
Ahiret hesabını hafifletmek icin neler yapılmalı?KıyÂmet gununun dehşet verici hesÂbından selÂmetle cıkabilmek icin bilhassa kul haklarından sakınıp hak sahipleriyle helÂlleşmek zarûrîdir. Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bu hususta ummetine pek cok tavsiyelerde bulunmuşlardır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte şoyle buyrulur:
“Kimin uzerinde bir din kardeşinin ırzı, nÂmusu veya malıyla ilgili bir hak varsa, altın ve gumuşun bulunmayacağı kıyÂmet gunu gelmeden evvel o kimseyle helÂlleşsin!
Aksi hÂlde, kendisinin sÂlih amelleri varsa, yaptığı zulum miktÂrınca sevaplarından alınır (hak sahibine verilir). Şayet iyilikleri yoksa, zulmettiği kardeşinin gunahlarından alınarak onun uzerine yukletilir.” (BuhÂrî, MezÂlim 10, Rikāk 48)
Diğer bir hadîs-i şerîfte ise şoyle buyrulur:
“Ey insanlar! Kimin uzerinde bir (kul) hak(kı) varsa, onu hemen odesin, dunyada rezil-rusv olurum diye duşunmesin! İyi biliniz ki dunya rusvÂlığı Âhirettekinin yanında pek hafif kalır.” (TaberÂnî, Kebîr, XVIII, 280; İbn-i Esîr, el-KÂmil, II, 319; Heysemî, IX, 26)
Yine Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Âhiretteki hesÂbı kolaylaştırmak icin bu dunyada helÂlleşmenin elzem olduğunu ifÂde sadedinde; “Boyle yapan (helÂlleşen) kula Allah rahmet eylesin!” diye duÂda bulunmuşlardır. (Tirmizî, KıyÂmet, 2/2419)
KUL HAKKININ ONEMİ Unutulmamalıdır ki hakk-ı ibÂd, yani kul hakkı cok muhimdir ve kıyÂmete kalan bir hÂdisedir. KıyÂmet gunune kul hakkı ile cıkmak da hadîs-i şerîfte buyrulduğu uzere kişiyi “muflis” durumuna duşurur.
Muflis Kimdir? Nitekim Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gun ashÂbına:
“–Muflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sormuştu. Onlar da:
“–Bize gore muflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” şeklinde cevap verdiler.
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:
“–Şuphesiz ki ummetimin muflisi şu kimsedir:
KıyÂmet gunu namaz, oruc, zekÂt gibi ibadetlerden hÂsıl olan sevaplarla gelir. Fakat şuna kotu soz soylediği, buna zin isnad ve iftirasında bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanını doktuğu ve şunu dovduğu icin iyiliklerinin sevÂbı şuna-buna verilir. Uzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin gunahları kendisine yukletilir ve neticede Cehennem ’e atılır.” (Muslim, Birr, 59; Tirmizî, KıyÂmet, 2/2418; Ahmed, II, 303, 324, 372)
İşte gercek iflÂs budur. Kul -Allah korusun- Cennet ’e gideceği yerde Cehennem yolcusu oluverir.
SufyÂn-ı Sevrî Hazretleri şoyle buyurmuştur:
“Allah -azze ve celle- Hazretleri ’nin huzûruna, O ’nunla senin arandaki yetmiş gunah ile cıkman, seninle kullar arasındaki bir gunah ile cıkmandan senin icin daha hafiftir.”
Bu sozle alÂkalı olarak, tefsir, hadis ve fıkıh Âlimi İmÂm Kurtubî şoyle der:
“Bu soz doğrudur. Zira Allah TeÂl ganî ve comerttir, Âdemoğlu ise fakir ve yoksuldur. İnsan o gun, uzerindeki gunahı uzaklaştıracak bir haseneye bile muhtactır ki, onunla MîzÂn ’ı ağır bassın, hayır ve sevÂbı cok olsun.” (Kurtubî, Tezkire, s. 726)
PEYGAMBERİMİZE İNDİRİLEN AĞIR HUKUM Muhammed bin Cahş -radıyallÂhu anh- anlatıyor:
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in yanında oturuyorduk. Başını semÂya kaldırdı, sonra elini alnına koyup:
“–SubhÂnallah! Ne kadar ağır bir hukum indirildi!” buyurdu.
Biz cok korktuk ve sukût ettik. Ancak ertesi gun:
“–Ey AllÂh ’ın Rasûlu! O indirilen ağır hukum neydi?” diye sorabildim.
Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:
“–Nefsim kudret elinde olan AllÂh ’a yemin ederim ki, bir kişi Allah yolunda oldurulse, sonra diriltilip tekrar oldurulse, sonra diriltilip tekrar oldurulse, uzerinde bir borc varsa, borcu odeninceye kadar Cennet ’e giremez.” (NesÂî, Buyû, 98/4681)
Diğer bir hadîs-i şerîfte de:
“Şehîdin, kul hakkı dışındaki butun gunahlarını Allah TeÂl mağfiret eder.” buyrulmaktadır. (Muslim, İmÂre, 119)
Kul hakkı hususunda, Âhirette peygamberlerden sonra en yuksek mertebelerde olan şehidlerin durumu bile boyle olursa, diğer insanların hÂlinin nice olacağını duşunmek gerekir!..
ANNE-BABA HAKKI En buyuk haklardan biri de anne-baba hakkıdır ve hicbir iyilikle odenemez. İslÂm ’da AllÂh ’a ve Rasûl ’une itaatten sonra ana-babaya itaat gelir. CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmede şoyle buyurur:
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «Of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de guzel soz soyle.” (el-İsrÂ, 23)
Cunku anne-babamız, dunyaya geliş vesîlemiz ve velî-nîmetimizdir. CenÂb-ı Hak kendi rızÂsını, ana-babanın rızÂsına bağlamıştır. Bu hakîkati Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle haber vermişlerdir:
“Allah TeÂl ’nın rızÂsı, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah TeÂl ’nın gazabı da anne ve babayı ofkelendirmek sûretiyle celbedilir.” (Tirmizî, Birr, 3/1899)
Dolayısıyla anne-babalarımızın uzerimizdeki hakları, sayıya gelmeyecek kadar coktur. Hayatın fırtınalarında uzerimize toz konmasın diye butun varlıklarını seferber eden anne-babaların hakkını odeyebilmek, hic mumkun mudur? Hadîs-i şerîfte bu hakîkate şoyle bir teşbihle dikkat cekilmektedir:
“Hicbir evlÂt, babasının hakkını odeyemez. Şayet onu kole olarak bulur ve satın alıp ÂzÂd ederse, babalık hakkını (ancak o zaman) odeyebilmiş olur.” (Muslim, Itk, 25; Ebû DÂvûd, Edeb, 119-120; Tirmizî, Birr, 8/1906)
Anne-baba gayr-i muslim bile olsa, CenÂb-ı Hak onlarla iyi gecinmeyi, meşrû isteklerini yerine getirip gonullerini hoş etmeyi emreder. Ancak, AllÂh ’a isyan sayılacak hususları bunun dışında tutar.[1] Zira AllÂh ’a isyan hususunda hicbir kula itaat yoktur.
VelhÂsıl Cennet ’in yolu, anne-babanın rızÂsından gecer. CenÂb-ı Hak Cennet ’i sÂliha annelerin ayakları altına sermiş, babayı da Cennet ’in orta kapısı kılmıştır.[2] Artık dileyen onları memnun etsin, dileyen de kırıp incitsin!..
Anne-baba hakları bu kadar muhim olmakla birlikte, şayet bir anne-baba, evlÂdının mÂnevî terbiyesini ihmÂl eder veya onu AllÂh ’ın rÂzı olmadığı şekilde yetiştirip gunahkÂr bir kul olmasına sebebiyet verirse, bu defa kıyÂmet gunu evlÂt, anne-babasından dÂvÂcı olur. “YÂ Rabbi, bunlar bana hak ve hakîkati oğretmedi, guzel ornek olmadı, anne-babalık vazifelerini lÂyıkıyla yapmadılar!..” diyerek şikÂyetci olur. İşte o zaman ebeveynler, evlÂtlarından kacacak yer ararlar.
Dipnotlar:
[1] Bkz. Lokman, 15. [2] Bkz. Tirmizî, Birr, 3. Ayrıca bkz. İbn-i MÂce, TalÂk, 36.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
KIYAMET GUNU SORULACAK İLK SORU NEDİR?