Mûsa Topbaş -kuddise sirruh- Efendi'nin, Altınoluk Dergisi'nin Kasım sayısında alıntılanan "Affedicilik, Kabahat Ortuculuk" başlıklı yazıyı istifadelerinize sunuyoruz.
OFKESİNİ YENENLER, İNSANLARIN SUCUNU BAĞIŞLAYANLAR CENNETLİKTİR

Allah TeÂl ve Tekaddes hazretleri buyurur:

“Ofkesini yenenler, insanların sucunu bağışlayanlar da cennetliktir. Allah iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmrÂn Sûresi / 134)

“İcinizde fazîlet ve servet sahipleri kendi akrabalarına, oksuzlere, bicÂrelere ve Allah yolunda hicret edenlere yardımda bulunmamak icin yemin etmesinler. Onların kabahatlerine af ile, safh ile mukÂbelede bulunsunlar. YÂ sizler Allah ’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Allah Gafûrdur, Rahîmdir.” (Nur Sûresi / 22)

“Affetmeniz takvÂya daha yakın bir harekettir. Aranızda lutuf ile muÂmeleyi unutmayın. Şuphe yoktur ki, Allah işlediklerinizi goruyor.” (Bakara Sûresi / 237)

“Kotuluğun cezası, onun aynı olan bir kotuluktur. Bununla beraber kim affeder, barışırsa Allah mutlaka ecrini verir.” (Şûr Sûresi / 40)

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN, HAKKINDA YEMİN ETTİĞİ UC ŞEY

Allah Rasûlunden:

Ebû Kebşe -radıyallahu anh- ’den rivÂyet edildiğine gore, Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular:

“Nefsim yed-i kudretinde olan Allah hakkına soylerim: Uc şey vardır ki, yemin etme îtiyadında olsaydım bunların gercek olduklarına yemin ederdim:


Sadaka olarak verdiğiniz şey malı eksiltmez. Sadaka verin.Uğradığı haksızlığı Allah rızÂsı icin bağışlayan bir kimsenin de kıyamet gunu Allah katında izzet ve şerefi coğalır.Dilencilikten bir kapı acana da Allah teÂl ihtiyac kapısı acar.” (Tirmiz&#238

PEYGAMBER EFENDİMİZ İNTİKAM ALMAYA KALKIŞMAZDI

Hazret-i Âişe -radıyallahu anhÂ- anlatıyor:

“Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- ’in, bir kere olsun, uğradığı haksızlıktan dolayı intikam almaya kalkıştığını gormedim. Ancak haram irtikabında en cok kızanlardan biri olurdu. Yine bunun gibi iki şey arasında muhayyer buyurulduğu takdirde, gunah olmadıkca dÂim kolay olanını tercih ederdi.”

DUNYA VE ÂHİRET EHLİNİN EN USTUN AHLÂKI

Ukbe -radıyallahu anh- anlatıyor:

“Bir gun Rasûl-i Ekrem ile karşılaştım. YÂ o benim elimden veya ben onun elinden tuttum. Buyurdular ki:

– Ey Ukbe, dikkat et! Sana dunya ve Âhiret ehlinin en ustun ahlÂkından haber vereyim: Gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve sana kotuluk edeni affetmendir.”

FÂZİLET EHLİ KİMLERDİR?

Hadîs-i şerîfte varid olmuştur ki:

“Allah teÂl mahlûkÂtı cem ettiği zaman bir munadî:

– Nerede ehl-i fazîlet olanlar, diye cağırır. Ehl-i fazîlet hemen kalkıp suratle cennete koşarlar.

Melekler onları karşılayıp:

– Cennete suratle koşup gittiğinizi goruyoruz. Siz kimlersiniz, derler. Onlar da kendilerinin ehl-i fazîlet olduklarını soylerler. Melekler onlara fazîletlerinin ne olduğunu sorduklarında:

Zulme uğradığımızda sabrettik, kotuluk gorduğumuzde de affettik, derler. Melekler de:

– Oyle ise hemen girin cennete. Boyle amel işleyenlerin ecri ne guzeldir, derler.”

Mesleme -radıyallahu anh- ’den rivÂyete gore Rasul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurur:

“Bir kimse bir muslumanın bir ayıbını orterse, Allah teÂl onun dunyada ve Âhirette ayıbını orter. Bir sıkıntısını giderirse Allah teÂl kıyamet gununun sıkıntılarını ondan giderir. Kim musluman kardeşinin hÂcetini gorurse Allah teÂl da onun hÂcetini gorur.”

Kaynak: SÂdık DÂnÂ, Altınoluk Sohbetleri-1, s. 148-151
İslam ve İhsan