İnsan, kurulu duzenin kuşatıcı tesiri karşısında kendi değerlerini nasıl korur?İnsan duzenin yıkıcı etkileri karşısında kendi değerlerini ancak takv ile korur. Gonuldeki Allah muhabbeti ve korkusu, muʼminin en buyuk zırhıdır. Cunku hayatın hangi alanında olursa olsun, haramlara, hatt şuphelilere karşı kendini korumanın yegÂne miyÂrı “takv”dır. Muʼmin, dunya devre-mulkunun fÂnî oyuncakları icin ebedî saÂdetini mahvedecek kadar ahmak insan olamaz. Uc gunluk dunya zevkleri uğruna ilÂhî olculerden tÂviz vermektense, yeri geldiğinde maddî bakımdan geri adım atmayı goze alır. Ziy Paşaʼnın tÂbiriyle:
“İnsana sadÂkat yaraşır gorse de ikrah,
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah!”
MANEVİ DEĞERLERİMİZİ KORUMANIN YOLU Yani muʼmin, mÂnevî değerlerini korumak ve ilÂhî olculerden tÂviz vermemek icin, gun gelir maddî olarak geri adım atmak zorunda kalabilir. Bir miktar para kaybetmek zorunda kalsa bile, bunun hakîkatte kendisine buyuk uhrevî mukÂfatlar kazandıracağının şuur ve idrÂki icinde, hÂlinden memnun ve huzurlu olur.
Unutmayalım ki CenÂb-ı Hakk ’ın bize; “Maddî yonden daha cok zengin olun!” diye bir emri yoktur. Sadece; “HelÂlinden kazanın, helÂl olculeri icerisinde yaşayın ve infÂk edin!” diye emri vardır. O hÂlde ne olursa olsun hayatımızı ve ticaretimizi helÂller uzerine bina etmeliyiz. Hakkımızdaki ilÂhî taksimin/kaderin sınırlarını zorlamamalıyız.
Yani CenÂb-ı Hakk ’ın nasip ettiği olcude helÂlinden kazanıp infÂk etmeye gayret gostermeliyiz. Maddî refah uğruna gonul huzurumuza zehir serpmemeliyiz. İslÂmʼın guzellikleri icerisinde meydana gelecek kalp saÂdetine kıymamalıyız. Asıl ve sonsuz zenginliğin, kalbî hayatta olduğunu unutmamalıyız.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Muslumanın Para ile İmtihanı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan