Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in, Hazret-i Ali ’yi (r.a.) nicin cok sevdiği ile ilgili hadis-i şerifler...Bir gun Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
“–Allah TeÂl bana dort kişiyi sevmeyi emretti ve kendisinin onları sevdiğini haber verdi.” buyurmuş ve Hazret-i Ali, Ebû Zer, MikdÂd ve SelmÂn ’ı zikretmişlerdir. (Tirmizî, MenÂkıb, 20/3718)
Yine Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Cennet şu uc kişiye muştÂktır: Ali, AmmÂr ve SelmÂn!” buyurmuşlardır. (Tirmizî, MenÂkıb 34/3797)
Rasûlullah Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, Hz. Ali ’nin fazileti hakkında şoyle buyurmuşlardır:
“Ben kimin dostu (mevlÂsı) isem, Ali de onun dostudur.” (Tirmizî, MenÂkıb, 19/3713)
“Kim Ali ’ye hakaret ederse bana hakaret etmiş olur.” (Ahmed, VI, 323)
****
Hicret ’in 5. ayında gercekleştirilen MuÂhÂt/Kardeşlik akdinde Rasûlullah Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, Hz. Ali ’yi kendisine kardeş olarak secti. O bu iltifat ve lutuf karşısında son derece duygulandı ve:
“–Ben Allah ’ın kulu, Rasûlullah ’ın da kardeşiyim” diyerek sevinc gozyaşları doktu.
Hz. Ali -radıyallÂhu anh-, hicrî 2. senenin son ayında Hz. FÂtıma -radıyallÂhu anha- ile evlendi ve Efendimiz'in damadı olma şerifine nail oldu. (İbn-i Abdilber, el-İstîÂb, IV, 374)
***
Hz. Ali -radıyallÂhu anh- şoyle anlatır:
“Şiddetli bir ağrımın olduğu bir zaman Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- yanıma uğramışlardı. O esnÂda ben:
«Allah ’ım, ecelim geldiyse rûhumu alarak beni rahatlat, gelmediyse bu sıkıntıyı benden kaldır. Eğer bu bir imtihan ise bana sabretme gucu ver!» diyordum.
Rasûlullah Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
«–Ne dedin?» buyurdular.
Ben de sozlerimi tekrarladım. Ayağıyla bana dokunarak tekrar:
«–Ne dedin?» buyurdular. Ben sozlerimi yine tekrarladım. Bu sefer Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
«Allah ’ım, ona Âfiyet ver (veya) şif ver» diye dua buyurdular.
O gunden sonra o ağrıdan bir daha hic şikÂyetim olmadı.” (Ahmed, I, 83, 107)
Cennet Ehlinden Biri CÂbir -radıyallÂhu anh- anlatıyor:
“EnsÂr ’dan bir hanım Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- icin yemek yapmış ve onu dÂvet etmişti. AshÂb-ı kirÂmdan bazılarıyla gittik. Orada otururken Rasûlullah Efendimiz r:
«–Şimdi şu duvarın arkasından yanınıza Cennet ehlinden biri cıkıp gelecek!» buyurdular.
Biraz sonra Hz. Ebû Bekir -radıyallÂhu anh- cıkageldi. Peygamber Efendimiz ’in verdiği mujdeyi ona soyleyip kendisini tebrik ettik. Biraz vakit gectikten sonra Rasûlullah Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
«–Şimdi şu duvarın arkasından yanınıza Cennet ehlinden biri cıkıp gelecek!» buyurdular.
Bu sefer Hz. Omer -radıyallÂhu anh- geldi. Peygamber Efendimiz ’in verdiği mujdeyi ona soyleyip kendisini tebrik ettik. Rasûlullah Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- tekrar:
«–Şimdi şu duvarın arkasından yanınıza Cennet ehlinden biri cıkıp gelecek!» buyurdular. Baktım Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- başını ridÂsının icine koymuş:
«Allah ’ım, eğer istersen şu anda buraya Ali ’yi getirirsin!» diye dua ediyorlardı. Bu dualarını uc def tekrar ettiler. Hemen o anda Hz. Ali -radıyallÂhu anh- cıkageldi.” (Bkz. Ahmed, III, 331, 356; HÂkim, III, 146/4661. Bkz. HÂkim, III, 76/4443)


İslam ve İhsan