
İman nedir? Tasdik ne demek? İmanda tasdik nedir?İman, Hz. Peygamber ’in haber verdiği, ve tevatur yoluyla bize kadar ulaşan bazı bilgileri, kişinin kendi arzu ve iradesiyle kabullenmesi ve bunlara gonulden inanması demektir. Oyleyse iman kalple ilgili bir husustur. İman elle tutulur, gozle gorulur bir nesne değildir. Her inanan kişi neye inandığını bilir. Fakat her bilen inanan değildir. İnanılacak esaslarla ilgili bilgiye iman denilmesi icin, kişinin gonlunde kendi iradesiyle teslim olması ve tasdik etmesi gerekir. Nitekim Kur ’an bize Yahudi ve Hıristiyanların Hz. Muhammed (s.a.v.) hak Peygamber olduğunu kesin bildiklerini fakat kıskanclıklarından dolayı onun peygamberliğini kabul ve tasdik etmediklerini bildirir. Bu bize imanın, bilmekten daha ileri bir şuur ve irade gerektiren bir iş olduğunu gosterir.
İmanın kalbin tasdiki olduğunu gosteren ayet ve hadisler vardır. Allah Teala, munafıklar hakkında: “Ey peygamber, kalpleri iman etmediği halde, ağızlarıyla inandık diyenler ve Yahudilerden kufurde yarışanlar seni uzmesin” buyurarak, imanın kalbin tasdiki olduğunu belirtmiştir. Yine CenÂb-ı Hak ebedi olarak cennete girecek ve kendilerinden hoşnut olacağı kimseler hakkında şoyle buyurmuştur:
“İşte onların kalbine Allah imanı yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir.” Hz. Peygamber devamlı yaptığı şu dua da iman acısından kalbin onemini gosterir:
“Ey kalpleri evirip ceviren Rabbim! Kalbimi dininde, Sana itÂatte sabit kıl!” Gorulduğu uzere, imanın aslı, kalbin inanılacak şeyleri tasdik etmesidir. Bir kimse diliyle inandığını soylese bile kalbiyle tasdik etmediği surece mu ’min olamaz. Buna karşılık kalbiyle tasdik edip, inandığı halde inancını diliyle soylemeyen kimse, ahirette mu ’min kabul edilir. İnanılacak şeyleri kalbiyle tasdik ettiği halde dilsizlik gibi bir ozru sebebi ile inancını diliyle acıklayamayan kişi de aynı şekilde mumindir. Olum tehdidi altında olduğu icin kÂfir ve inancsız olduğunu soyleyen kimse de mu ’min sayılır. Şu olay buna guzel bir ornektir:
Hazret-i AmmÂr muşriklerin zulum ve eziyetlerine karşı sarsılmaz bir imanla ve sabırla goğus geren Muslumanlardandı. Kureyş muşrikleri, yine birgun onu yakalamışlar, başını kuyunun icine batırarak nefessiz bırakmak suretiyle işkence yapmışlardı:
“−Muhammed ’e hakÂret edip, LÂt ve Uzz ’yı medhedinceye kadar seni bırakmayacağız!” dediler. LÂt ve Uzz ’ya inandığını soyleyinceye kadar işkencelerine devam ettiler. AllÂh Resûlu ’ne:
“−YÂ ResulallÂh! Ammar kafir olmuş!” diye haber verildi. Peygamber Efendimiz ise:
“−Hayır! AmmÂr, tepeden tırnağa kadar îmanla doludur! Îman onun etine ve kanına kadar icine işlemiştir!” buyurdu. O esnÂda AmmÂr (r.a.) Peygamber Efendimiz ’in yanına geldi. MubÂrek sahÂbî ağlıyordu. Âlemlerin Efendisi onun gozyaşlarını eliyle silerken:
“−Sana ne oldu?” diye sordu. AmmÂr (r.a.):
“−YÂ ResûlallÂh! Beni Sana hakaret ettirmedikce, putların da Sen ’in dininden daha iyi olduğunu soyletmedikce bırakmadılar!” dedi. Resulullah:
“−Sen bunları soylerken kalbin nasıldı?” diye sordu. AmmÂr (r.a.):
“−Kalbim Allah ’a ve Resûlune îmÂnın ferahlığı icinde, dînime bağlılığım da demirden daha sağlamdı!” dedi. Bunun uzerine ResûlullÂh bir taraftan onun gozyaşlarını eliyle silerken diğer taraftan da:
“−Ey AmmÂr! Eğer onlar bir daha bu soylediklerini tekrarlatmak icin seni zorlarlarsa, tekrar soyleyiver!” buyuruyordu. Bu hadise uzerine şu Âyet-i kerîme nÂzil oldu:
“Kalbi îmÂn ile mutmain olduğu hÂlde (dinden donmeye) zorlananlar dışında, her kim imanından sonra kufre kalbini acarsa, mutlaka onların uzerine AllÂh ’tan bir gazap gelir ve kendilerine cok buyuk bir azap vardır.”
Kaynak: İslam Akaidi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan