İnsanlara ahirette kimler şahitlik edecek? Mahşerde insanın dunyada yaptıklarına şahitlik edecek olanlar neler? Ahirette şahitlik edecekler ve uzuvların şahitliği...Kul, Âhirette hesÂba cekilirken, yanında şahitler de bulunacaktır. Zira kÂfirler ve fÂcirler, dunyada olduğu gibi huzûr-i ilÂhîde hesÂba cekilirken de inkÂr ve îtirazlarına devam ederler. O zaman CenÂb-ı Hak onların ağızlarına muhur vurur ve diğer ÂzÂlarına konuşmalarını emreder.
ORGANLARIN ŞAHİTLİĞİ İLE İLGİLİ AYETLER Âyet-i kerîmelerde şoyle buyrulur:
“O gun, (dunyada iken) yapmış olduklarına dilleri, elleri ve ayakları şahitlik eder.” (en-Nûr, 24)
“Bugun onların ağızlarını muhurleriz de yaptıklarını bize elleri anlatır ve ayakları da şahitlik eder.” (YÂsîn, 65)
“Nihayet oraya vardıklarında; kulakları, gozleri ve derileri, yaptıkları işler hakkında aleyhlerine şahitlik edecektir.” (Fussilet, 20)
“Onlar derilerine:
«‒Nicin aleyhimize şahitlik ettiniz?» derler.
Derileri de onlara:
«‒Her şeyi konuşturan Allah TeÂlÂ, bizi de konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştır ve yine O ’na donduruluyorsunuz.» derler.” (Fussilet, 21)[1]
ORGANLARIN ŞAHİTLİĞİ İLE İLGİLİ HADİSLER Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de bu hususta şoyle buyurmuşlardır:
“…KıyÂmet gunu Allah TeÂl kuluna:
«–Ben ’imle karşılaşacağını hic aklından gecirmiş miydin?» diye sorar. Kul:
«–Ey Rabbim! Sana, kitaplarına ve peygamberlerine inandım. Namaz kıldım, oruc tuttum, sadaka verdim!» der ve elinden geldiğince (Hak TeÂl hakkında) guzel medh u senÂlarda bulunur.
Allah TeÂlÂ:
«–Dur oyleyse! Şimdi senin aleyhine bir şahit gonderilecek!» buyurur.
Kul kendi kendine; «Benim aleyhime şahitlik yapacak da kim?» diye icinden gecirir. Kulun ağzı muhurlenir. Uyluğuna, etine ve kemiklerine:
«–Haydi, konuşun!» denir.
Uyluğu, eti ve kemikleri konuşup, onun amellerini haber verirler. Bu, ona, ileri surebileceği bir mÂzeret bırakmamak icindir. Bu kişi, AllÂh ’ın gazabına uğrayan munÂfıktır.” (Muslim, Zuhd, 16)
Diğer bir rivÂyette de şoyle buyrulmuştur:
“Kul der ki:
«–Ey Rabbim, Sen beni zulumden korumadın mı?» Allah TeÂlÂ:
«–Evet korudum!» buyurur.
Bunun uzerine kul:
«–Fakat ben bugun, kendime, kendimden başka bir kimsenin şahit olmasını asl istemiyorum.» der.
Hak TeÂlÂ:
«–Bugun sana tek şahit olarak nefsin, cok şahit olarak da KirÂmen KÂtibîn kÂfîdir!» buyurur.
Ağzına muhur vurulur ve diğer ÂzÂlarına; «Konuşun!» denilir. Onlar adamın amellerini haber verirler. Sonra adamın konuşmasına izin verilir. Adam ÂzÂlarına:
«–Yazıklar olsun size! Defolun buradan! Ben sizin icin mucÂdele ediyordum.» der.” (Muslim, Zuhd, 17)
AHİRETTE UZUVLARIN ŞAHİTLİĞİ CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmede, insanın kendi ÂzÂlarının yanında, uzerinde yaşadığı yeryuzunun de şahitlik edeceğini şoyle bildirmektedir:
“O gun yeryuzu, butun haberlerini anlatır. Cunku Rabbin ona bunları vahyetmiştir.” (ez-ZilzÂl, 4-5)
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir defasında bu Âyet-i kerîmeleri okudular ve ashÂbına:
“–Arz ’ın (yeryuzunun) anlatacağı haberleri nelerdir, biliyor musunuz?” diye sordular. Onlar:
“–Allah ve Rasûlu daha iyi bilir!” diye cevap verince Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“–Onun haberleri, kadın veya erkek her kulun Arz uzerinde işlemiş olduğu amellere şahitlik etmesi ve; «Şu gun, şu vakitte, şu şu işleri yaptı.» demesidir. İşte bunlar, yeryuzunun haberleridir.” buyurdular. (Tirmizî, KıyÂmet 7/2429; Tefsir 99/3353; Ahmed, II, 374; HÂkim, II, 281/3012)
Yine bir başka hadîs-i şerîfte şoyle buyrulmaktadır:
“Yeryuzunden sakının! Cunku o sizin annenizdir, yani icinde yaşadığınız ve sonunda donup varacağınız yerdir. Uzerinde işlenen iyi ya da kotu butun amelleri haber verecektir.” (Heysemî, I, 241)
İşte o gun insan, şaşkın bir vaziyette; “Ne oluyor bu yeryuzune! Nasıl butun haberleri anlatabiliyor?!” diyerek buyuk bir dehşet icinde kalacaktır.
İNSANLARA AHİRETTE KİMLER ŞAHİTLİK EDECEK? O gun melekler ve insanlardan da şahitler vardır. Fakat şahitlerin en buyuğu, hic şuphesiz ki Yuce Rabbimiz ’dir.
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Herkes ne yaptıysa, karşılığı tastamam verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir.” (ez-Zumer, 70)
Eğer biz bu hakîkati gercek mÂnÂda idrÂk edebilir de, O ’ndan lÂyıkıyla hay ederek her turlu kotulukten vazgecebilirsek, kullarına cok merhametli olan Allah TeÂl ’dan başka hicbir şahide gerek kalmaz.
Bu hususta Şeyh Şiblî Hazretleri ’nin şu kıssası ne kadar hikmetlidir:
Bir vÂiz, kursude Âhiret ahvÂlini anlatmaktaydı. Cemaatin arasında Şeyh Şiblî Hazretleri de vardı. VÂiz efendi, CenÂb-ı Hakk ’ın Âhirette soracağı suallerden bahsederek:
“–İlmini nerede kullandın, sorulacak! Malını-mulkunu nereden kazanıp nereye harcadın, sorulacak! Omrunu nasıl gecirdin, sorulacak! İbadetlerin ne durumda, sorulacak! Harama-helÂle dikkat ettin mi, sorulacak!..”
Bunların ardından; “Şunlar şunlar da sorulacak!..” diye, hepsi de son derece muhim olan pek cok husus saydı. Fakat bu kadar tafsîlÂtlı îzÂha rağmen, meselenin ozune dikkat cekilmemesi uzerine, Şiblî Hazretleri yumuşak bir uslûpla vÂize seslendi:
“–Ey vÂiz efendi! Suallerin en muhimlerinden birini unuttunuz! Allah TeÂl esas şunu soracak:
«Ey kulum! Ben seninleydim, sana şah damarından daha yakındım; fakat sen kiminleydin?!»”
CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmelerde şoyle buyuruyor:
“…Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir...” (el-Hadîd, 4)
“…Biz ona (insana) şah damarından daha yakınız.” (Kāf, 16)
“…Şunu iyi bilin ki Allah, insan ile kalbi arasına girer…” (el-EnfÂl, 24)
“Kullarım Sana, Ben ’i sorduğunda (soyle onlara): Ben cok yakınım…” (el-Bakara, 186)
Yani zamandan ve mekÂndan munezzeh olan CenÂb-ı Hak her an biz kullarıyla beraber, her hÂlimize vÂkıf ve her amelimize şahit... Dolayısıyla mu ’minler olarak bu hakîkatin şuur ve idrÂki icinde, kulluk edebimize yakışmayacak hÂl ve tavırlardan titizlikle sakınmalıyız.
PEYGAMBERİMİZİN ŞAHİTLİĞİ O buyuk hesap gununde, İki Cihan Serveri Resûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de ummetine şahit olarak getirilecektir. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de şoyle buyrulur:
“Her bir ummetten bir şahit getirdiğimiz ve Sen ’i de onlara şahit olarak gosterdiğimiz zaman hÂlleri nice olacak!” (en-NisÂ, 41)
Bu dunya hayatında dahî, bir kimsenin sevdikleri onunde işlediği bir suc dolayısıyla hesÂba cekilmesi gonlune girÂn gelmekte iken, duşunmek lÂzımdır ki, o gun peygamberler, onderler ve diğer şahitler huzûrunda hesÂba cekilen kimsenin hÂli nice olur? Zira bu dunyada gizlice işlediği gunahlar, orada pek cok şahidin onunde sergilenecek!..
Bu sebeple, Âlemlere rahmet olarak gonderilen ve ummetine cok merhametli olan Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, Ved Hutbesi ’nde bizlere şoyle seslenmiştir:
“…Haberiniz olsun ki; ben, onceden gidip Havz ’ın başında sizi bekleyeceğim! Diğer ummetlere karşı, sizin cokluğunuzla sevineceğim. Sakın, (gunah işleyerek) yuzumu kara cıkarmayınız!..”[2]
Bir Âyet-i kerîmede de Rabbimiz şoyle buyurmaktadır:
“Kufur yoluna sapıp Peygamber ’i dinlemeyenler, o gun yerin dibine batırılmayı temennî ederler ve Allah ’tan hicbir haberi gizleyemezler.” (en-NisÂ, 42)
VelhÂsıl bugun Allah ve Rasûlu ’nden uzak bir hayat yaşamak, insanı o buyuk hesap gununde kahredici bir utanca ve yerin dibine gecmeyi arzu ettirecek kadar şiddetli bir mahcûbiyete dûcÂr edecektir.
Dipnotlar:
[1] Bu mevzuyla ilgili hadîs-i şerîfler icin bkz. BuhÂrî, Tefsîr 41/1, 2, Tevhîd 41; Muslim, SıfÂtu ’l-MunÂfikîn, 5; Tirmizî, Tefsîr, 41/3248.
[2] Bkz. Heysemî, III, 271; HamîdullÂh, el-VesÂik, s. 367.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan