
KıyÂmetin on buyuk alÂmetinden biri olan “DuhÂn”, duman demektir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de bu isimde bir sûre de vardır. Allah Rasûlu Efendimiz ’in kıyÂmet alÂmeti olarak bahsettiği duman ile bu sûrede zikredilen dumanın aynı şey olup olmadığı hususunda ihtilÂf edilmiştir.DuhÂn sûreside CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Şimdi sen, goğun, acık bir duman cıkaracağı gunu gozetle. Duman insanları buruyecektir. Bu, elem verici bir azaptır. (İşte o zaman insanlar

Bu Âyetle ilgili iki farklı goruş vardır:
Birinci goruş:
Abdullah bin Mes ’ûd (r.a.) ve coğunluğun anlayışına gore Mekkeli muşriklerin Muslumanlara yonelik eziyetlerini artırdığını goren Rasûlullah Efendimiz, onların kıtlıkla cezalandırılması icin AllÂh ’a du etmiş, Allah TeÂl da duÂsını kabul etmişti. Boylece Mekke halkı buyuk bir kıtlığa dûcÂr oldu. Bu kıtlıkta leş ve kemik yemek zorunda kalan ve aclıktan gozlerinde fer kalmayan Mekkeli muşrikler, etrafı duman kaplamış gibi goruyorlardı. Bunun uzerine Allah Rasûlu Efendimiz ’e muracaat ederek bu felÂketin kaldırılması icin AllÂh ’a du etmesini istemişler, kıtlık sona erdiği takdirde îmÂn edeceklerine dair soz vermişlerdi.
Fakat o bedbaht muşrikler, RasûlullÂh ’ın duÂsı uzerine sıkıntıları hafifleyince tekrar Muslumanlara hakaret ve eziyete başladılar. Abdullah bin Mes ’ûd ’a gore, DuhÂn Sûresi ’nde gecen dumandan maksat, o zaman muşriklerin aclıktan etrafı dumanlı gormeleridir.
İbn-i Mes ’ûd (r.a.) şoyle demiştir:
Kureyş Kavmi İslÂm ’a girmekte ağır davranmıştı. Bunun uzerine Peygamber Efendimiz onların aleyhine du ettiler de onları bir kıtlık yakaladı. Oyle ki o yıl helÂk oldular, leş yediler, kemik kemirdiler. Ebû Suf-yÂn, Nebiyy-i Ekrem Efendimiz ’in huzûr-i Âlîlerine geldi ve:
“–Ey Muhammed! Sen ’in getirdiklerin arasında sıla-i rahim (akrabayla ilgilenmek) de var. HÂlbuki Sen ’in kavmin helÂk olmuş vaziyettedir. Artık AllÂh ’a du et!” dedi.
Rasûlullah Efendimiz veya İbn-i Mes ’ûd (r.a.):
“O hÂlde semÂnın apÂşikar bir duman getireceği gunu gozetle!”[1] Âyetini okudu.
Sonra Kureyşliler tekrar kÂfirliklerine donduler. Bu donuşlerinin cezası da Allah TeÂl ’nın şu buyruğunda ifÂde edilmektedir:
“Fakat Biz buyuk bir şiddetle yakalayacağımız gun, kesinlikle intikÂmımızı alırız.” (ed-DuhÂn, 16) Bu intikam, Bedir gunu olmuştur.
RÂvîlerden biri olan Mansûr, şunu ilÂve etmiştir:
“Rasûlullah (s.a.v.) du ettiler de onlara yağmur ihsÂn olundu. Yedi gun yedi gece bol miktarda yağmura nÂil oldular. Bu kez insanlar yağmurun cokluğundan şikÂyet ettiler. Bunun uzerine Rasûlullah Efendimiz:
«AllÂh ’ım, etrafımıza yağdır; uzerimize değil!” diye du buyurdular. Başlarının uzerindeki bulutlar derhÂl acılıverdi ve civar bolgelerdeki insanların uzerine yağmur yağdı.”[2]
Burada şu hususa da dikkat etmek lÂzımdır ki; Âlemlere rahmet olarak gonderilmiş olan Rasûlullah Efendimiz muşriklere, kendisine eziyet ettikleri icin değil, İslÂm ’ı yalanlamaları ve AllÂh ’a başkaldırmaları sebebiyle beddu etmişlerdir. Nitekim îmÂn ile şereflenmeleri umidiyle de uzerlerindeki iptilÂnın kaldırılması icin du buyurmuşlardır. Yani Efendimiz ’in butun derdi ve arzusu, insanlığın ebedî kurtuluşuydu.
İkinci goruş:
Abdullah bin AbbÂs ve Abdullah bin Omer (r.a.) gibi bazı ashÂba gore ise bu “duhÂn”, kıyÂmetten once dunyayı saracak olan bir dumandır. İbn-i Kesîr gibi bazı mufessirler de bu goruşu tercih etmişlerdir.
Buna gore kıyÂmet yaklaştığı zaman gokten yeryuzune bir duman inecek, butun Dunya ’yı saracak ve kırk gun devam edecektir. Yeryuzu aşırı derecede ısınacaktır. Mu ’minler bu dumandan -hafif nezleye tutulmuş gibi- cok az etkilenecek, kÂfir ve munÂfıklar ise şiddetle sarsılacak, Âdeta sarhoşa doneceklerdir.[3]
DİPNOTLAR
[1] ed-DuhÂn, 10.
[2] BuhÂrî, İstiskā, 13, Tefsîr, 30, 44/2. Krş. Muslim, MunÂfikîn, 39, 40; Ahmed, I, 431, 441.
[3] Bkz. Metin Yurdagur, “DuhÂn”, DiyÂnet İslÂm Ansiklopedisi, IX, 547.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan