Nureddin Yıldız Hocaefendi Altınoluk Dergisi ’nin Nisan sayısında, ‘mobil mu ’min ’i tarif ediyor ve Muslumanların ‘mobil ’ olması gerektiğini vurguluyor.MOBİL OLMAYA MECBURUZ

'Mobil ’ ibadet ve ahlÂk sozluğumuzde bulunmayan bir kelimedir. Gunluk hayatımızda ise en yaygın kelimelerden biridir. Mu ’min kimliğimiz ve hayatı yaşayış tarzımızla alakalı olarak bu kelimeyi ‘mobil olan mu ’min ’ ya da ‘mobil olamamış mu ’min ’ şeklinde kullanmaya mecbur olduğumuzu zannediyorum. Onceleri iyi mu ’min icin ‘seccadesinin başında ’ ifadesi kullanılırdı.

AHLÂKTA DURAĞAN KALMAK İMANI ERİTMEYE NEDEN OLABİLİR

Şimdi ise yeryuzunun butun mu ’minlere mescit kılındığı hakikatinin en net bicimde onumuze konduğu bir zamanda mu ’minlerin mobil olmaya mecbur olacaklarını soylemek mubalağa sayılmamalıdır. İbadetlerde ve ahlÂkta durağan ya da donuk kalmak imanı eritmeye neden olabilmektedir.

YERYUZU MESCİDDİR” ŞUURUNU HAYATIMIZDA UYGULAMALIYIZ

Bir numaralı ibadetimiz olan namazı simgelemek icin seccade kullanabiliriz. Namazı mu ’minin miracı durumuna getirmek icin ise namazın seccadede, havaalanında temiz mermerler uzerinde, piknikte cim uzerinde, iş yerinde/inşaatta tuğlaların kenarında, hastanede başında beklediğimiz hastanın sedyesinin kenarında; kısacası mu ’min bir insan olarak bulunmak durumunda olduğumuz her yerde eda edilmesi gereken bir ibadet olarak gormek gerekiyor.

OZEL NAMAZ HALILARI MU ’MİN KİMLİĞİMİZİ TESCİL ETTİRMEZ

Bunu becerebildiğimiz zaman namaz bizim miracımız olacaktır. Namazla beraber tescillenmiş mu ’min kimliğimiz bizi yansıtacaktır. Namazı orneğini zikrettiğimiz mekÂnlarda aktif tutamadığımız zaman, evlerimizdeki seccadeler ya da camilerdeki ozel imal edilmiş namaz halıları bizim mu ’min kimliğimizi tescil ettirmeye yetmeyecektir. Bunun adına da namaz zaviyesinde bakılan mobil bir Muslumanlık dememizde sakınca olmayacaktır diye umuyoruz.

Muslumanlığı camilere, evlerimizdeki namaz seccadelerine daralttığımız zaman bilerek veya bilmeyerek kendi icinde kaybolup giden bir Muslumanlığa doğru ilerleriz. Zira hayat, izlenmesi guc denebilecek bir hızla ilerlemektedir. Artık dunya insana yetmez hÂle gelmiş ve dunya dışında mekÂnlarda yaşama emeli oluşmuştur. Gun gelecek denizlerin uzerinde şehirler kurulacaktır belki de.

MUSLUMANLIĞI YAŞAMAYI MOBİLLEŞTİREBİLİZ

Bizim Muslumanlığımızı Mekke merkezli ama insanın nefes alabildiği her yerin Muslumanlığı olarak planlamamız ve odenmesi gereken bedeli de odememiz, boyle bir zamanda yaşıyor olmanın vacibidir. Bunu Muslumanlığı mobilleştirme olarak tatbik edemeyiz ama Muslumanlığı yaşamayı mobilleştirebiliriz. Vacip olan budur.

Namazdaki orneği zekÂt uzerinden surdurmek mumkundur. ZekÂt, hurma uzerinden konuşuldu ilk indiği zamanlarda. Medine ’deki fakirlere verildi. Şimdi bizim zekÂt tatbikatımız bizim zamanımız ve bizim şartlarımız itibariyle tatbik edilmelidir.

Aynı şey oruc icin de konuşulabilir. Orucun şartlarını, şeklini değiştirecek değiliz. Bunu telaffuz etmek bile sınırlarla oynamak olur. ‘Hurmanın tadına bakmak orucu bozar. ’ Bu bir kuraldır. Bu kural değişmeyecek.

İNTERNET BAŞINDA GECİRİLMİŞ ORUCLU BİR GUN…

Bugun ise yeni bir kural olarak tespit etmemiz zorunlu hÂle gelen bir internet ağına takılmış yaşıyoruz: ‘İnternet başında gecirilmiş oruclu bir gun ne kadar oruclu olarak gecirilebilmiştir? ’ diye de sormamız gerekiyor artık. Belki de kitaplara ‘internet oruc bozar mı? ’ şeklinde bir soru girmeyecektir. Bunu soranın da din bilgisi sıfır sayılacaktır. Ne var ki, ‘bu ummetin bu internetli hayatta tuttuğu oruc hangi oructur? ’ sorusu ve o sorunun gerektirdiği cevap ‘sakız ciğnemek orucu bozar mı? ’ sorusundan daha acil bir sorudur. Boyle bir gundem de mu ’min kimliğimizi mobilleştirme olarak tarif etmemizde sakınca olmayan gundemdir.

AHLÂKIMIZ MOBİL AHLÂK OLMALIDIR

Muslumanlığımızı mobilleştirmenin en onemli alanlarından birisinin ahlÂk olduğu acıktır. AhlÂkımız mobil ahlÂk olmalıdır. Gerci ahlÂkın dinin neresi ve ne kadarı gorulduğu artık tartışma konusu durumuna da gelmiştir denebilir.

Dinde bir fantezi olarak goruluyorsa ahlÂkın ne donuk olanına ne de mobiline kimliğimiz acısından mudahale gereksiz sayılabilir. Eğer ahlÂk, en iyi mu ’min olmanın şartlarından ise -ki, oyle olduğu Peygamber aleyhisselamın lisanından sabittir- bu şart, insan olarak bulunduğumuz her yerde onumuzdedir.

AHLÂKI GİTTİĞİMİZ HER YERE GOTURMELİYİZ

Camide mu ’min ahlÂkı ile bulunmamız, namaz kılınan bir yerde bulunduğumuz icin değil mu ’min olduğumuz icindir. Ticarette ahlÂkımız bizimle bulunur; bu da muşterimizi etkilemek icin değil mu ’min olarak ticaret yaptığımız icindir. Sokakta ahlÂklı oluşumuz, meri yasalara karşı suclu duşmemek icin değil meleklerin kayıtlarına dikkat eden mu ’min olduğumuz icindir.

YAŞANAN BİR KUR ’AN ’IN TARİFİ BU DEĞİL MİDİR?

Bizi her an murakabe eden, bir an bile bizi kendimize bırakmayan Allah ’a iman edip, onun hesabını dikkate alan anlayışla yaşadığımıza gore ahlÂkımız bizim bulunduğumuz her yerdedir, her zamandadır. Evden mescide, mescitten iş yerine, seyahate ve her yere taşıyabildiğimiz, her yerde bizimle bulunabilen ahlÂkımız iyi mu ’min olma teminatımızdır. Mu ’min olmak budur, boyle bir yaşama tarzıdır.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ahlakının ‘yaşanan bir Kur ’an ’ olarak tarif edilmesi bunu gerektirmez mi?

Kaynak: Nureddin Yıldız / Altınoluk Dergisi, Sayı, 350

Tarif edilen mobil Musluman'lığın en iyi orneklerinden biri olan Canakkale Harbi sırasında askerlerin kıldığı Bayram Namazı'yla ilgili makalemizi okumak icin resme tıklayınız;




İslam ve İhsan