Butun guzel hÂller, bir omur AllÂh ile beraber olma şuurunda yaşayabilmenin lutufkÂr neticeleridir. Bu bakımdan AllÂh ile beraber olabilmek, kulluğun en yuce bir zirvesi ve zarûretidir.
Îsevîliğin ilk yayıldığı donemlerde Romalılar, Yunanlılar ve putperestlerle birleşip o gunku ehl-i îmÂnı arenalarda arslanlara parcalatıyorlardı. O mu ’minlerse, arslanların dişleri arasında hayatta kalmanın değil, bilÂkis îmÂnlarını kurtarmanın mucÂdelesini veriyorlardı. Cunku onlar, bu ağır zulme sabredip AllÂh indindeki yuce mukÂfÂtı tercîh etmişlerdi...

Butun guzel hÂller, bir omur AllÂh ile beraber olma şuurunda yaşayabilmenin lutufkÂr neticeleridir. Bu bakımdan AllÂh ile beraber olabilmek, kulluğun en yuce bir zirvesi ve zarûretidir.

RivÂyete nazaran bir vÂiz kursude kıyamet ahvÂlini anlatmaktaydı. Cemaatin arasında Şeyh Şiblî Hazretleri de vardı. VÂiz, sohbetinin sonuna doğru CenÂb-ı Hakk ’ın kabirde soracağı suallerden bahisle:

“İlmini nerede kullandın, sorulacak! Malını mulkunu nerede harcadın, sorulacak! İbÂdetlerin ne durumda, sorulacak! Haram-helÂle dikkat ettin mi, sorulacak!.. Bunlar sorulacak; şunlar da sorulacak!..” diye uzun uzadıya bircok husus saydı.

BEN SENİNLEYDİM, SEN KİMİNLEYDİN!

Bu kadar teferruata rağmen meselenin ozune dikkat cekilmemesi uzerine Şiblî Hazretleri, vÂize şoyle seslendi:

“Ey vÂiz efendi! AllÂh TeÂl o kadar cok suÂl sormaz. O sorar ki: Ey kulum! Ben seninleydim, sen kiminleydin!..”

O hÂlde en buyuk dustur, Hak ile olabilmek ve nefesleri zÂyî etmemek. Şu kelÂm-ı kibÂrda bu hÂl ne guzel ifÂde edilmiştir:

ZÂyî olmuş, anladık;
Sensiz gecen saatimiz...

Bu dustûra dÂvet sadedinde RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, İbn-i Omer -radıyallÂhu anhumÂ- ’nın iki omuzunu tutmuş ve şoyle buyurmuştur:

“Dunyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol!..” (BuhÂrî, Rikak, 3)

İMANI KURTARMA DAVASI

Bu hissiyatla İbn-i Omer -radıyallÂhu anhumÂ- da, sohbetlerinde dÂim şu nasihatte bulunurdu:

“Akşama ulaştığında sabahı gozetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Sağlıklı anlarında hastalık zamanın icin, hayÂtın boyunca da olumun icin tedbir al.” (BuhÂrî, Rikak, 3)

HayÂtın bir yaz yağmuru gibi akışını ifÂde eden bu cumleler, bizi gercek hayÂta istikÂmetlendirmektedir. Nitekim AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, bunu bir duÂsında şoyle ifÂde buyurur:

“AllÂh ’ım! Gercek hayat sadece Âhiret hayÂtıdır.” (BuhÂrî, Rikak, 1)

Bu sırrı en guzel bir şekilde idrÂk eden ashÂb-ı kirÂmın hayÂtı, sayısız fazîlet, hikmet ve ibretlerle doludur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan