
İslÂm ’ın hareket ve aksiyon yonunu en guzel temsil eden ornekler.İlÂhî imtihanların mekÂnı olan dunyada, surekli hak ile bÂtılın, îman ile kufrun, hayır ile şerrin mucÂdelesi vardır.
Bu mucÂdelenin doğru tarafında peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sÂlih mu ’minler vardır. Yanlış tarafında da şeytan ve avenesi, yani din duşmanları yer alır.
İşte bu mucÂdelede bir mu ’minin atÂlet sergilemesi, hissiz, alık ve abus kalması, gercek bir îman şuuruyla bağdaşmaz. Bunun icin mu ’min; canıyla, malıyla, kÂbiliyetleriyle, emekleriyle, cevresi uzerindeki tesiriyle, velhÂsıl sahip olduğu butun imkÂnlarla İslÂm ’ın muzafferiyeti uğrunda gayret sarf etmelidir. Zira bu gayretler, hem kulun ebedî kurtuluşuna hem de Allah katında buyuk ecirler kazanmasına vesîle olur.
İDEALİST MUSLUMAN ORNEKLERİ HÂlid bin Velid radıyallÂhu anh, İslÂm ’ın hareket ve aksiyon yonunu en guzel temsil eden kumandan sahÂbîlerdendir. O, kader îcÂbı olumu yatağında karşılarken huzunlenmiş ve kılıcına yaslanarak son nefesini ayakta vermek istemiştir. Onun son sozleri, bir mu ’minin gayret heyecanını ne guzel yansıtır:
“Nice kılıclar elimde parcalandı. Beni en cok muteessir eden şey, yatağımda olmemdir. RasûlullÂh ’ın ashÂbından hicbiri rahat doşeğinde olmedi. Ya cihad meydanlarında veya uzak beldelerde İslÂm dînini yaymak uğrunda garîb olarak (gurbette) şehîd oldular.
Âh HÂlid! Âh HÂlid!.. Omru savaş meydanlarında at koşturmakla, kılıc sallamakla gecen birinin sonu boyle yatakta mı olacaktı?! Hayır! İşte ben de olumu savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım.
MÂlik bulunduğum tek varlığım olan atımı ve şu dayandığım kılıcı, savaşlarda tehlikelere atılmaktan korkmayan bir yiğide verin. Mezarımı da bu kılıcımla kazın ki cengÂverler kılıc şakırtısından zevk duyarlar.”
HÂlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-EnsÂrî radıyallÂhu anh ’ın seksen kusur yaşında İstanbul seferine katılması, Fatih Sultan Mehmed HÂn ’ın Trabzon fethine giderken, sarp gecitlerde elleri kanaya kanaya cektiği zahmetler, Kanunî Sultan Suleyman ’ın yetmiş kusur yaşındayken ordusunun başında Zigetvar Seferi ’ne cıkması, bu sefer esnasında bataklığa saplanan bir topu, vezirlere, paşalara cıkarttırması, Yavuz Selim HÂn ’ın Sîn Colu ’nu aşan muazzam Şark Seferi ve daha nice misaller, İslÂm ’ın muslumanlara aşıladığı heyecan, calışkanlık, dinamizm ve gayret-i dîniyyenin tÂrihî tezÂhurlerindendir.[1] VelhÂsıl sÂlih bir mu ’min, idealist insandır. Gayret-i dîniyye sahibi, fedakÂr insandır. Allah rızÂsı uğrunda yaptıklarını hicbir zaman yeterli gormeyip dÂim daha fazlasını yapabilmek icin cırpınan insandır.
Dipnot:
[1] Bu hususta daha geniş mÂlumat icin Cihad Prensibi ’ne bakınız.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Muslumanın Para ile İmtihanı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan