
Muhabbet, iki kalb arasında bir cereyan hattıdır. Sevenler, hicbir zaman sevdiklerini gonullerinden ve dillerinden duşurmezler. İmkÂnlarını sevdiklerine comertce sunmak sûretiyle, omur boyu bu fedÂkÂrlıklarının huzûru icinde yaşarlar.
Umûmî mÂnÂsıyla dostluk, şahıslar arasındaki musbet veya menfî berÂberlik ve muşterekliklerden kaynaklanır. Hakîkî dostluk ise, yuksek şahsiyetlerin samimî ruhlarında barınır. Dostluğun zirve seviyede yaşanması da, her hÂdise karşısında, iki kişinin aynı duygulara sÂhip olması, Âdeta iki bedende bir yurek hÂline gelmesiyle mumkundur.
İNSAN KİME HAYRAN OLUR?
İnsan, gonul verdiğine meftun ve hayran olur. Muhabbet akışı netîcesinde, sevilenin her hÂli sevene sirÂyet eder. Gonuldeki aşk deryÂları coflmaya ve sevd guneşleri tutuşmaya başlar. Netîcede kendi irÂde ve ihtiyÂrını terk edip sevdiğini taklide yonelir. Bu îtibarla bir mu ’min, her husustaki gayretlerinde «muhabbet» iksirini kullanmasını iyi bilmelidir.
Hakîkî bir muhabbet, zahmetleri rahmete inkılÂb ettirdiği icin, sevilenin meşakkatleri de guzellikleri gibi hoş karşılanır. Bir kimsenin muhabbetinin hakîkî olup olmadığını anlamak ve seviyesini olcmek icin, sevdiğinin meşakkatlerine ne kadar tahammul gosterebildiğine bakmak kÂfîdir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, ÂB-I HAYAT KATRELERİ, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan