
Peygamberlerin getirdiği ortak mesajlar nelerdir? Hak dostluğunun olcusu nedir?Yuce Rabbimiz insanoğlunu sonsuz nimetlerine mazhar kılmıştır. Bu nimetlerin şuphesiz en ustunu ise insanın kendi cinsinden peygamberlerin tebliğlerine muhatap olmasıdır. Zira tıpkı bedenin fani oluşu gibi hayatın devamını sağlayan butun nimetler de fanidir. Peygamberlerin tebliğ ettiği hayat tarzı ise insanın yaratılışındaki ilahî muradın gercekleşmesi ve insanın sonsuzluk saadetine ve bitmeyecek ilahi nimetlere hazırlanması anlamında ebedidir.
PEYGAMBERLERİN GETİRDİĞİ ORTAK MESAJLAR Hazret-i Âdem aleyhisselam ile başlayıp nebiler sonuncusu Sevgili Efendimizle tamamlanan nebiler halkasının tamamında ortak olan ilahi mesaj, Tevhid-i ilahi olarak da ifade edilen kÂinatın tek yaratıcısı olduğu inancı, sonra bu inancın hayata yansıması demek olan muayyen ibadetler, sonra da insanın kendi dışındaki butun ilişkilerini ilahî olculerle tanzim eden hukuk ve ahlÂkî kaidelerdir.
Butun peygamberler, kendi zamanlarının mustesna ornekleri olmuşlardır. Her birinden insanlık tarihine isimleri ile anılan zirve ahlÂkî guzellikler kalmıştır. Nuh aleyhisselam iman daveti ve 950 yıllık bir sabırla, Hazret-i İbrahim aleyhisselam bir taraftan şirk ve putperestlikle mucadelesi diğer yandan mal, can ve evlat imtihanlarındaki teslimiyet ve rızası ile Hazret-i İsa şefkat, merhamet ve kalbî rikkatiyle insanlık tarihinize iz bırakmışlardır. Hazret-i Eyup aleyhisselam şukrun, Hazret-i Yunus aleyhisselam tovbenin, Hazret-i Yusuf aleyhisselam iffetin, Hazret-i Davud aleyhisselam haşyetullahla birlikte tesbihatın tarihî temsilcileri olmuşlardır.
İlk insanla başlayan din nimetinin yuce şahsiyet ve risaleti ile kemale erip tamamlandığı Sevgili sallÂllÂhu aleyhi ve sellem Efendimiz ise “Ben ancak ahlaki guzellikleri tamamlamak icin gonderildim.” buyurarak kendisinden once farklı nebilerde zirveleşen guzelliklerin hepsini tek tek yuce şahsiyetinde en kÂmil manada toplamıştır.
Yuce Rabbimiz sevgili Habibindeki bu mukemmelliği ilahî bir yeminle teyid eder: “Nun (ey Muhammed) kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun ki sen Rabbinin nimeti sayesinde (asla) bir mecnun değilsin. Şuphesiz sana tukenmez bir mukafat vardır ve sen andolsun ki elbette yuce bir ahlÂk uzeresin.” (Kalem 1-49)
Cenab-ı Hakk'ın omrune, risaletine ve ahlÂkına yemin ettiği aziz peygamberimiz oncelikle insan-Rab sonra insan-toplum ve insan-diğer yaratıklar arasındaki ilişkileri Yuce Yaratıcı nasıl murad ediyorsa oylece tebliğ ve beyan etmiştir. Tebliğ ve beyan ettiği butun ilÂhî guzellikler de O ’nun hayatında canlı bir ornek olarak sergilenmiştir.
Tek hedefleri Allah Rasûlu ’ne soz, fiil ve ahvalde uyarak Hakk ’a vÂsıl olmak olan Allah dostları da kendi hayat programlarını hep bu hedefe teksif ederken terbiyesi ile meşgul oldukları fert ve toplulukları da hep bu yonde inşa etme gayreti icinde olmuşlardır.
MANEVİ TERBİYE YOLUNUN ESASLARI İmam Rabbani, seyr u sulûk diye ifade edilen manevi terbiye yolunun esaslarını dort madde olarak beyan eder:
“Her şeyden once Kitap ve Sunnet ’in gerektirdiği şekilde akaidin (inanc esaslarının) tashihi gerekir. (akaid)
İkinci olarak helal, haram, farz ve vacipden oluşan şer ’î hukumleri bilmek gerekir. (ilim-fıkıh),
Ucuncu olarak bu bilgilerin gereğince amel lÂzımdır. (amel)
Dorduncu olarak da tezkiye-i nefs (nefsi kotu sıfatlardan arındırmak) ve tasfiye-i bÂtın (ic dunyayı guzel sıfatlarla bezemek) gerekir. Zira inanc esasları doğru olmazsa şer ’î hukumleri bilmek fayda vermediği gibi bu iki şart olmadıkca da amel etmenin bir faydası olmaz. Bu uc esas; akaid, ilim ve amel olmadıkca da tezkiye ve tasfiye mumkun değildir. (Mahmud Sami Ramazanoğlu, Muhasebe1, s.102)
HAK DOSTLUĞUNUN OLCUSU: NEBEVİ AHLAK İlk donemden itibaren butun tasavvufî terbiye yollarında Hak dostları, bir hak dostluğunun ancak nebevî ahlÂkı yaşamakla sağlanabileceğini ifade etmişlerdir.
