Kulu Rabb ’ine sevdiren hasletler nelerdir?Yapıp ettiğimiz butun amellerin dÂim Allah tarafından gorulmekte olduğunu ve hatt Resûlullah Efendimiz ’e de arz edileceğini unutmayıp, gozler onunde yapamayacağımız yanlışları, gizlice yapmaktan da son derece hay etmeli ve sakınmalıyız. Zira bugun yanlışlardan sakınmak, kişiyi yarın mahşer gununde rezil olmaktan kurtaracaktır.
KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR İlÂhî ahlÂk ile ahlÂklanmak, her şeyden evvel, gonlun Allah ile beraberliğine bağlıdır. Bunun vÂsıtası ise muhabbettir. Zira Kişi sevdiğiyle beraberdir.(BuhÂrî, Edeb, 96.) buyrulmuştur. Bu beraberliğin bir mÂnÂsı da husûsiyetlerin beraberliğidir. Zira muhabbet, seven ile sevilenin husûsiyetlerindeki muştereklikten kaynaklanır.
RUH-İ SULTANİ NEDİR? İnsanın ozunde ilÂhî bir sır vardır. O sır, nefha-i ilÂhî olan ruhtur. Ki buna rûh-i sultÂnî* denir. Bir kul, AllÂh ’ın kendi rûhundan ufleyerek lûtfettiği rûhunu, bir de ilÂhî guzelliklerle donatabilirse, AllÂh ’ın muhabbetine vesîle olan en guzel muştereklik gercekleşmiş olur. Nitekim AllÂh ’ı seven mu ’minin her hÂl ve hareketi, O ’nun esm ve sıfatlarından izler taşır.
Şunu da belirtelim ki, ilÂhî ahlÂk ile ahlÂklanmakla kasdettiğimiz; Rabbimizin kullarında gormek istemediği azamet ve kibriy gibi celÂl sıfatlarıyla değil, O ’nun kullarında gormekten hoşnud olduğu şefkat, merhamet, affedicilik, comertlik gibi cemÂlî sıfatlarıyla ahlÂklanmaktır.
CenÂb-ı Hak, bu şekilde kendi esm ve sıfatlarının eserlerini gorduğu kulunu sever. MeselÂ; Allah TeÂlÂ, “tek” olduğu icin tek ’i, guzel olduğu icin guzelliği ve guzeli, Âlim olduğu icin Âlimleri, comert olduğu icin comertliği, guc ve kudret sahibi olduğu icin, zayıf mu ’minlere kol-kanat geren madden ve mÂnen guclu mu ’minleri, vaadinden donmeyen ve ahdine vef gosteren olduğu icin vefÂkÂrları, sÂdık olduğu icin doğru ve durust davrananları sever. Bu gerceği, butun cemÂlî esmÂya şumûllendirmek mumkundur.
ALLAH'IN SIFATLARIYLA İNSANİ TAVSÎF ETMEK ŞİRKTİR Ancak şunu da unutmamak lÂzımdır ki, CenÂb-ı Hakk ’ın sıfatlarından birinin her hangi bir insana izÂfe edilmesi mecÂzîdir ve Oʼnun muhÂlefetun lil-havÂdis, yani sonradan yaratılmış olan hicbir şeye benzememek sıfatıyla birlikte telÂkkî edilmelidir. Aksi hÂlde, bu sıfatlardan biriyle herhangi bir insanın tavsîf edilmesi şirk olurdu.
Şu hadîs-i şerîfler, AllÂh ’ın muhabbetine nÂil olmanın, kulun istîdÂdı nisbetinde ilÂhî ahlÂk ile ahlÂklanmasından gectiğine dÂir, ne guzel misallerdir:
Allah Te­Ã‚l co­mert­tir, ih­san sahi­bi­dir; co­mert­li­ği sever. Yine O, guzel ah­l­kı se­ver…” (Suyûtî, el-CÂmî, I, 60; Tirmizî, Edeb, 41/2799)
“…Allah Ra­fîk ’tır (rıfk sahi­bi­dir), rıfk­la (yu­mu­şak­lık­la) mu­Ã‚me­le­yi se­ver. Sert­li­ğe ve di­ğer şey­le­re ver­me­di­ği se­v­bı, rıfk­la mu­Ã‚me­le­ye ve­rir.” (Mus­lim, Birr, 77)
Yine bir defasında Resûl-i Ekrem Efendimiz:
“–Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” buyurmuştu.
Bir sahÂbî:
“–YÂ ResûlÂllah! İnsan, elbisesinin ve ayakkabısının guzel olmasından hoşlanır.” dedi.
Peygamber Efendimiz bunun kibir olmadığını belirterek:
“Allah guzeldir, guzelliği sever. Kibir ise buyuklenerek (AllÂh ’ın lûtfettiği nîmetleri nefsine izÂfe ederek) hakkı inkÂr ve reddetmek, bir de insanları hakir gormektir.” buyurmuştur. (Muslim, ÎmÂn, 147; Ahmed, Musned, IV, 133)
GUNAHA GİREN KULDUR, HAYA EDEN İSE ALLAH'TIR Şeyh SÂdî Hazretleri, Gulistan adlı eserinde, ilÂhî bir ahlÂk olan “hay” hususunda buyurur ki:
“GunahkÂr kullardan biri, kabul edilir umîdiyle ellerini acar, du eder. Fakat Allah TeÂl onun duÂsını kabul etmez. O kul tekrar du eder, Allah yine kabul etmez. Kul ucuncu def ellerini acar, du edip yalvarmaya başlar. Bu sefer CenÂb-ı Hak buyu­rur ki:
«Ey benim meleklerim! Kulumun ısrarla yaptığı duÂyı kabul ettim ve istediğini verdim. Cunku bir kulumun uzun uzadıya du edip inlemesinden utanır, hay ederim.»”
Şeyh SÂdî, bunu naklettikten sonra der ki:
“AllÂh ’ın lûtuf ve keremini gor ki, gunaha giren kuldur, fakat hay eden Allah ’tır.”
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlu de mu ’minler de gorecektir. Sonra goruleni ve gorulmeyeni bilen AllÂh ’a donduruleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” (et-Tevbe, 105)
AHİRETTE REZİL OLMAKTAN KURTARACAK FARKINDALIK Resûlullah Efendimiz de şoyle buyurmuştur:
“Hayatım sizin icin hayırlıdır: BÂzı hÂdiseler yaşarsınız, bunun uzerine size ilÂhî vahiy ve hukumler indirilir. VefÂtım da sizin icin hayırlıdır: Amelleriniz bana arz olunur, hayırlı amellerinizi gorduğumde, ondan dolayı AllÂh ’a hamd ederim; kotu amellerinizi gorduğumde ise sizin icin Allah ’tan mağfiret dilerim.” (Heysemî, IX, 24)
Ummet-i Muhammed olarak bizler de yapıp ettiğimiz butun amellerin dÂim Allah tarafından gorulmekte olduğunu ve hatt Resûlullah Efendimiz ’e de arz edileceğini unutmayıp, onların gozleri onunde yapamayacağımız yanlışları yapmaktan son derece hay etmeli ve sakınmalıyız. Zira bugun yanlışlardan sakınmak, kişiyi yarın mahşer gununde rezil olmaktan kurtaracaktır.
* İnsanda uzuvların faÂliyetini temin ettiren diğer bir ruh daha vardır ki buna da rûh-i hayvÂnî denir. Rûh-i sultÂnî, uykuya dalan bir bedeni terk edip uyandığında geri doner. Bu sebepledir ki uyku hÂlinde, zihnî melekeler faal değildir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından 2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan