
Lût -aleyhisselÂm-, cok ağır şartlar altında, bir nakle gore 40 sene mucÂdele verdi. Fakat kavminin yaptığı zulum ve ahlÂksızlıklar artık dayanılmaz bir noktaya ulaşmıştı. Sodom halkı azÂb-ı ilÂhîye dahî bîgÂne kalıp, ustelik bir de onu istemekle şiddetli bir azÂba mustehak olmuşlardı.
Lût -aleyhisselÂm- kavminin perişan vaziyetleri karşısında Rabbine sığındı ve O ’ndan yardım istedi. AllÂh TeÂl ’ya yalvararak:
“Rabbim! Beni ve Âilemi, onların yapageldiklerinden kurtar!” (eş-ŞuarÂ, 169)
“«Şu fesatcılar gurûhuna karşı bana yardım eyle Rabbim!» dedi.” (el-Ankebût, 30)
Yıllarca kavminin saÂdet ve hidÂyeti icin calışmış fakat kendisine iki kızıyla birlikte cok az kimse îmÂn etmişti. Hanımı dahî, azgın kavmin tarafını tutmuştu. Dolayısıyla bu duÂ, Lût -aleyhisselÂm- icin son cÂre idi. AllÂh -celle celÂluhû- Lût kavmini helÂk etmek icin melekleri gonderdi. Genc erkekler sûretinde gelen bu melekler bile azgın kavmin eşcinsellikten doğan kotu arzularını uyandırmıştı. Nitekim onlara sarkıntılığa yeltendiler. Bu hÂdise Kur ’Ân-ı Kerîm ’de şu şekilde anlatılır:
“Elcilerimiz Lût ’a gelince, (Lût), onlar(a sapık kavminin musallat olmasın)dan endişeye duştu, onlar adına ici daraldı ve: «Bu, cetin bir gundur.» dedi.” (Hûd, 77)
Meleklerin genc delikanlılar şeklinde geldiğini goren Lût -aleyhisselÂm- onları insan sanmış ve kavminin onlara tecÂvuz etmesinden korkmuştu. Cunku A ’rÂf Sûresi ’nin 80 ve 81. Âyetlerinde bildirildiğine gore Lût ’un inkÂrcı kavminde cinsî sapıklık cok yaygın idi.
“Lût ’un kavmi, koşarak onun yanına geldiler. Daha once de o kotu işleri yapmaktaydılar. (Lût

BÂzı tefsircilere gore Hazret-i Lût ’un halkına evlenmelerini tavsiye ettiği kızlarından maksat, kendi oz kızları değil, kavminin kızlarıdır. Cunku O ’nun sadece iki kızı vardı. Her peygamber kendi kavminin buyuğu ve mÂnevî babası sayıldığından Hazret-i Lût: «İşte bunlar kızlarımdır.» demiştir. Fakat gozu donmuş olan Sodomlular:
“Dediler ki: «Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi de elbette bilirsin.» (Lût

PEYGAMBERİMİZ ’İN HZ. LÛT ’A OVGUSU
Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Hazret-i Lût ’un kavmine karşı soylediği bu sozunden bahsettikten sonra şoyle bir îzahta bulunmuştur:
“AllÂh Lût ’a rahmet etsin. O cok sağlam bir yere (Rabbine) sığınıyordu… AllÂh Lût ’un bu duÂsı bereketiyle O ’ndan sonra gelen butun peygamberlere, kendisine destek verecek hısım ve akrabÂlar ihsÂn etmiştir.” (İbn-i HibbÂn, XIV, 86)
“(Melekler) dediler ki: «Ey Lût! Biz Rabbinin elcileriyiz. Onlar sana asl do¬kunamazlar. Sen gecenin bir kısmında Âilenle (yola cıkıp) yuru! Hanımından başka, sizden hicbiri geride kalmasın! Cunku onlara gelecek olan (azÂb) şuphesiz ona da isÂbet edecektir. Onlara va ’dolunan (helÂk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah vakti de yakın değil mi?” (Hûd, 81)
Sapık guruh son bir kez Lût -aleyhisselÂm- ’ın kapısına yuklendilerse de bir anda hepsinin gozleri kor ediliverdi. Âyet-i kerîmede bu hakîkat şoyle haber verilmektedir:
“CelÂlime yemin olsun ki (kavmi) Lût ’tan, misÂfirlerinden (murÂd almak uzere) talepte bulundular; bunun uzerine Biz de onların gozlerini silme kor ettik. «Haydi azÂbımı ve îkazlarımı (muhimsememenin cezÂsını) tadın!» dedik.” (el-Kamer, 37)
Kadı Beydavî ve Fahreddîn-i RÂzî ’nin beyÂnlarına gore meleklerden birisi CebrÂîl -aleyhisselÂm- idi. Topluluk kapıyı kırıp iceri girdiklerinde, bir hareketle hepsinin gozunu kor etti. Panik icerisinde kapıyı dahî bulup kacamadılar. HattÂ, Lût -aleyhisselÂm- onları kollarından tutarak dışarı cıkarmıştı.
“Emrimiz gelince, oranın altını ustune getirdik ve uzerlerine (balcıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık. (O taşlar) Rabbin katında işÃ‚retlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zÂlimlerden uzak değildir.” (Hûd, 82-83)
Lût kavmine azÂb-ı ilÂhînin gelişi ve helÂk oluşları Hicr Sûresi ’nin 58-77. Âyet-i kerîmelerinde de farklı bir uslupla anlatılmaktadır.
Kur ’Ân-ı Kerîm ’de, bu topluluğun yaşadığı beldeden; altust olan anlamında “el-mu ’tefike” diye bahsedilmektedir.
HOMOSEKSUEL KAVMİN İBRETLİK SONU
Lût kavmi, homoseksuellik gibi iğrenc bir gunÂhı işledikleri icin AllÂh TeÂlÂ, onlara once korkunc bir ses duyurmuş, sonra memleketlerinin altını ustune getirmiş, daha sonra da uzerlerine taş yağdırmıştır ki, bir milletin yok olup tÂrih sahnesinden silinmesi icin bundan daha şiddetli felÂket olamaz!
CenÂb-ı Hak onları daha sonra gelecek insanlar icin bir ibret kıldığını şoyle haber verir:
“İşte bunda ibret alanlar icin işÃ‚retler vardır. Onlar hÂl gozler onunde duran bir yol uzerindedirler. Hakîkaten bunda îmÂn edenler icin bir ibret vardır.” (el-Hicr, 75-77)
Ankebût Sûresi ’nin 35. Âyet-i kerîmesinde de bu ahlÂksız kavmin helÂkiyle ilgili olarak, arkadan gelen ummetlere ibret olması icin birtakım alÂmetler bırakıldığı bildirilir:
“And olsun ki Biz, aklını kullanacak bir kavim icin orada apacık bir ibret nişÃ‚nesi bırakmışızdır.”
Bu nişÃ‚ne, helÂk edilen kavmin başına gelenlerle ilgili hikÂyeler, harÂb olan yurtlarının kalıntıları, gokten yağdırılan taşlar ve kapkara akan nehirler şeklinde tefsîr edilmiştir.
Fahreddîn-i RÂzî, Lût kavmini anlatan ayet-i kerîmelerin Mekke muşriklerine hitÂben indirildiğini hatırlatarak ve “Onlar hÂl gozler onunde duran bir yol uzerindedirler.” ayet-i kerîmesinden yola cıkarak; “Mekkeliler ticÂret icin ekseriyetle Şam şehrine giderlerdi. Şam yolu, Lût Golu ’nun tam guneyinden gecerdi. Bu sebeple Lût kavminin kalıntılarını burada aramak gerekir.” diye bir îzahta bulunmuştur.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan