
Şeyh SÂdî buyurur: “Akıllı bir adama sormuşlar: «‒Bahtiyar kime derler ve bedbaht kimdir?» O da şu cevabı vermiş: «‒Bahtiyar o kimsedir ki; yer, (gerektiği kadar sarf eder) ve eker. Bedbaht da ona derler ki (harcamadan biriktirdiklerini) olunce bırakıp gider.»”
Cimrilik edip infaktan uzak durmak, Âhiret hayÂtını tehlikeye atmaktır.
Âyet-i kerîmede Rabbimiz:
“Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın...” (el-Bakara, 195) buyurarak biz kullarını îkaz eder.
İNFÂK EDİLMEYEN NÎMETLER
İnfak edilmeyen mal ve nîmetler, vefÂsız arkadaş gibidir. Gun gelip omur sermÂyesi tukenince o, vefÂsızlığını gosterip sahibini yalnız ve muhtac hÂlde bırakır. Malından ve imkÂnlarından vef umanlar, onları Allah yolunda infÂk ederek, kendisini guzel bir şekilde karşılamak uzere onceden Âhirete gondermelidirler. Bunun icin de nefsin cimriliğinden kurtulmak îcÂb eder.
Nitekim Âyet-i kerîmede ebedî kurtuluş icin cimriliği yenmenin zarûreti şoyle ifÂde buyrulur:
“...Kim nefsinin hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar felÂha erenlerin ta kendileridir.” (el-Haşr, 9)
ŞEYTAN FAKİRLİKLE KORKUTUYOR
Ancak iblis, insanın istikbÂlini karartmak icin ceşitli hîlelere başvurarak kalplere vesvese tohumları eker. Rızkı veren Allah olduğu hÂlde, bu hususta insanın aklını celmeye calışır. Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cirkin şeyleri telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lutuf vaad eder...” (el-Bakara, 268)
Şeytanın bu hîlesini cok iyi bilen Halîfe Hazret-i Ali -radıyallahu anh- vÂlilerine dÂim diğergÂmlık ve comertliği tavsiye ederek onları şoyle uyarırdı:
“Sakın sizi sıkıntı ve darlığa duşme ihtimÂliyle korkutup iyilikten vazgecirmek isteyen cimriyi, buyuk işlere karşı azminizi gevşetecek korkağı ve zulme saparak size ihtirÂsı iyi gosterecek hırs sahibini istişÃ‚re meclisinize sokmayın!”
SADAKA VERMEKLE KULUN MALI EKSİLMEZ
Nefsin cimriliğinden ve şeytanın vesveselerinden kurtulabilenler, infÂk ettiklerinin zÂyî olmadığını, bilÂkis onların Âhirette kendilerini bekleyen saÂdet sermÂyeleri hÂline geleceğini cok iyi idrÂk ederler. Nitekim hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Haklarında yeminle soz soyleyebileceğim uc haslet vardır; bunları iyi belleyiniz:
Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini artırır. Dilenme kapısını acan kimseye, Allah fakirlik kapısını acar...” (Tirmizî, Zuhd, 17)
MevlÂn Hazretleri, infÂkın malı eksiltmeyip bilÂkis bereketlendirdiği hakîkatini ne guzel ifÂde eder:
“AllÂh ’ın yarattığı yeryuzune, temiz ve sağlam bir tohum ekilsin de, o bitmesin; buna imkÂn var mı?”
“FÂnî ve gelip gecici olan bu yeryuzu, ceşitli ekinler, meyveler ve mahsûller vermekten vazgecmezse, yeryuzunden daha geniş olan mÂn Âlemi nasıl olur da mahsûl vermez?”
“Dunya toprağının mahsûlu hadsiz hesapsızdır. Bir dÂnenin bile mahsûlu yedi yuzdur. Buna dikkat et de, obur tarafın mahsûlunun ne kadar olacağını anla! Mal, sadaka vermekle eksilmez; hayırda bulunmak, malı zÂyî olmaktan korur!”
İNFÂK EDİLEN MALLAR SÂDIK BİR DOST GİBİDİR
İbÂdet ve muÂmelÂtın paha bicilmez sermayesi olan dunya hayÂtının her Ânı, ebediyet mucevherlerine donuşecek Âhiret tohumlarıdır. İnsan, bu Âhiret tohumlarını dunya tarlasına ekerek ukbÂda bunların mahsullerini toplar. LÂkin bu kıymetli tohumları nefsÂnî arzuların girdapları icinde ziyan ederse, o tohumlar, cehennem mahsulleri hÂline gelir. Boyle bedbahtlara ne yazık! Kitap ve Sunnet ’in rûhÂniyeti ile tezyin edilen zamanlar ise ebedî cennet bahcelerinde yeşerecek olan saÂdet tohumlarıdır.
İnfÂk edilmeyen mal, vefÂsız bir arkadaş gibiyken, infÂk edilen mal, hayırlı ve sÂdık bir dost gibidir. Hadîs-i şerîflerde buyrulur:
“Servet, bir musluman icin ne guzel arkadaştır. Yeter ki, o servetinden fakire, yetime ve yolcuya vermiş olsun!” (Ahmed, III, 21)
“(KıyÂmet gunu) hesap gorulunceye kadar herkes sadakasının golgesinde olacaktır.” (İhyÂ, I, 626)
KIYAMET GUNU İNFÂK EDENLERİN HÂLİ
Ubeyd bin Umeyr -rahmetullÂhi aleyh- de bu hakîkati şoyle îzah eder:
“İnsanlar kıyÂmet gunu cok cetin bir aclık, susuzluk ve cıplaklık icinde haşredilecektir. Ancak Allah icin yedireni Allah doyuracak; Allah icin icireni Allah icirecek ve Allah icin giydireni yine Allah TeÂl giydirecektir.”
KıyÂmetin o zor gununde selÂmete erenleri Rabbimiz şoyle mujdeler:
“Mallarını gece ve gunduz, gizlice ve acıkca infÂk edenler yok mu, işte onların Rab ’leri katında ecir ve mukÂfatları vardır. Ve onlara herhangi bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.” (el-Bakara, 274)
VelhÂsıl, infÂkı bir tabiat-ı asliye hÂline getirip her Ânımızda butun imkÂnlarımızdan infak gayreti icinde bulunmamız, zamanın kıymetini bilip hayırda acele etmemiz gerekir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek AhlÂkından, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan