini kaybetmiş demektir.
Hayatlarında Allah ile olanlar, son nefeslerinde de bu nîmete mazhar olurlar. İşte murÂkabe de, bu irfÂn ufkunda yaşamaktır. FÂnî dunyanın gel-gec sevdÂlarını ve nefsÂnî cÂzibelerini bertaraf ederek, kalbi, ona en lÂyık olana, yani HÂlık ’ına tahsis edebilmektir. Zira Allah ile meşgul olmayan bir kalbi, mÂsiv işgÂl eder.
Kalp Âlemi murÂkabenin hakikatine yaklaştıkca, tum kÂinÂt Hakk ’ın Âyetleri olarak muşÃ‚hede edilmeye ve gercek bir okuma ile okunmaya başlar. İşte o zaman;
اِقْرَأْ بِسْمِ رَبِّكَ الَّذِى خَلَقَ
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (el-Alak, 1) Âyetiyle amel etmek mumkun olur. Artık her şeyin O ’nun esmÂsının bir terkibi ve tecellîsi olduğu, gonullere ayÂn olur. KÂinat, Kur ’an ve insanda tecellî eden esmÂ-i ilÂhiyye, buyuk bir vecd, istiğrak ve hayranlık icinde yaşanan keşiflerle acılmaya başlar ve nihÂyet kul, Rabbu ’l-Âlemîn ’in azamet ve kibriyÂsı karşısında acziyet ve hicliğinin farkına varır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostları, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan