Fahr-i KÂinÂt Efendimiz ’in peygamberliğine îmÂn etmeyen musteşriklerin; hadislerin sıhhatine de inanmaması kendi kufur ve gafletlerine gayet muvÂfıktır. Asıl anlaşılması zor olan şey; “Ben muslumanım!” diyen bir kişinin sunnet-i seniyyeye atılan bu iftiraları kabul etmesidir.Yeryuzunde, soz, fiil ve hatt takrirleri (yani gorup mudahale etmemek şeklinde tasdik etmeleri) Peygamber Efendimiz kadar kayda alınmış bir ikinci şahıs yoktur.
Peygamber Efendimiz ’in sahih hadisleri; sahÂbe, tÂbiîn ve talebelerinin titiz ve fedÂkÂr gayretleriyle gunumuze kadar intikal etmiştir. Fahr-i KÂinÂt Efendimiz ’in emÂneti olan Kur ’Ân ve Sunnet ’e o en hayırlı nesillerin sahip cıkmaması, onları ziyan etmesi mumkun mudur? Onlar bazen bir tek hadîs-i şerîfi, onu bizzat Efendimiz ’den dinleyen sahÂbînin kendisinden dinlemek icin; bir beldeden uzak bir beldeye seyahat etmişler, gece-gunduz talebeler yetiştirerek İslÂm ’ı gelecek nesillere aktarmışlardır.
Efendimiz;
“–Bu mektubu kim goturur?” buyurduğunda; ucsuz bucaksız colleri ve sarp dağları, zalim kralların bir işaretine bakan cellÂtların kılıclarını hice sayarak, o nebevî mektubu mukaddes bir emÂnet bildiler ve muhatabına nasıl ulaştırdılar ise, Efendimiz ’in butun hadislerini de aynı fedÂkÂrlık, titizlik ve hakkāniyet ile istikbÂle intikal ettirdiler.
Şu soz, ashÂbın Peygamber Efendimiz ’in hadislerini nasıl bir şevk ve cesaretle aktardığının guzel bir misÂlidir:
Ebû Zer Hazretleri bir keresinde şoyle demişti:
“Kılıcı enseme dayasanız, ben de Rasûlullah ’tan duyduğum bir hadîsi başım kesilinceye kadar tebliğe vakit bulacağımı bilsem, o hadîsi elbette size yetiştirirdim!” (BuhÂrî, İlim 10; DÂrimî, Mukaddime 46)
Sahih sunnet-i seniyyeden şuphe duyanların hÂli ne kadar acıdır:
MUSLUMANIM DİYEN BİR KİŞİ BUNU NASIL YAPAR?
İslÂm ’ın hak din olduğuna, Kur ’Ân ’ın AllÂh ’ın vahyi olduğuna ve, Fahr-i KÂinÂt Efendimiz ’in peygamberliğine îmÂn etmeyen musteşriklerin; hadislerin sıhhatine de inanmaması kendi kufur ve gafletlerine gayet muvÂfıktır. Asıl anlaşılması zor olan şey; “Ben muslumanım!” diyen bir kişinin sunnet-i seniyyeye atılan bu iftiraları kabul etmesidir.
Ebû Hureyre -radıyallÂhu anh- ’a, İmÂm-ı BuhÂrî ve İmÂm-ı Muslim gibi mubÂrek zÂtlara îtimat etmeyen birtakım gafil mu ’minler; ne acıdır ki asırlar sonra onlara iftiralar duzen munkir ve fÂsıkların iftira ve ithamlarına hemen inanıveriyorlar.
İşte bu buhtanlara karşı da care, İslÂmî ilimlerin ihlÂs ve takv icinde tahsil edilebileceği muesseseleri kurmak ve yaşatmaktır. Usûl-i hadis ve benzeri ilimleri hakkıyla bilen ve mudafaa edebilecek takvÂlı Âlimler yetiştirmektir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2018 Ay: Ocak Sayı: 155
HADİS VE İLGİLİ YAZILAR SUNNETİN KORUNMASIYLA İLGİLİ AYET VE HADİSLER SUNNETİN TEMELİNİ OLUŞTURAN HADİS SUNNET VE HADİS UZERİNDEKİ ASILSIZ İDDİALAR KUR ’AN VE SUNNET BİR BUTUNDUR İslam ve İhsan