Allah ’ın yasakladığı buyuk kucuk her turlu gunahtan uzaklaşmak îcĂ‚b eder. Cunku bir işin ne olduğundan ziyĂ‚de nicin ve kime karşı yapıldığı ehemmiyet arzeder. O hĂ‚lde Allah ’a karşı bilerek işlenen en kucuk curum bile mu ’minler icin Ă‚r edilmesi gereken yuz kızartıcı bir hatĂ‚dır.Şirk koşmak ve ana-babaya itaatsizlik ile ilgili hadisler ve hadislerin acıklaması...
1- Ebû Bekre ’den (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem:
“–Buyuk gunahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye uc defa sordu. AshĂ‚b-ı KirĂ‚m:
“–Evet, yĂ‚ Resûlallah!” dediler. Resûlullah:
“–Allah ’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve:
“–İyi dinleyin, bir de yalan soylemek” buyurdu.
Bu sozu o kadar tekrar etti ki, (daha fazla uzulmesini istemediğimiz icin) “keşke sussa” diye arzu ettik. (BuhĂ‚rî, ŞehĂ‚dĂ‚t, 10; Edeb, 6; İsti ’zĂ‚n, 35; İstitĂ‚be, 1; Muslim, ÎmĂ‚n, 143. Ayrıca bkz. Tirmizî, ŞehĂ‚dĂ‚t, 3; Birr, 4; Tefsîr, 4/5)
2- Ebû Hureyre (r.a.) şoyle naklediyor:
“Resûlullah Efendimiz şoyle buyurdu:
«Allah (TebĂ‚reke ve TeĂ‚lĂ‚): “Ben ortakların şirkten en mustağnî olanıyım. Her kim bir amel işler, onda benimle birlikte başkasını ortak koşarsa, onu şirkiyle başbaşa bırakırım!” buyurdu».” (Muslim, Zuhd, 46)
3- Muğîre bin Şu ’be ’den (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem şoyle buyurmuştur:
“Allah size ana babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi istemeyi ve kız cocuklarını diri diri toprağa gommeyi haram kılmıştır. Dedi kodu yapmayı, cok soru sormayı ve malı israf etmeyi de cirkin gormuştur.” (BuhĂ‚rî, Edeb, 6; İstikrĂ‚z, 19; ZekĂ‚t, 53; Muslim, Akdıye, 10-14)
4- Abdullah bin Amr Hazretlerinden rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem şoyle buyurmuştur:
“Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın rızĂ‚sı, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın gazabı da, anne ve babayı ofkelendirmek sûretiyle celbedilir.” (Tirmizî, Birr, 3/1899; HĂ‚kim, IV, 168/7249)
5- Ebû Hureyre ’den (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem:
“–Burnu yere surtulsun, burnu yere surtulsun, burnu yere surtulsun!” buyurmuştu.
“–Kimin yĂ‚ Resûlallah?” diye soruldu. Efendimiz şoyle cevap verdi:
“–Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık gunlerinde yetişip de Cennete giremeyen kimsenin!..” (Muslim, Birr, 9, 10)
HADİSLERİN ACIKLAMASI Hakikatte Allah ’ın yasakladığı buyuk kucuk her turlu gunahtan uzaklaşmak îcĂ‚b eder. Cunku bir işin ne olduğundan ziyĂ‚de nicin ve kime karşı yapıldığı ehemmiyet arzeder. O hĂ‚lde Allah ’a karşı bilerek işlenen en kucuk curum bile mu ’minler icin Ă‚r edilmesi gereken yuz kızartıcı bir hatĂ‚dır. Ancak beşer îcĂ‚bı kolaylıkla duşulen hatĂ‚lar ve zararı fazla ağır olmayan curumler dikkate alınarak gunahları buyuk ve kucuk diye ikiye ayırmak mumkundur.
BUYUK GUNAHLAR Buyuk gunahlar; Kur ’Ă‚n ’da veya hadis-i şeriflerde kendilerine ağır tehdit ve lĂ‚net yoneltilen, ceza verileceği bildirilen, işleyene fĂ‚sık denilen, kabirde ve Ă‚hirette ağır bir şekilde azabı gerekli kılan suclardır. Yine Allah ’ın lĂ‚net ettiği, rahmetinden uzak tuttuğu ve sonu helĂ‚k olan işlerin haram veya buyuk gunah olduğu Ă‚şikĂ‚rdır.
Buyuk gunahlar insan icin cok ciddî tehlikeler ihtivĂ‚ eder. Hatta mĂ‚siyetlerin ve buyuk gunahların yaygınlaşması ve bunlara mĂ‚nî olunmaması hĂ‚linde, insanların topyekun helĂ‚k edilmeleri bile soz konusudur.
Buyuk gunahlardan sakınmayan kimseler, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın gazabını celbederek kucuk gunahların da cezasını cekmeye mustahak olur ve yaptıkları hayırlı işlerden fazla istifĂ‚de edemezler. Nitekim onceki konularda, bir takım hayır ve ibadetlerin kucuk gunahlara keffĂ‚ret olduğunu gormuştuk. Ancak bu durum umûmiyetle “buyuk gunahlardan uzak kalma” şartına bağlanmıştır.[1]
Yani kul buyuk gunahlardan uzak durursa, ancak o zaman yaptığı ameller kucuk gunahlarına keffĂ‚ret olur. CenĂ‚b-ı Hak şoyle buyurur:
“Size yasak edilen buyuk gunahlardan kacınırsanız, kusurlarınızı orter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.” (NisĂ‚ 4/31. Ayrıca bkz. Necm 53/32)
BUYUK GUNAHLARIN EN BUYUĞU Konunun ehemmiyetine binĂ‚en Resûlullah, birinci hadisimizde buyuk gunahlardan bahsetmeden evvel dikkat cekici bir uslup kullanmış, “Buyuk gunahların en buyuğunu size haber vereyim mi?” diye uc defa sormuştur. Daha sonra da Allah ’a şirk koşmayı, anne babaya itaatsizlik etmeyi ve yalan soylemeyi saymıştır.
Buyuk gunahların en buyuğu Allah ’ı tanımamak, zatında, sıfatlarında ve fiillerinde O ’na ortak koşmaktır. Buna “Ekberu ’l-KebĂ‚ir” denir. CenĂ‚b-ı Hak şirki, “en buyuk zulum ve haksızlık”[2], “buyuk bir gunah ile iftirĂ‚ etmek”[3] şeklinde tavsîf etmiştir. Cunku şirk hakikat karşısında son derece yanlış bir tavırdır. İnsan şirke saplanmakla kendisine zulmetmiş ve Allah ’ın hakkını teslim etmeyerek buyuk bir haksızlık yapmış olur. Bunun sonu derin bir sapıklığa duşmektir.[4]
ALLAH KATINDA EN BUYUK GUNAH HANGİSİDİR? Şirk, butun kĂ‚inĂ‚tı ve bizi vĂ‚r eden Allah ’a karşı buyuk bir saygısızlık ve edepsizliktir. Nitekim Abdullah bin Mesut (r.a.), Peygamber Efendimiz ’e:
“–Allah katında en buyuk gunah hangisidir?” diye sorduğunda, Allah Resûlu:
“–Seni yaratmış olduğu hĂ‚lde Allah ’a şirk koşmandır” buyurmuştur. (Muslim, ÎmĂ‚n, 141)
İKİNCİ BUYUK GUNAH Dikkat edilirse, ikinci buyuk gunah olarak zikredilen anne-babaya itaatsizlikte de aynı şey soz konusudur. Zira Allah onları insanın dunyaya gelerek bir varlık kazanmasına sebep kılmıştır. Anne-baba, cocuklarını buyutup kendi kendini idĂ‚re eder vaziyete getirinceye kadar her turlu fedĂ‚kĂ‚rlığı seve seve yapmışlardır. O hĂ‚lde varlığımızı borclu olduğumuz Allah ’a ve buna vĂ‚sıta olan anne-babamıza haklarını teslîm etmemiz îcĂ‚b eder.
Şirk koşmak Allah ’a hicbir zarar vermez. Şirkin butun zararı insanadır. CenĂ‚b-ı Hak, kulunu gunah ve yanlışlıklardan kıskandığı icin, şirki bu derece şiddetle yasaklamaktadır.
“ALLAH ’A ORTAK KOŞARSA…” CenĂ‚b-ı Hak şirkin ne kadar ağır bir gunah olduğunu ve insana ne buyuk zararlar verdiğini şoyle tasvîr eder:
“Allah ’a ortak koşmayan hĂ‚lis muvahhitlerden olun! Kim Allah ’a ortak koşarsa, gokten duşup parcalanarak kuşlar tarafından kapışılmış, yahut ruzgĂ‚r tarafından uzak bir yere suruklenip atılmış (bir nesne) gibi olur.” (Hacc 22/31)
Allah ’a iman etmek, insanı yuceltip, mĂ‚nen sonsuzluğa kanat actırırken, şirk koşmak onu goklerden yere fırlatıp paramparca olmasına yol acmaktadır. İşte boylesine helĂ‚k edici bir gunah olan şirk, insanın kalbini paramparca edip ucurumlara ve her turlu tehlikenin bulunduğu ucrĂ‚ koşelere surukler. Zira şirke duşulduğunde, nefsin hevĂ‚ ve heveslerinden her biri onu bir tarafa ceker, bir helĂ‚k ruzgĂ‚rı olan şeytan da onu cehennem vĂ‚dilerinin en uzak koşelerine atıverir. Bu gonul parcalanmışlığı, maddî bedenin parcalanmasından kat be kat daha kotudur. Bu sebeple Allah Resûlu:
“Param parca edilsen, ateşlerde yakılsan bile, sakın hicbir şeyi Allah ’a şirk koşma!..” buyurmaktadır. (İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 23)
Şirk ehlinin gonlunde bir karar ve huzur yoktur. Kimi ve neyi memnûn edeceğini bir turlu bilemez. Onun bu şaşkın hĂ‚li, Ă‚yet-i kerimede ne guzel tasvîr edilir:
“Allah, cekişip duran bircok ortakların sahip olduğu bir adam ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah ’a mahsustur. Fakat onların coğu bilmezler.” (Zumer 39/29)
Bir hizmetci ve bir de ofkeyle birbirleriyle cekişip duran bazı ortaklar duşunun!.. Ortakların her biri, o hizmetciyi kendi emrinde kullanmak istiyor ve diğerlerine itaat ettiğinde ona kızıyor. Bu durumdaki bir insan ne yapacağını şaşırır, birisini memnûn etmek isterken diğerlerini ofkelendirir, birinin emrini yapmayı duşunurken diğerleri farklı farklı emirler verir. Neticede bu hizmetci hepsinin nazarında kotu olur ve hayatı bitmeyen rahatsızlık ve yorgunluklar icinde gecer.
Bir de, yalnızca bir kişiye bağlı, selamet icinde olan bir hizmetci vardır. Tek olan efendisini her defasında memnûn eder ve mukĂ‚fĂ‚tlar alır. Efendisi de onun her turlu işine ve ihtiyaclarına destek olur ve arzularını yerine getirir. Bu ikisinin hĂ‚li hic bir olur mu?
Muşriklerin durumu, dunyada boyle rezil ve perişan olduğu gibi Ă‚hirette de son derece korkutucudur. Allah TeĂ‚lĂ‚, diğer gunahlardan dilediğini affettiği hĂ‚lde, kendisine şirk koşan kimseleri kesinlikle affetmez. (NisĂ‚ 4/48, 116)
Onlar, ebedî hayatı kaybeden insanlardır. Âyet-i kerimede şoyle buyrulur:
“KitĂ‚b ehlinden ve Allah ’a şirk koşanlardan kĂ‚fir olanlar, icinde ebediyyen kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en şerlileri onlardır.” (Beyyine 98/6)
ŞİRK SAYILAN SOZ VE DAVRANIŞLAR Her Peygamber mutlaka şirkin hakikatini acıklamıştır. Sebeplere aldanmayıp, Musebbibu ’l-esbĂ‚bı yani sebeplerin sebebi olan Allah ’ı gormeleri icin ummetlerini îkaz etmişlerdir. Peygamberlerin acıkladığı şirk sayılan bazı davranışları şoyle sıralayabiliriz:
