
Hakkın sukût ettiği yerde bÂtıl hortlar. Hakkı mudÂfaa durumunda olup da sessiz kalmak, dilsiz şeytana donmektir. ZÂlime sukût, onu putlaştırmaktır.Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“CihÂdın en fazîletlisi, zÂlim sultÂnın karşısında hakkı ve adÂleti soylemektir.” (Ebû DÂvûd, MelÂhim, 17; Tirmizî, Fiten, 13)
Zîr hakkın sukût ettiği yerde bÂtıl hortlar. Hakkı mudÂfaa durumunda olup da sessiz kalmak, dilsiz şeytana donmektir. ZÂlime sukût, onu putlaştırmaktır. Nitekim zÂlim Firavun ’a; “Ben sizin yuce rabbinizim!” dedirten, etrÂfındaki HÂmÂn ve emsÂli, insan sûretli şeytanlardı. Onlar da Firavun ’un zulmune payanda oldukları icin, aynı Âkıbetle ebedî husrÂna dûcÂr oldular. Zîr dunyevî menfaatler icin zulme yaltaklanmak, ebedî bir zillet ve husran sebebidir.
Hakka gonul verenler ise hakkın kuvvetinden feyz alırlar. Hakka dayanmanın izzetiyle dÂim doğrunun yanında, zÂlimin karşısında olurlar.
Bunun icindir ki; zulmuyle meşhur olan HaccÂc-ı ZÂlim karşısında Hasan-ı Basrî Hazretleri susmadı, ne pahasına olursa olsun hak ve adÂleti tebliğ ve tevzî etti. Halîfe CÂfer Mansur ’un haksız icraatlerine Âlet olmak istemeyen İmÂm-ı Âzam Hazretleri, zindanda kırbaclanmak pahasına Bağdat kadılığını reddetti.
Zîr hak soz, îmÂnın sesi; hakkı soylemek ve tevzî etmek, kÂmil mu ’minlerin şiÂrıdır. Hakkı soyleyen ve hakka hizmet edenler bulundukca haksızlığa giden yollar kapalı kalacaktır.
ALLAH ’A İSYAN NE DEMEK? Bu itibarla nefsine uyarak zulme sapanlar veya zÂlime destek olanlar, şunu iyi bilmelidirler ki; bÂtılın ve zulmun gecici bir galebesi vardır, fakat kalıcı ve ebedî bir zaferi yoktur. Zîr zulmun sonu zevÂldir. Hakkı tanımamak, hak ve adÂlet kÂidelerini ciğnemek, Allah ’a isyan ve muhÂlefet mÂnÂsına geldiği icin, zÂlimlerin -er ya da gec- ilÂhî kudretin cetin azÂbı ile karşılaşmaları muhakkak ve mukadderdir.
Zulum ve haksızlık tÂrihi, ilÂhî intikam tatbikÂtının dehşetli tezÂhurleriyle doludur. Nitekim Âyet-i kerîmede:
“…Zaten Biz ancak halkı zÂlim olan memleketleri helÂk etmişizdir.” (el-Kasas, 59) buyrulmaktadır.
ZULMUN SONU VelhÂsıl, kaba kuvvete rÂm olanlar nazarında zulmun başlangıcı her ne kadar parlak gorunse de, tÂrih sayfaları tekrar tekrar gostermiştir ki, onun sonu dÂim zifiri karanlıktır. Diğer taraftan adÂlet de, her ne kadar zor gorunse de, nihÂyeti nurlu ve huzurludur. Bu itibarla, her zaman, her yerde ve herkese karşı Âdil olan bir Musluman, AllÂh ’ın ve kullarının sevgisini kazanır, iki cihanda da azîz ve bahtiyÂr olur.
Nefislerine uyarak adÂletten ayrılanların ise hicbir şey elde etmeleri mumkun değildir. Aldatıcı ve gecici bÂzı menfaatler sağlasalar bile bu, nihÂyetinde zarar, pişmanlık ve husrandan başka bir şey getirmez.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Oyle Bir Rahmet Ki, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan