
Rahmet ve kahrın tecellî ettiği mekanlar nelerdir? Hazret-i Peygamber, Ved Haccı ’nda Min ile Muzdelife arasındaki Batn-ı Muhassir ’den hızlı olarak gectiler. SahÂbî hayretle:
“–Ey AllÂh ’ın Resûlu! Ne hÂl oldu ki sur ’atlendiniz?” diye sordu.
Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
“–CenÂb-ı Hak, bu mevkîde EbÂbîl kuşlarını gondererek Ebrehe ’nin fil ordusunu helÂk etmişti. O kahırdan bir hisse gelmesin diye hızlandım...” buyurdular. (Nevevî, Şerhu Muslim, XVIII, 111; İbn-i Kayyım, II, 255-256)
Nitekim hacda bu mahalde vakfe yoktur.
Rahmet ve kahır tecellîsi, bÂzen cemÂdÂta dahî aksetmektedir. Bu yuzden rahmetin tecellî ettiği KÂbe, mescidler, sÂlihlerin meclisleri gibi mekÂnlardan istifÂde edilmelidir. Bunun aksine, gunah ve isyÂnın irtikÂb edildiği ve dolayısıyla kahrın tecellî ettiği mekÂnlardan da kacınmak îcÂb eder.
CemÂdÂt da cezb ve incizÂb kÂnûnuna tÂbîdir. Nitekim Hazret-i Peygamber ’in, uzerinde hutbe okuduğu hurma kutuğu, o nûrÂnî hissiyÂt ile dolmuş, ResûlullÂh, başka bir yerde hutbe okumaya başlayınca da icli icli ağlamıştır.[1] Bu hÂdiseyi nakleden hadîs-i şerîfler, mutevÂtir olarak gelmektedir.
MevlÂn Hazretleri bu hususta şoyle der:
“Hava, toprak, su ve ateş, hepsi de AllÂh ’ın kuludur ve O ’na itaat ederler. Onlar, sana bana karşı bî-rûh (can­sız), fakat AllÂh ’ın huzûrunda zî-rûhtur (canlıdırlar.)”
[1] BuhÂrî, MenÂkıb, 25; Buyû ’, 32.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan