Osmanlı'da Peygamber Efendimiz'e karşı edebi ve sevgisi nasıldı? Peygamber Efendimize (s.a.v) olan hurmet ve sevgilerine ornekler...
Mevlid ’de velÂdet (bolumu) okunurken topyekûn ayakta dinlenir.
Medîne postası geldiği zaman abdestini tazelemeden, oradan gelen mektupları opup başına koymadan, tahtından ayağa kalkmadan mektubu dinleyen hicbir Osmanlı padişahı yoktur.
Osman Gazi bastırdığı ilk Osmanlı akcesi uzerine Efendimiz ’in ism-i şerîflerini yazdırdı.
Yine Abdulhamid Han, muslumanlar rahat gidip gelsin, tren yolu yaptırdı İstanbul ’dan. İstanbul ’dan t o colde, duşunun, ne kadar meşakkatlerle… O tren yolunun Efendimiz ’in sefere cıktığı zaman dinlendiği yerlere de istasyon koydurdu. Yani bir tren bile bir Sunnet-i Seniyye ’nin icinde aksın Medîne ’ye…
Tren yolunu da Ravza ’dan iki km oteye yaptırdı ki dunya telÂşı Ravza ’ya girmesin, rastlamasın.
Hatt o Ravza ’da bir tamirat yapıldığı zaman, bandaj koyar, bandajın uzerinden cekicle vururlarmış. Rasûlullah Efendimiz ’e o ses gidip rahatsız etmesin…
Yine, orada bir, yaşlı bir zÂt vardı. O anlattı o zaman:
“Surre Alayı gelirdi, hediyeler vs. gelirdi. Bu Surre Alayı Medîne-i Munevvere ’ye girmeden evvel bir yerde konaklar, orada guslederler, istihÂrede bulunurlar, Efendimiz ’den cevap geldikten sonra salevatlarla Medîne-i Munevvere ’ye girerlerdi...”
Bu millet de onun icin evlÂdına, askerinin ismini “Mehmetcik” koydu, yani “kucuk Muhammed”.
VelhÂsıl Allah bize Rasûlullah Efendimiz ’i cok sevmeyi nasîb eylesin. Her şey onun icinde. İbadetlerimiz, tÂatimiz O ’na sevgimizle bir derece alır.
Yavuz Sultan Selim, “Medîne VÂlisi” demiyor, “Medîne MuhÂfızı” diyor. Efendimiz ’e hurmeten “Medîne VÂlisi” dedirtmiyor, “Medîne MuhÂfızı” diyor.
I. Ahmed Han, Sultanahmed CÂmii ’ni yaptıran. Efendimiz ’in o ayak (izinin maketini) aldı, sarığının icine koydu:
“Bunun dedi, ben cağrışımından/tedÂisinden feyz alıyorum.” dedi.
Hatt bir de şiir yazdı:
N ’ola tÂcım gibi başımda gotursem dÂim,
Kadem-i pÂkini ol Hazret-i ŞÃ‚h-ı Rusulun.
Gul-i gulzÂr-ı nubuvvet o kadem sahibidir,
AhmedÂ, durma, yuzun sur kademine ol Gul ’un!..
O ayak şeyini (ayak izi maketini) Efendimiz ’in, alır, yuzune surerdi o maketi, ağlardı.
II.Mahmud, bu Ravza-i Mutahhara, Kubbe-i HadrÂ, o biraz zarar gormuştu. İstanbul ’dan muhendisler gonderdi. Muhendislere yaptırdı o Ravza ’yı, bugun olan o kubbeyi, yeşil kubbeyi.
Biz dediler, calışırken hic dunya kelÂmı konuşmayacağız dediler. Sen bana tuğlayı uzat yerine “Allah” diyeceksin, ben tuğlayı uzatacağım. Ben su ibriğini uzat yerine “Bismillah” diyeceğim, suyu uzatacaksın. Cekici uzat yerine “LÂ ilÂhe illÂllah” diyeceksin ben de sana cekici uzatacağım…
Duşunelim, yani boyle bir muhabbet ecÂdımızın, biz de o ecdÂdımızın bugun devam eden bir nesliyiz -elhamdulillÂh-.
İslam ve İhsan
Osmanlı'da Peygamber Sevgisi
Osmanlı'da Peygamber Efendimiz'e Muhabbet