Dosdoğru yol nedir? Allah ’ın Veli ismi ile rızıklanmış kullar kimlerdir? Buyuk velilerin yolu ve ozellikleri.İslam Rabbimizin uzerimizdeki en buyuk nimetidir. İbni Abbas radıyallahu anh, Peygamber Efendimiz sallallÂhu aleyhi ve sellem ’e zÂhir ve bÂtın nimetlerin ne olduğunu sormuş ve şu cevabı almıştı: “ZÂhir nimet, İslam ve Allah ’ın seni mukemmel bir şekilde yaratması, bÂtın nimet ise kotu amellerini gizleyerek seni rezil etmemesidir.”
İslam, Rabbimizin hakkımızdaki muradının adresidir, cunku katındaki yegÂne din odur. Butun peygamberler İslÂm ’ı tebliğ etmek icin gelmişlerdir. Allah ’ın hoşnutluğu İslÂm ’dadır: “Bugun sizin icin dininizi ikmal ettim, uzerinize nimetimi tamamladım ve sizin icin din olarak İslÂm ’ı sectim.” (MÂide, 3) İslam nimeti, Allah ’ın rızasına kavuşmak icin hem imkÂnımız hem de imtihanımızdır. İmkÂn şukretmek; imtihan, şukrun keyfiyetini keşfetmektir.
DOSDOĞRU YOL İslam nimetine şukur, dosdoğru yol (sırÂt-ı mustakim) uzere yolculuğa muvaffak olabilmektir. Fatiha ’da Rabbimizden bizi dosdoğru yola iletmesini niyaz ederiz. Dosdoğru yol, kendisine nimet verilenlerin yoludur. Yol, İslam ’ı yaşayanların yoludur. Dolayısıyla yoldan cıkmamak, İslam ’ı yaşayanlardan ayrı duşmemek anlamına gelir. İtminana ermiş nefse yapılan “cennetime gir” cağrısından onceki ifadenin “kullarımın arasına gir” olması ne kadar dikkat cekicidir.
İslam ’ı yaşamak Kur ’an ve Sunnet ’e uymak demektir, amennÂ. Ama dikkat buyurulmalıdır ki Kur ’Ân ’ı bize tebliğ eden bir insandır. Sunnet Kur ’an ’ın fiili tefsiridir. Hz. Aişe Validemizden nakledilen “O ’nun ahlÂkı Kur ’an ’dı” ifadesi nebevî ahlÂkın aslında Kur ’an ve Sunnetin birbirine feda edilemez birlikteliğine delildir. Dolayısıyla Rasûlullah Efendimiz sallallÂhu aleyhi ve sellem ’in guzel ahlÂkı esas alınmadan dine dair iki emanete uyulmuş olmaz.
Sunnet, Allah ’ın razı olduğu insani ornekliğin sadece yaşanmış değil, her zaman ve zeminde yaşanacak şablonudur. Sunnet, yolda olmanın ve yoldan sapmamanın caresidir. Rasûlullah Efendimizin hayat tarzı, insanlığın muhtac olduğu guzel ahlÂkın kemÂlidir. İnsanlığın zirvesine erişmek isteyenin sunneti bir hayat tarzı olarak benimsemekten başka yolu yoktur. Hakikat oradadır, onunladır, odur. Dosdoğru yolda yurumek de sunnetle mumkundur. Demek ki nimet, sunneti esas alanlarla birlikteliktedir.
Kendisine nimet verilenler, sunnet ve nebevî ahlÂk ile hayatlarını tanzim edenlerdir. Biz onlara buyuk veliler diyoruz. Buyuk veliler, sunneti bir hayat tarzı haline getirmeye muvaffak olmuş bahtiyar kullardır. Bu kulların kalplerini Allah sevgisi kuşatmış, boylelikle nebevî ahlÂk her hal ve hareketlerine yansımıştır. Buyuk velilerin yolu sunnet yolu, dolayısıyla kendisine nimet verilenlerin yoludur.
ALLAH ’IN VELİ İSMİ İLE RIZIKLANMIŞ KULLAR Buyuk veliler, Allah ’ın Veli ismi ile rızıklanmış kullardır. Onlar sunnete uymadaki gayret ve azimleri ile mu ’minlere aydınlık yolu gosterirler. Dosdoğru yol uzerinde olmak nebevî ahlÂkı temsil etmekle mumkundur. Bu temsil Rasûlullah Efendimiz ’den sonra hep devam etmiş, buyuk veliler yolu, hic coşkusunu yitirmeyen bir dirilik pınarı olarak tarih icinde surekli cağlamaya devam etmiştir.
