
İman ile kufur arasındaki sınır nedir?Musluman olduğunu soyleyen bir kimsenin, bu dunyada mu ’min olarak kabul edilmesi, İslam toplumundan dışlanmaması gerekir. Cunku dunyada insanlara zahire gore ve inancını ikrara gore muamele yapılır. İcten inanıp inanmadığını tespit etmek ise ahirette Allah ’a mahsustur. Nitekim bir ayette şoyle buyurularak, bu gercek dile getirilmektedir.
“...Size selam verene dunya hayatının gecici menfaatine goz dikerek, ‘sen mumin değilsin ’ demeyin....”(Nisa Suresi, 94) Hz. Peygamber de kelime-i tevhidi soyleyenin Musluman kabul edilmesi gereğine işaret etmek icin şoyle buyurmuştur:
“ ‘İnsanlar, Allah ’tan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v.) O ’nun elcisidir. ’ deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Ne zaman bunu soylerlerse canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak dini cezalar bundan mustesnadır. İc yuzlerinin muhasebesi ise Allah ’a aittir.”(BuhÂri, Cihad, 102; Muslim; İman, 8; Ebu Davud, Cihad;104.)
Kalpten inanmadığı halde inandığını soyleyen kimse olarak tanımlanan munafığın bile, kalbindeki inancını bilemediğimiz icin, bu dunyada Musluman gibi işleme tabi tutulacağı anlaşılmalıdır. Ozetle soylemek gerekirse, iman, inanılacak şeyleri kalben tasdik, kufur ise inkardır. Kalpte bulunanı ancak ikrar ve dış gorunuşle değerlendireceğimiz icin, ikrar edeni mumin, diliyle ve davranışlarıyla inkar edeni kÂfir saymak durumundayız.
Kaynak: İslam Akaidi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan