Allah bizi neden imtihan ediyor? Kulun imtihan edilmesinin sebebi...Allah ’ın kullarını imtihan etmesinin sebebi, onlara Kendi yakınlığını gostermeyi murÂd etmesidir.
10 Muharrem, Kuran-ı Kerim ’de kıssaları gecen coğu Peygamberin uğradıkları musibetlerden felaha erdikleri ve icimizi dağlayan Kerbel hadisesinin yani Hz. Huseyin ’in şehit edildiği gundur.
Kur ’an-ı Kerim ’de: “Andolsun, onların kıssalarında akıl sahipleri icin pek cok ibretler vardır. (Bu Kur ’an) uydurulacak bir soz değildir. Ancak kendinden oncekilerin tasdiki, her şeyin acıklanması, iman eden bir toplum icin bir rahmet, bir hidayettir.“ (Yusuf Suresi, 111)
KUR ’AN ’DA KISSALARI ANLATILAN PEYGAMBERLER Peygamberimizden once gonderilen ve Kuran ’da ismi gecen Peygamber sayısı 24 olup, kıssaları anlatılan Peygamberlerin sayısı 18 ’dir. İsmi şerifleri; Hz. Adem, Hz. Nûh, Hz. Hûd, Hz. SÂlih, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Lût, Hz. Yakub & Hz. Yusuf, Hz. Eyup, Hz. Şuayb, Hz. Musa & Hz. HÂrun, Hz. Yûnus, Hz. Davud, Hz. SuleymÂn, Hz. Zekeriya, Hz. İs (a.s.).
Nebîlerin onlara verilmiş olan imtihanlara gosterdiği sabır bizlere muazzam bir ornektir. Sahabilerden Sa ’d (r.a.) rivayet ediyor: Dedim ki: ‘Ya Resulallah, insanların belÂsı/imtihanı en cetin olanı kimdir? Buyurdu ki: “Peygamberler ve sonra da derece derece mu ’minlerdir. Kişi, dini oranında bel gorur/imtihan edilir. Dini kuvvetli ve sağlam ise belÂsı ağır olur. Dininde zayıflık soz konusu ise, dini kadar bel gorur/imtihana tÂbi tutulur. Bel insanın yakasına oylesine yapışır ki, gunahsız gezene kadar peşini bırakmaz.” (Tirmizî, c. 7, s. 78-79; Suyûtî, CÂmiu ’s-Sağîr, c. 1, s. 136; Ahmed bin Hanbel)
Peygamberlerin kıssalarında teslimiyet sabır ve pişmanlıkla, Allah ’ın ipine sımsıkı sarıldılar, belÂların buyukluğu ne olursa olsun şukrettiler. Sonunda bu musibetlerden kurtulsalar da mutluluğa kapılmazlardı. Sade ve mutevazi hayatlarını, mahcubiyet ve pişmanlık duygusu icinde surdururler. Bizlere bunları tefekkur etmek duşer.
Kul buyuk elemlere ne kadar sabırla katlanırsa, ilahi mukÂfatı o kadar buyuk olacaktır. Buyuk kayıp ve felaketler icerisinde gonulden şukrettiğimiz muddetce saadet elde ederiz. Esasen, dinin terbiyesi altına ne kadar girersek nurun zirvesine o kadar cıkarız. Butun peygamberler bu hikmeti kendi hayatlarında bize gostermişlerdir; yaşadıkları zorluklar zirveye ulaştığı anda Allah TeÂl onları en buyuk ilahi ihsanla mukafatlandırmıştır. Hz. Yusuf (a.s.) kuyunun karanlığından kurtulmuş ve Mısır ’a sultan olmuştur. Hz. İbrahim (a.s.) ateşe atılmış ve ateş gul bahcesine donmuştur. Hz. İsmail (a.s.) bıcakla kurban edilmekten, Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından kurtarılmıştır.
Kulluğun ve teslimiyetin nişanesi olan Peygamber Efendilerimizin, dualarında ağır imtihanlara rağmen şukretmeleri, tovbe yakarışları ve Allah ’a sığınmaları Kur ’an-ı Kerimde şoyle anlatılmıştır:
HZ. YUSUF ’UN (A.S.) DUASI “Rabbim! Gercekten bana mulk verdin ve bana sozlerin yorumunu oğrettin. Ey gokleri ve yeri yaratan! Dunyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Musluman olarak al ve beni iyilere kat.” (Yusuf Suresi, 101)
HZ. MUSA ’NIN (A.S.) DUASI “Dedi ki: “Rabbim, gercekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla.” (Kasas Suresi, 16)
HZ. NUH ’UN (A.S.) DUASI “Dedi ki: “Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, husrana uğrayanlardan olurum.” (Hud Suresi, 47)
HZ. EYUP ’UN (A.S.) DUASI Hz. Eyup (a.s.) neredeyse hayatı boyunca cektiği ağır cileden kurtulduğuna deyim yerindeyse aldırış etmedi, cunku Allah ’tan gelen bir bela yine Allah tarafından kaldırıldı. DuÂsında soyle niyaz etmiştir: “Eyup ’u de hatırla. Hani o Rabbine, “Şuphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti. (Enbiya Suresi, 83)
ALLAH HERKESİ İMTİHAN EDER Mİ? Her insan dunya hayatında imtihandan gececektir. “Andolsun ki icinizden cihad edenlerle, sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi acıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.“ (Muhammed, 31) “Elbette sizleri, biraz, korku, biraz maldan ve candan ve urunlerin eksilmesiyle imtihan edeceğiz. O sabredenleri mujdele!“ (Bakara, 155) Muzaffer Ozak Hazretlerinin bu ayet hakkındaki tefsiri şoyledir: «Ben sizleri muhakkak ki, korkuyla, aclıkla, size verdiğim mallarınızı elinizden almakla, sevdiğiniz kişilerin ruhlarını alıp onları sizlerden ayırmak ve onların olumlerinin acılarını size tattırmakla, meyvalarınızı, mahsullerinizi elinizden almakla yahut nefsinizin meyvası olan evlatlarınızı elinizden almakla imtihanlara tabi tutacağım. Habibim Ahmet, Resulum y Muhammed! Boyle belalara dûcar olup ta benden umitlerini kesmeyenlere, sabır edenlere lûtfu keremi ihsanımı mujdele.»
Gunumuzde imtihanları kaybediyoruz. Hastalık veya herhangi bir zorlukla yuz yuze geldiğimizde kacıyoruz. İnsanı olgunlaştıran ve pişiren acı cekmeyi unuttuk, her stres anında antidepresana yonelmekteyiz. Aslında, ne ruh hastasıyız ne depresyondayız. Hastalığımız, tembelliğimiz ve sorumsuzluğumuzun sebebi aslında cehalettir. Modern toplumlarda hastalıklarımızı farketmeyi ve tanımlamayı unuttuk. Her hastalığı ilac ile tedavi etmeye calışıp, manevi hastalıkları goz ardı ediyoruz. Peygamber Efendimiz ve onun yıldızları olan sahabilerin bizim asıl şifa kaynağımız olduğunu unuttuk. Bir kişinin mÂnevî hastalıklarına devadan yoksun kalması kişinin mÂnevî olumune sebep olabilir. Hz. MevlÂn carpıcı bir tespitte bulunuyor:
“Kişinin kendi nefsinin hev vu hevesini kovalaması, Allah ’tan kacıp uzaklaşmak ve O ’nun adaletinin huzurunda kendi mÂnevî varlığının kanını dokmek demektir. Bir Muslumanın, Allah ’ın verdiği imtihanı kazanmak icin, Allah ’tan dua ile yardım istemek yerine antidepresan hap yutması onun icin intihar mesÂbesindedir. Mu ’mine yakışan, bir imtihan ile karşılaştığında psikiyatri kapısını calmak değil, Allah ’ın verdiği imtihandan yine Allah ’a iltica etmektir.“ Kur ’an-ı Kerim ’de:
“Allah ’tan sığınmak yoktur, ancak Allah ’a sığınmak vardır.“ (Tevbe, 118)
Aşıklar meclisten ayrıldığı zaman; “Allah dertlerimizi arttırsın” diye birbirlerine dua ederler, cunku dertler coğaldıkca daha cok derman bulunur. Aşıklar uzun bir muddet zorluk, bela veya musibet yaşamadıkları zaman Allah ’a yakarırlardı; “Yarabbi beni bıraktın mı?” Bir buyuğumuz kanser olmuş bir arkadaşını ziyaret icin hastaneye gitmişti. Eskiden hastalar acının şiddeti ve caresizlikten intihara teşebbus etmesinler diye hastane odalarının pencereleri parmaklıklarla cevrilirdi. Deri kanseri olan arkadaşı zaman zaman yanağından akan sıvıyı bir mendille siliyordu ve bu mendili gosterip “Bak! Allah bana ne buyuk bir hediye vermiş” dedi.
KALP NASIL TEDAVİ EDİLİR? İslam cerrah, biz ise hastayız. Kalp cerrahi bir operasyonla tedavi ediliyor. İcimizde bir iyileşme sureci gercekleşiyor. İslam dini mutlak bir iyileştirme ve şifa gucune sahip. İnsanları ameliyat ediyor. Sonuc nur! İslam dini insana oyle bir şifa verir ki, baştan aşağı bir mucize gercekleştirir ve yeni bir insan olur. Hz. MevlÂn buyuruyor:
“Kimin gonlunde gizli bir aşk derdi yoksa yaşıyormuş gibi gorunse de gonul ve canı yoktur. Git, dert ara, cunku dertsizlik, hic bir şekilde dermanı olmayan bir derttir.“ “Derde duşmedikce dermana erişmezsin. Can vermedikce de canana kavuşamazsın. Halil gibi ateşe atılmadıkca Hızır gibi Âb-ı hayat kaynağına ulaşamazsın.“ “Hastalık yaşamaktansa olmek daha iyi.” Bizleri şifanın hakiki kaynağına davet ediyor: “Butun kronik hastaları cağırıyorum. Bizim ilacımız butun hastalıklara şifadır!”
HAKİKİ CENNET Kaybımız kazancımızdır. Zahmet rahmetimizdir. Aclık gıdamızdır. Fakirlik zenginliğimizdir. Olum dirilişimizdir. Derdimiz dermanımızdır. Hakiki sıhhat, hastalığı yaşadıktan sonra eriştiğimiz sıhhattir. Hakiki cennet, “Kalû bel”dan ayrıldıktan sonra kazandığımız cennettir. Hakiki yukseliş, duştukten sonra eriştiğimiz yuceliktir. Hakiki zenginlik, muhtac olduktan sonra eriştiğimiz zenginliktir.
İMTİHANI KAYBETMEMİZİN ASIL SEBEBİ İmtihanı kazanmak; “Olmeden once olunuz“ ve “Hesaba cekilmeden once nefsinizi hesaba cekiniz“ hadis-i şerifini hayata gecirmektir. İmtihanı kaybetmemizin asıl sebebi; kalbimizde dunya sevgisinin barınmasıdır.
Kaynak: Rabia Brodbeck, Altınoluk Dergisi, Sayı: 392


İslam ve İhsan