Allah ’tan başkasına secde etmek,[5] İhtiyacları Allah ’tan başkasına arzetmek, yalnız Allah ’tan beklenmesi gereken sonucları, O ’ndan başka guc ve kişilerden beklemek, Bazı varlıklara -hĂ‚şa- “Allah ’ın kızları”, “Allah ’ın oğulları” gibi isimler vermek, Helal ve haramlar koyan idarecileri rab edinmek. Cunku insanlara bir şeyi yasaklama veya serbet bırakma salĂ‚hiyeti sadece Allah ’a mahsûstur. Allah ’tan başkasının adına kurban kesmek, Allah ’tan başkasının adına yemin etmek, Şirk koşulan şeylere mahsus olan yerleri ziyaret etmek, Cocuklara şirki hatırlatan isimler vermek…[6] GİZLİ ŞİRK NEDİR? İkinci hadisimizde “gizli şirk” olarak bilinen riyĂ‚, gosteriş ve Allah ’tan başkası icin bazı işler yapmanın buyuk tehlikesine dikkat cekilmektedir. Allah rızĂ‚sı icin yapılması gereken bir şeyi, insanların gormesi, methetmesi ve bir takım menfaatler elde etmek icin yapmak, Peygamber Efendimiz ’in, ummeti adına en cok korktuğu bir durumdur. Cunku boyle davranmak buyuk gunahlardandır ve gizli olduğu icin ona duşmek de gayet kolaydır. Buyuk şirk ise Ă‚şikĂ‚rdır. Allah Resûlu onu butun yonleriyle acıklayıp ummetine anlatmıştır. Artık bundan sonra selîm akıl sahibi bir mu ’minin putlara, ay ve guneş gibi mahlûkĂ‚ta tapması mumkun değildir. Ancak nefsin gizli arzuları ve riyĂ‚ boyle değildir, onlara karşı dĂ‚imĂ‚ uyanık bulunmak îcĂ‚b eder. MeselĂ‚ Allah Resûlu, kişinin, kendisini gorenler sebebiyle namazı daha guzel kılmaya calışmasını, gizli şirkin bir tezĂ‚huru kabul etmiştir. (İbn-i MĂ‚ce, Zuhd, 21)
GİZLİ ŞİRKİN GUNAHI Gizli şirkin Ă‚kıbeti surpriz bir husrĂ‚ndır. Kişi gosterişle yaptığı ibadetlerden aynı zamanda mĂ‚nevî kazanc da beklerken, Ă‚hirette ilĂ‚hî ceza ile karşılaşacak ve elinin boş kaldığını gorecektir. YĂ‚ni riyĂ‚ icin yapılan amel bĂ‚tıldır, sevĂ‚bı yoktur ve sĂ‚hibi gunahkĂ‚r olur.
KUCUK ŞİRK NEDİR? Bir gun Peygamber Efendimiz:
“–Sizin icin en cok korktuğum şey, kucuk şirktir” buyurmuştu. Yanındakiler:
“–Kucuk şirk nedir ey Allah ’ın Resûlu?” diye sordular. Resûlullah şu cevabı verdi:
“–RiyĂ‚, yani gosteriştir. KıyĂ‚met gunu insanlar amellerinin karşılığını alırken Allah TeĂ‚lĂ‚ riyĂ‚ ehline:
“–Dunyadayken kendilerine murĂ‚îlik yaptığınız/amellerinizi gostermek istediğiniz kimselere gidin! Bakın bakalım onların yanında herhangi bir karşılık bulabilecek misiniz?» buyurur.” (Ahmed, V, 428, 429)
Oyleyse Musluman, ibadetlerini ve hayırlarını ihlĂ‚s ve samîmiyetle yapmalı, rızĂ‚-yı ilĂ‚hî hĂ‚ricindeki riyĂ‚, gosteriş ve benzeri menfaat duygularından şiddetle sakınmalıdır.
Âyet-i kerimede şoyle buyrulur:
“Her kim Rabbine kavuşmayı umuyor, buna inanıyorsa, sĂ‚lih ameller işlesin ve Rabbine ibadette hicbir şeyi ortak koşmasın.” (Kehf 18/110)
ANNE-BABAYA İTAATSİZLİĞİN HUKMU NEDİR? - ANNE-BABAYA KUSMEK GUNAH MI? Ucuncu hadisimizde, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın anne-babaya itaatsizlik etmeyi ve onlardan alĂ‚kayı kesmeyi yasakladığı haber verilmektedir. Her ne kadar hadis metninde sadece “annelere” ifadesi gecse de burada annelerle birlikte babaların da kastedildiği Ă‚şikĂ‚rdır. Bilhassa annenin vurgulanması ise onların merhametli, yumuşak ve zayıf olmaları sebebiyle babalara gore daha fazla mağdûr edilmeleridir.
Resûlullah Efendimiz, kıyĂ‚met gunu Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın, ana ve babasına itaatsizlik eden kimselerin yuzlerine bakmayacağını haber vermektedir. (NesĂ‚î, ZekĂ‚t, 69/2560)
CenĂ‚b-ı Hak şoyle buyurur:
“Allah ’a ibadet edin ve O ’na hicbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve ellerinizin altında bulunanlara (kole, cĂ‚riye, hizmetci ve benzerlerine) iyi davranın...” (NisĂ‚ 4/36)
Âyet-i kerimede Yuce Rabbimiz şirki yasakladıktan hemen sonra anne babaya iyiliği emretmektedir. Bu durum, anne babaya iyiliğin ehemmiyetini ortaya koymakla birlikte onlara itaatsizliğin de ne kadar buyuk bir gunah olduğunu gostermeye kĂ‚fîdir.[7]
Bu sebeple Allah ’ı rĂ‚zı edebilmenin yolu anne babayı rĂ‚zı etmekten gecer. Anne babayı kızdırmak ise Allah ’ın gazabına uğramak demektir.
ANNE-BABANIN COCUKLARI UZERİNDEKİ HAKKI NEDİR? Bir kişi Peygamber Efendimiz ’e gelip:
“–YĂ‚ Resûlallah! Anne babanın cocukları uzerindeki hakkı nedir?” diye sormuştu. Resûlullah:
“–Onlar senin ya Cennetin ya da Cehennemindir” buyurdu. (İbn MĂ‚ce, Edeb, 1/3662)
Yani anne baba insana takdim edilmiş iki buyuk fırsattır. Bir musluman onları memnûn ederek cennete girmeyi kendi hesĂ‚bına kolaylaştırabilir. Boyle yapmaz da anne babasını uzerse, bu sefer de cennetin yollarını kendisine zorlaştırmış olur. Zira CenĂ‚b-ı Hak cenneti onların ayakları altına sermiştir.
ANNESİNE EN İYİ DAVRANAN SAHABİ Hz. Ayşe vĂ‚lidemiz, annesine guzel hizmet ederek Cennete nĂ‚il olan bir sahĂ‚bînin guzel hĂ‚lini şoyle anlatır:
Bir gun Resûlullah şoyle buyurdu:
“Uyumuştum, kendimi cennette gordum. Bir kimsenin sesini işittim, Kur ’Ă‚n okuyordu.
«–Bu kimdir?» diye sordum.
«–Bu HĂ‚rise bin Nu ’mĂ‚n ’dır» dediler.” Bunu anlatan Allah Resûlu sozlerine şoyle devam etti:
“–İyilik işte boyle olur, iyilik işte boyle olur!”
RivĂ‚yetin sonunda, HĂ‚rise ’nin bu mertebeye, annesine yaptığı guzel muĂ‚mele sebebiyle yukseldiği beyan edilerek:
“O, annesine karşı en iyi davranan bir sahĂ‚bî idi” denir. (Ahmed, VI, 151-152; HĂ‚kim, IV, 167)
ANNE-BABAYA İYİLİK ETMEK Anne babasına iyilik edenlere Fahr-i KĂ‚inĂ‚t Efendimiz şoyle dua etmiştir:
“Ana babasına iyilik edene ne mutlu! Allah TeĂ‚lĂ‚ onun omrunu ziyĂ‚deleştirsin!” (BuhĂ‚rî, el-Edebu ’l-mufred, I, 22/22; HĂ‚kim, IV, 170/7257; Heysemî, VIII, 137)
Anne-babaya her zaman icin iyilik etmekle birlikte, bilhassa yaşlılık hĂ‚llerinde onların hizmetine koşmak daha muhim bir vazifedir.
Âyet-i kerimede şoyle buyrulur:
“Rabbin, yalnız kendisine ibadet etmenizi ve ana babaya iyilikte bulunmayı emretmiştir. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı «of» bile deme, onları azarlama! İkisine de hep tatlı soz soyle. Onlara rahmet ve alcak gonulluluk kanatlarını ger ve:
«Rabbim! Kucukken beni (merhametle) yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet eyle !» de!” (İsrĂ‚ 17/23-24)
Cunku insanın, yaşlılık gibi en zayıf Ă‚nında iyiliğe, yardıma ve hizmete daha cok ihtiyacı vardır. Bunu da evlĂ‚dından daha iyi yapabilecek bir kimse yoktur. CenĂ‚b-ı Hakk ’ın kendilerine ihsĂ‚n ettiği bu fırsatı değerlendiren evlatlar, cenneti kolayca kazanabilirler. Resûlullah, anne-babasına yaşlılık gunlerinde yetişip de onlara hizmet ve iyilikte bulunmayı ihmĂ‚l ederek cenneti kazanma fırsatını kaybeden kimseleri ağır bir dille îkaz etmiştir.
Anne-babaya itaatin bir tek istisnĂ‚sı vardır: EvlĂ‚t, anne-babasına sadece Allah ’a şirk koşmayı emrettikleri takdirde itaat etmez. Ancak yine de onlarla dunyada iyi gecinmeye ve kendilerine iyilikte bulunmaya devam eder. (LokmĂ‚n 31/14, 15; Ankebût 29/8)
[1] MeselĂ‚ bkz. BuhĂ‚rî, Hac, 4; Muhsar, 9, 10; Muslim, TahĂ‚ret, 14, 16; Hac, 438; Tirmizî, MevĂ‚kît, 46; Hac, 2; NesĂ‚î, Hac, 4; İbn-i MĂ‚ce, İkĂ‚met, 79; MenĂ‚sık, 3.
[2] LokmÂn 31/13.
[3] Nis 4/48.
[4] Nis 4/116.
[5] Kur ’Ă‚n-ı Kerim ’de şoyle buyrulur:
“Gece ve gunduz, guneş ve ay O ’nun Ă‚yetlerindendir. Eğer Allah ’a kulluk etmek istiyorsanız, guneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah ’a secde edin!” (Fussılet 41/37)
[6] Bkz. ŞĂ‚h VeliyyullĂ‚h ed-Dihlevî, HuccetullĂ‚hi ’l-bĂ‚liğa, I, 183-188.
Birinci hadisimizde, şirk ve anne-babaya itaatsizlikten sonra, buyuk gunah olarak, yalan zikredilmiştir. Yalan konusunu bir sonraki başlıkta ele alacağız. Şimdilik şu kadarını ifade edelim; Efendimiz, yalanın ne kadar buyuk bir gunah olduğunu gostermek icin konuşurken yaslandığı yerden doğrulmuş, “iyi dinleyin, bir de yalan soylemek” buyurmuş ve bu sozu o kadar tekrarlamış ki, onu canlarından cok seven AshĂ‚b-ı KirĂ‚m, daha fazla yorulmasını istemedikleri icin susmasını arzu etmişler.
[7] Ucuncu hadisimizin devamında Yuce Rabbimiz, kişinin elindeki malı Allah rızĂ‚sı icin yoksullara vermediği gibi bir de başkalarına el acmasını, borcunu vermeyip, başkalarından borc istemesini, cimrilik yapmasını ve ihtiyacı olmadığı hĂ‚lde dilenmesini, hĂ‚sılı vazifelerini yapmayıp, hakkı olmayan şeyleri istemesini yasaklamaktadır. Bundan sonra da kız cocuklarını diri diri toprağa gommenin haram kılındığı bildirilmektedir. Tefsir Ă‚limleri, Kur ’Ă‚n ’daki en korkutucu Ă‚yetin:
“Diri diri toprağa gomulen kıza, hangi gunah sebebiyle oldurulduğu sorulduğunda!” (Tekvîr 81/8-9) Ă‚yeti olduğunu soylerler. Bu cinĂ‚yet, cĂ‚hiliye devrinin en kotu Ă‚detlerinden biriydi. O zamanlar anne babalar cok ağır bir curum işlemiş olmakla birlikte, cocuk yaşta oldukleri icin yavrucakların ebedî hayatı kurtuluyordu. Gunumuzde ise aynı cinĂ‚yet, nesillerin mĂ‚nen bataklığa gomulmesi şeklinde işlenerek, anne-babalara mĂ‚sum ve gunahsız olarak tevdî edilen bu ilĂ‚hî emĂ‚netler, amansız felĂ‚ketlere suruklenip iki dunyaları da harĂ‚b edilmektedir. Dolayısıyla evlĂ‚tlarımıza guzel bir dînî terbiye vermek sûretiyle ruhlarını diriltip iki cihanda da saadete nĂ‚il olmalarını sağlamak, hepimizin Allah ’a karşı kulluk borcudur.
Hadisimizin ikinci kısmında ise Rabbimizin; dedi kodu, cok soru sormak ve malı İslĂ‚m ’ın uygun gormediği şekilde harcayarak zĂ‚yî etmek gibi davranışlardan hoşlanmadığı bildirilmektedir.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan
NAMAZDA GİZLİ ŞİRK NASIL OLUR? - ABDULLAH SERT