Buyuk velilerin yolu bir hayır yarışıdır. Gaye, En Guzel İnsan ’a en cok benzeyebilmektir. Buyuk veliler hangi cağ ve mekÂnda yaşarsa yaşasınlar, o yarışla birbirine benzemiş, aynı kaynağın diriltici iksiri ile insan guzellerine donuşmuşlerdir. İnsan guzeli olmak fıtratın tabiî guzelliğini aksettirmektir. Onların bakışları ibret, sozleri hikmet, sukûtları tefekkurdur. Sunneti her şekilde tavizsiz, buyuk bir şevk ile tatbik edişleri kendilerini, yuze ferahlık, gonle sukûnet ve goze şifa veren bir duruşa muvaffak kılmıştır.
Buyuk veliler Rabbimizin kullarına bir merhamet tezahurudur, cunku onların yolu, kendisine nimet verilenlerin yoludur. Nimetin en buyuğu nebevî ahlÂkı temsildir. Rabbimiz dosdoğru yolu, yolcular ile tarif etmektedir. Sırat, kendisine nimet verilenlerin sıratıdır. Dolayısıyla yol arayan, aslında doğru yoldaki yolcuyu aramalıdır. O yuzden evvel refik, sonra tarik denmiştir. Sırat-ı mustakîm, sunnet ile istikamet bulmuş refiklerle bilinecek ve ancak refiklerle yurunecek bir yoldur.
YOL ARKADAŞININ ONEMİ Yoldaki refik, yolun kendisi kadar onemlidir. Buyuk veliler, dosdoğru yolda aşk ve şevkle yuruyebilmenin yontem ve carelerini sunnetle bulmuş yol rehberleridir. Onların yolu, yolda sureklilik ve devamlılığın, hassaten refikliğin usul ve esaslarını oğretir. Buyuk veliler yolu bu zaviyeden nebevî ahlÂk ile donanmanın her zaman, zemin ve şartta tahakkukunu mumkun kılan bir rahmet vesilesidir.
Buyuk veliler, dosdoğru yoldaki buyuk yolculardır. Onların kat ettiği mesafe ile burundukleri hal, kendileri ile yolculuk yapabilmek icin guven telkin eder. Attıkları her adımla iclerinde mesafe almış bu insan guzellerini sevmek aslında Allah ’ı ve Habîb-i Edîbi ’ni sevmektir. Onlar, bakıldıklarında Allah ’ı hatırlatırlar. Yuzlerindeki daimi huzun ve mehabet nimet verilenlerin yolunun guzelliğini, cok zaman zorluğunu ve en onemlisi de yolda lÂzım olan azim, istikamet ve kararlılığı aksettirir.
İnsan yola duşup mesafe kat etmişe fıtrî bir meyil duyar, cunku herkes yolcudur. Herkes yolda ne ile karşılaşacağını bilmek, ne yapacağını keşfetmek ister. Bir grup insana duz bir kÂğıt hakkında mı buruşuk bir kÂğıt hakkında mı yazmak istediği sorulduğunda alınan cevapların nerede ise tamamı buruşmuş kÂğıda dair olmuş. Duz kÂğıttan yola cıkmadan buruşuk kÂğıda ulaşılmaz. Buyuk veliler, dosdoğru yolda yurumek hususunda emeği ve dolayısıyla hikÂyesi olan insanlardır. Onları bahtsızlar dışında herkes sever.
Buyuk velilerin hikÂyesi bir ustalık cıraklık ilişkisidir. Yola acemilerle cıkılmaz. Yola, yolun badirelerini bilen rehberlerle cıkılır. Rehberlik, cıraklıkla başlayıp, mahir bir elden zaman ve himmetle devşirilen ustalıkla elde edilen bir vazifedir. Her rehber bir onceki rehberden el almıştır. Bir onceki, bir onceki diye gidilen hattın en başında Sevgili Peygamberimiz sallallÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz yer alır. O, rehberlerin rehberidir. Yolu O acmış, yolda nasıl yurunmesi gerektiğini O gostermiştir.
ALLAH ’A GİDEN YOL Hepimiz Rabbimize giden bir yol uzerindeyiz: “Ey insan sen Rabbine varan yolda cabalayıp durmaktasın, nihayet O ’na varacaksın.” (İnşikak, 6) Yolda ancak kalple yurunur. Kalple yuruyen, kalbine mesafe aldırır. Zaten mesafe aldırılması ve arı duru hale getirilmesi gereken sadece kalptir. O yuzden “geride kalan kalbinizse, mutlaka geri donersiniz” denmiştir. Buyuk veliler yolu kalbini baş gundemi yaparak yuruyenlerin yoludur.
Buyuk velileri ve onların mubarek yolunu anlatmaya ne haddimiz ne de mecalimiz vardır. Bizler o yolun guzellerini yine kendilerinden oğrenir, onları yine kendi şÃ‚hitlikleri ile biliriz. HÂce Musa Efendi kuddise sirruh ’un aşağıya derlediğimiz ifadeleri buyuk velileri ve buyuk veliler yolunu bize ne guzel aksettirir. Buyuk veliler yolunu idrak etmek kolay değildir, o yol ancak, teslimiyet ve muhabbetle fark edilecek bir yoldur.
KALPLERİ ALLAH SEVGİSİ İLE KUŞATILMIŞ KULLAR HÂce Musa Efendi kuddise sirruh ’un ifadesiyle “kibÂr-ı ehlullah”, kalpleri Allah sevgisi ile kuşatılmış kullardır. O yuzden hareketleri hep edep, saygı ve tevÂzû cercevesi icinde gercekleşir. En korktukları, bir mu ’minin kalbini incitmektir. Cunku mu ’minin kalbinin nazargÂh-ı ilÂhî olduğunu bilirler.
Buyuk veliler sunneti bir hayat tarzı olarak benimsemiş, Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin ahlÂk ve ÂdÂbıyla yucelmişlerdir. Bu yuzden her işlerinde orta haldedirler. İstikamet ehli oldukları icin muameleleri noksansızdır. İktisada riÂyet eder, israftan kacınır, diğer taraftan Allah yolunda deryalar gibi infak ederler.
Buyuk velilerin Rablerine karşı boynu bukuktur. İbadetlerini derin bir şevk icinde yapar, buna rağmen kendilerini daima kusurlu gorurler. O ’nun rahmetine sığındıkları icin hic umitsizliğe duşmezler. Kimsenin aleyhinde konuşmaz, kimsenin kusurunu ve hatasını ifşÃ‚ etmez, kendilerine karşı kotu harekette bulunanları dahi affederler. Ancak Kur ’Ân ahkÂmına, Rasûl-i Ekrem Efendimize ve hak dostlarına dil uzatanlara gereken cevabı verirler, lÂzım gelen muÂmeleyi icra ederler.
Sağlam temel uzerine oturdukları icin bid ’at nedir bilmezler. Cunku her hareketleri Kur ’Ân-ı Kerîm ahkÂmına ve sunnet-i seniye ÂdÂbına uygundur. Mustakimdirler, durustturler; insanların tesiri altında kalmazlar, hatır icin hakikatten ve doğru sozlulukten ve adaletten ayrılmazlar. Museccel Allah ve din duşmanları mustesna, herkesi severler ve darda kalanların maddî-mÂnevî yardımına koşarlar.
BUYUK VELİLER Buyuk veliler dinin ve insanlığın şerefini daima korurlar. Allah TeÂl ’nın ledunnî ilmiyle suslenmişlerdir. Gecelerini namaz, istiğfar, dua, zikrullah ve Kur ’Ân okumakla gecirdikleri gibi gunduzlerinde de halka yardım ve nasihat eder, cenÂzelerde bulunurlar. SulehÂyı, zuÂfayı ziyÂreti ihmal etmezler; yetimlerle, ihtiyac sahipleri ile alÂkadar olurlar, ellerinden geldiği kadar yardım ederler.
HÂce Musa Efendi kuddise sirruh ’un beşaret nevindeki şu sozleri buyuk veliler yolu ile alÂkalı hepimizi alÂkadar eden bir beşarettir: “Bizim yolumuz buyuk veliler yoludur. AlelÂde, duzmece yapılmış bir yol değildir. AbdulkÂdir-i GeylÂnî Hazretlerinin, ŞÃ‚h-ı Nakşibend Hazretlerinin ve emsali gibi CenÂb-ı Hak dostlarının hayatlarına gıpta ediyoruz. Biz madem onları seviyoruz, onların yolundayız; gayret edildi mi CenÂb-ı Hak aynı neşeyi bize de verir. Cunku CenÂb-ı Hakk ’ın hazinesi geniş. Olsa da olmasa da nasibimize gore olanı alırız.”
Kaynak: Mehmet Lutfi Arslan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 444
İslam ve İhsan
ALLAH'IN VELİ KULU NE DEMEKTİR?