“Allah'a yeminle soylerim ki Allah yolu yolculuğu ancak doğrulukla, nefsin kibir ve gururunu kırmakla, alcakgonullulukle, Allah ’ın kudreti karşısında aczini itirafla, seckin peygamber Muhammed aleyhisselamın sunnetine uymakla ve Allah ’tan gayri her şeyin sevgisini terk etmekle nail olunur.” (Hak Yolcusunun Dusturları, Ahmed er-Rufai, s. 52)
“Vuslat'ın, bÂtın ve zÂhiri (ici ve dışı) altı ve ustu, ruhu ve cismi Habib-i Ekrem ve Resûl-i muhterem efendimiz tarafından belirtildiği uzere “Kur'an ahlÂkı ile ahlÂklanmaktan ibarettir.” Bunun dışında kalan soz ve davranış ise nefsin yanılması ve şehvet yoluyla ruha doğru yol bulan, kulaktan duyma şeylerdir.”
“Bilmiş ol ki derviş, sunnete ittiba ettiği muddetce doğru yoldadır, sunnetten yuz cevirdiği an doğru yoldan sapmıştır.
Tarikat, Allah'a iman ettim demektir. Şer ’î hudutların icinde ona riayet etmektir. Allah TeÂl ’nın nehyettiği her şeyden sakınmaktır. Bunun dışında bir tarikat olamaz. Cunku Hak ’tan başka her şey ancak dalalet/sapıklıktır.”
“VelÂyetin en ustun mertebesi Hazret-i Peygamber sallÂllÂhu aleyhi ve sellemin yaptıklarını yapmak, soylediklerini nakletmek, onun halleri ile hallenmektir. O halde seni Rububiyet sırlarına ulaştıracak her kelime, vasıf, tavır ve ahvalde Hz. Peygambere uymaktan geri kalma. O Allah ’ın keskin bir kılıcı, Hakk'ın hakikatlerini dile getiren tercumanı, yegane hukum koyucu olan Allah'ın sevgilisidir.”
“Ey kardeşim! Peygamberinin ahÂkı ile ahlÂklan da yumuşak tabiatlı, geniş anlayışlı, affı bol, doğru sozlu, eli acık, kalbi şefkatli, guler yuzlu, mutevazi ve alcakgonullu ol. Halkın hukukuna riayet et, arkadaşlık hukukunu da gozet. Cok zikret. Sukutun uzun olsun. Kotulukler karşısında cok sabırlı ol, Allah ’a dayan. Fakir, yoksul ve acizleri sev ve gozet, giyiminde lukse kacma. Umulur ki zenginler de bu hususta sana uyar ve bunlara sahip olmayan fakirlerin gonlu incinmez. Bunları sırf peygamber efendimiz sallÂllÂhu aleyhi vesellemin hareketlerinde, tavırlarında, fiillerinde, sozlerinde, hal ve davranışlarında sunnetini devam ettirmek ve yaşatmak gayesi ile yap.” (Ahmed er-Rufai)
HÂce Musa Topbaş -rahmetullahi aleyh- Efendi ise 12 Şubat 1984'te Medine'yi Munevvere'de vefat eden asrımızın buyuk murşidi Mahmud Sami Ramazanoğlu Ustazı tanıtırken de ehlûllah yolunun nebevî ahlÂk yolu olduğunu bizzat muşahedeleri ile nakleder:
“Muhterem Ustaz Mahmud Sami Efendi'nin ahlÂkı, ÂdÂbı ve her hali sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerine tamamen hayret edilecek şekilde uygundu. Bu kadar yakınlık bir mevhibe-i ilÂhîdir. Uğraşılarak, calışılarak kısmen istifade edilebilir.” (Sultan-ul Ârifin, 18)
Veliler yolu, nebevî ahlÂk yoludur, sahih akide, ilim-irfan ve mahlûkata hizmet yoludur, vesselam.
Kaynak: Abdullah Sert, Altınoluk Dergisi, Sayı: 444
İslam ve İhsan
ALLAH'IN VELİ KULU NE DEMEKTİR?