
İslam ’da kucuk gunahların hukmu nedir? Kucuk gunahlar ve gunahları kucuk gormekle ilgili hadisler...
1- Amr bin Ahvas (r.a.) der ki: Resûlullah Efendimiz ’i VedĂ‚ Haccı ’nda insanlara şoyle hitĂ‚b ederken işittim:
“…Dikkat edin! Şeytan, şu topraklarınızda kendisine tapılmasından ebediyyen umîdini kesmiştir. Ancak, kucuk gorduğunuz amellerinizde (gunahlarda) ona itaat soz konusu olacaktır. O da bunlardan memnun kalacaktır…” (Tirmizî, Fiten, 2/2159; İbn-i MĂ‚ce, MenĂ‚sık, 76; NesĂ‚î, es-Sunenu ’l-kubrĂ‚, II, 444/4100. Ayrıca bkz. HĂ‚kim, II, 32/2221; Beyhakî, Şuab, V, 454)
2- Abdullah bin Mesut Hazretlerinden rivĂ‚yet edildiğine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Kucuk gorulen gunahlardan sakının! Cunku onlar bir kimsede birikir de neticede onu helĂ‚k ederler.”
Sonra Resûlullah kucuk gunahlarla ilgili şoyle bir misĂ‚l verdi:
Bir topluluk bir colde konaklar. Yemek vakti geldiğinde biri gider kucuk bir dal parcası, oburu başka bir dal parcası getirir ve boylece buyuk bir yığın oluştururlar. Sonra bunlarla ateş yakarak icine yiyeceklerini atıp pişirirler. (Ahmed, I, 402-403; V, 331)
3- Ayşe (r.a.) der ki: Resûlullah bana şoyle buyurdu:
“Ey Ayşe! Kucumsenen amellerden (onemsenmeyen en kucuk gunahlardan dahî

4- Ebû Hureyre ’den (r.a) rivĂ‚yet edildiğine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Eğer nefsini bundan alıkoyup istiğfar eder ve gunahtan donerse, kalbi bu lekeden arınarak cilalanır. Gunahlara tekrar donerse, bu nokta coğalır ve neticede kalbini tamamen kaplar. İşte bu, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın şu Ă‚yet-i kerimede zikrettiği kalbin paslanmasıdır:
«Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kotulukler) kalplerini paslandırıp koreltmiştir» (Mutaffifîn 83/14).” (Tirmizî, Tefsîr, 83/3334; İbn-i MĂ‚ce, Zuhd, 29. Ayrıca bkz. Ahmed, II, 297)
HADİSLERİN ACIKLAMASI Buyuk olsun kucuk olsun butun gunahlar, Allah ’ın emrine karşı gelme mĂ‚nĂ‚sı taşıdığı icin, O ’nun hoşnutsuzluğuna ve hatta gazaplanmasına yol acar. Bu sebeple, zĂ‚hidliğiyle meşhur olan BilĂ‚l bin Saʻd:
“Gunahın kucukluğune değil, kime karşı isyĂ‚n ettiğine bak!” demiştir. (Ahmed, Zuhd, s. 460/2267; Ebû Nuaym, Hilye, V, 223)
Diğer taraftan gunahlar, Allah ile kulun arasına kalın bir perde gibi gerilerek Allah ’ı tanımaya ve hakkıyla kulluk yapmaya mĂ‚nî olur. Dolayısıyla onların buyukleri gibi kucukleri de insanın mĂ‚neviyatı icin buyuk tehlikeler ihtivĂ‚ eder. Bu sebeple hicbir zaman gunahların kucumsenmemesi gerekir.
KUCUK GUNAHLAR Gunahlar, insanı Allah ’ın rızĂ‚sından uzaklaştırıp ebedî duşmanımız olan şeytanı hoşnut eder. Birinci hadisimizde kucuk gunahların bile şeytana itaat olduğu ve onu sevindireceği haber verilmektedir. Cunku iblîs kendisi ilĂ‚hî rahmetten uzak kaldığı gibi, insanoğlunu da Yuce Rabb ’imizin rahmet ve merhametinden uzaklaştırmaya calışmaktadır. Hatta omrunu buna vakfetmiştir. Cunku insan ilk yaratıldığında şeytan onu kıskanmış, kibre kapılarak Allah ’ın emrine baş kaldırmıştır. Yani onun rahmetten uzaklaştırılarak cennetten kovulmasında insanın da bir payı vardır. Dolayısıyla şeytanın, cennete giden yolun uzerine oturup, insanı binbir turlu hile ve desise ile cehennem yolcusu yapmaya calışması gayet tabiîdir. Garip olan ise, insanın ebedî duşmanına gonul kaptırması ve peşinden gitmesidir.
Hedefine ulaşabilmek icin şeytanın yaptığı tek şey, insanı dîninden uzaklaştırmaktır. Bu sebeple Resûlullah, VedĂ‚ Hutbesi ’nde, hadisimizdeki ifadelerle ummetini şeytana karşı uyardıktan sonra:
“Kucuk deyip hakir gorduğunuz amellerden (gunahlardan) kacınmak sûretiyle dîniniz uzerine titreyiniz!” buyurmuştur. (Heysemî, III, 267)
GUNAHLARI KUCUK GORMEK Resûlullah ikinci hadisimizde, gunahları nicin kucuk gormemek gerektiğini şoyle acıklamıştır:
“Cunku onlar bir kimsede birikirler de neticede onu helĂ‚k ederler.”
Buna bir de misal veren Allah Resûlu, kucuk calı cırpılarla yakılan ateşin yemekleri pişirmesi gibi kucuk gunahların da birikerek kişinin cehenneme dûcĂ‚r olmasına yol actığını en guzel bir şekilde anlatmıştır.
İnsan bazen farkına varmaz, işlediği gunahın kucuk olduğunu zanneder. HĂ‚lbuki o Allah katında cok buyuk bir curumdur. İnsanın gunahları kucuk gorme hatasına, Hz. Ayşe vĂ‚lidemize iftira edilmesi hĂ‚disesi dolayısıyla Kur ’Ă‚n-ı Kerim ’de şoyle işaret buyrulur:
“Eğer dunyada ve Ă‚hirette Allah ’ın lûtuf ve merhameti ustunuzde olmasaydı, icine daldığınız bu iftirĂ‚dan dolayı size mutlaka buyuk bir azap isĂ‚bet ederdi. Cunku siz bu iftirĂ‚yı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun onemsiz olduğunu sanıyorsunuz. HĂ‚lbuki bu, Allah katında cok buyuk (bir suc)tur.” (Nûr 24/14-15)
Yine insan dikkatsizce bir soz soyler ve onu cok basit gorur. HĂ‚lbuki işlediği curum kendisini helĂ‚k etmeye yetecek derecede buyuktur de farkında değildir. Nitekim Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Kul, iyice duşunup taşınmadan bir soz soyleyiverir de bu yuzden Cehennemin doğu ile batı arasından daha uzak bir yerine duşer gider.” (BuhĂ‚rî, RikĂ‚k, 23)
BUYUK GUNAHLARA GOTUREN YOL Diğer taraftan kucuk gunahlar, insanı buyuk gunahlara goturen bir yol olur. Kişiyi yavaş yavaş kaydırıp buyuk gunahların pencesine atıverir. Nitekim İbni AbbĂ‚s (r.a) şoyle demiştir:
“Buyuk gunah istiğfĂ‚r edildiği takdirde oylece kalmaz, affedilir. Kucuk gunah da ısrar edildiği takdirde kucuk olarak kalmaz, buyuk gunah olur.” (Beyhakî, Şuab, V, 456)
Gunahlara aldırmayan kimse burada da kalmaz, Allah korusun bilerek veya bilmeyerek daha ileriye gider. Bu sebeple İslĂ‚m Ă‚limleri:
“Kucuk gunahlar insanı buyuk gunahlara, buyuk gunahlar da kufre goturur” diye îkaz etmişlerdir. (Aclûnî, Keşfu ’l-hafĂ‚, no: 2317)
Bu konuda Ebû Hafs Hazretleri der ki:
“Humma hastalığı olumun habercisi olduğu gibi mĂ‚siyetler de kufrun habercisidir.” (Beyhakî, Şuab, V, 447)
GUNAHLARI KUCUK GORMEK Dolayısıyla hata ve gunahları kucuk gorme hastalığı, bir mu ’minin vasfı olmamalıdır. Mu ’min, gunahların her turlusunu ciddiye alarak onlardan uzaklaşmaya gayret etmelidir. Abdullah bin Mesut (r.a) mu ’minin gunahlar karşısındaki hĂ‚let-i rûhiyesini şoyle ifade eder:
“Mu ’min kimse gunahlarını hayĂ‚linde oylesine buyutur ki, sanki kendisi bir dağın eteğinde oturuyormuş da dağ uzerine cokecekmiş zanneder. FĂ‚cir ise gunahlarını, burnunun ustune konan bir sinek gibi gorur.” (BuhĂ‚rî, DeavĂ‚t, 4)
AshĂ‚b-ı KirĂ‚m gunahlara karşı işte bu hĂ‚let-i rûhiye icinde yaşamışlardır. Nitekim tĂ‚biînin buyuk Ă‚limlerinden Hasan-ı Basrî Hazretleri o ornek nesil hakkındaki muşĂ‚hedelerini şoyle aktarır:
“Peygamber Efendimiz ’in ashĂ‚bı kucuk de olsa guzel gordukleri bir şeyi yaparlardı. Buna mukĂ‚bil kucuk de olsa cirkin gordukleri bir şeyi ise terk ederlerdi.” (İbn-i Ebi ’d-DunyĂ‚, Mevsûa, I, 89)
Daha sonraları bu hassĂ‚siyetini kaybeden bazı insanlara Enes (r.a.) şu îkazda bulunmuştur:
“Siz bir kısım ameller işliyorsunuz ki, onlar sizin nazarınızda kıldan daha ince (daha ehemmiyetsiz)dir. HĂ‚lbuki biz onları, Resûlullah zamanında helĂ‚ke surukleyici buyuk gunahlar olarak gorurduk.” (Buharî, RikĂ‚k, 32)
Merhum MûsĂ‚ Efendi Hazretleri talebelerine yazmış olduğu mektuplarındaki kıymetli nasihatlerinde, mevzûmuzla ilgili olarak şoyle buyurur:
“Bir mu ’minin gonul Ă‚lemi ve kemĂ‚li, davranışlarında sergilenir. Bu guzelliklerin en başta gelenlerinden birkacı şoyledir:
Devamlı alcak gonullu olması, zamanın ve sayılı nefeslerin kıymetini bilip israf etmemesi, Allah ’ın kullarını sevip onlarla cekişmemesi, muhĂ‚taplarına dinî seviyesine gore muĂ‚mele etmesi, kabahat ortucu olması, haram ve helĂ‚le dikkat etmesi ve herkesin kucuk gorduğu mĂ‚siyetleri dahî buyuk gormesidir. Zira gunahını kucuk goren -hĂ‚şĂ‚- CenĂ‚b-ı Hakk ’ın emrini kucuk gormuş olur…”
BUYUK VE KUCUK GUNAHLARDAN SAKINMAK Ucuncu hadisimizde Resûlullah mu ’minlerin ihsĂ‚n ve murĂ‚kabe hĂ‚line ulaşarak kucuk gunahlardan bile sakınmalarını arzu etmektedir. İnsanın buyuk kucuk her hareketi kayıt altına alınmaktadır. Ondan ayrılmayan yazıcı melekler vardır. Yuce Rabbimiz şoyle haber verir:
“İnsan hicbir soz soylemez ki, yanında onu gozetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (KĂ‚f 50/18)
Her şeyden evvel CenĂ‚b-ı Hak, her şeyi gorup işitmekte ve bilmektedir.
Gun gelip bu kayıtlar acılacak ve insan ne yaptıysa hepsini onunde bulacaktır. Zerre kadar iyilik yapan onu gorecek, zerre kadar kotuluk yapan da onu gorecektir.[1] GunahkĂ‚rların o andaki şaşkınlığını Allah TeĂ‚lĂ‚ şoyle ifade eder:
“Kitap ortaya konulmuştur: Sucluların, onda yazılı olanlar sebebiyle dehşetli bir korkuya kapılmış olduklarını gorursun. «Vay hĂ‚limize! derler, bu nasıl kitapmış! Kucuk buyuk hicbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dokmuş!» Boylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hic kimseye zulmetmez.” (Kehf 18/49)
Mucrimler dunyada iken kucuk gunahları onemsemiyor, yaptıkları hataları kucuk goruyorlardı. Bu anlayışla devam ettiklerinden, zamanla buyuk gunahlara da duşmuşler, hatta onlara bile ehemmiyet vermemişlerdi. Sonunda kendilerini dehşetli korkuların kucağında buldular. Artık donuş de yoktur.
Eyup Sultan Hazretlerinin şu sozleri ne kadar ibretlidir:
“Kişi bir hasene işler (iyilik yapar), sonra ona guvenerek kucuk gunahlar işler ve Allah ’ın huzûruna bu gunahların doğurduğu buyuk tehlikelerle cıkar. Yine kişi bir gunah işler, fakat (o gunahın vebĂ‚lini duşunerek) devamlı korku icinde yaşar ve nihayet Allah ’ın huzûruna emniyete erdirilmiş bir kimse olarak cıkar.” (Beyhakî, Şuab, V, 456; İbn-i Hacer, Fethu ’l-BĂ‚rî, XI, 330)
Dolayısıyla mu ’min dĂ‚imĂ‚ uyanık bulunarak insanlar tarafından onemsenmeyen kucuk yanlışlardan dahî uzak durmalı, tam bir murĂ‚kabe hĂ‚linde yaşamalıdır.
Mu ’min gunah mevzuunda o kadar hassas davranmalıdır ki, hattĂ‚ gonlundeki duşunceleri bile kontrol etmelidir.
Hz. Omer (r.a) şoyle demiştir:
“Gunahtan once kalbinize gelen istek ve arzudan sakının! Cunku o gunahın başlangıcıdır. Şayet bu arzudan sakınmazsanız gonulleriniz Allah ’tan gaflete duşer.” (Beyhakî, Şuab, V, 458)
Demek ki duygu, duşunce ve tasavvurlar, kişiyi gunaha goturme veya hayırlara yonlendirme hususunda buyuk bir onem arzetmektedir.[2]
Ucuncu hadisimizden şunu da anlamak mumkundur: Allah ’a ibadet ve gunahlardan sakınma hususunda erkek hanımını uyarmalı ve ona mes ’ûliyet şuuru kazandırmalıdır. Esasen, Ă‚ile yuvasında İslĂ‚m insanı olabilmek icin bey ve hanım birbirlerini îkaz etmek, kotuluklerden alıkoymak, iyilik ve guzelliklere teşvik etmek mecbûriyetindedir.[3] Nitekim hadisimizde Allah Resûlu Ayşe vĂ‚lidemizi tatlı bir dille uyarmıştır.
GUNAHLARIN KALBE ETKİSİ Dorduncu hadisimizde, gunahların kalbe tesiri anlatılmaktadır. Her gunah kalbe vurulan siyah bir nokta gibidir. Tıpkı bembeyaz bir kağıt uzerine damlayan siyah murekkep gibi… Kişi gunahı terk edip tevbeye sarılırsa kalbi temizlenir. Tevbe etmeyip gunahları işlemeye devam ederse, bu noktalar artarak kalbin tamamını kaplar. Bundan sonra kalp korelir, nûru soner, basîreti kapanır, aynanın paslanması ve buğulanması gibi ustu kirlerle kaplanır. Zamanla katılaşarak hayır nedir bilmez hĂ‚le gelir. Bundan sonra rûha zehir sacan en buyuk gunahları bile, ağırlığını hissetmeden işleyebilir. Omer bin Abdulazîz Hazretlerinin şu sozleri, bu hakikati ne guzel ortaya koymaktadır:
“Haramlar bir ateştir. Ona ancak (kalbi) oluler uzanır. Eğer haramlara el uzatanlar diri olsalardı, o ateşin acısını duyarlardı.”
GUNAHLARIN KALBİ KARARTMASI Demek ki buyuk gunahları irtikap eden kimseler, bu hĂ‚le, onem vermedikleri kucuk gunahların kalplerini karartması netîcesinde gelmişlerdir.
Ebû TurĂ‚b en-Nahşebî Hazretleri şoyle buyurur:
“Kararmış bir kalbin uc alĂ‚meti vardır:
Kişinin gunahlardan urperti duymaması. İtaat ve ibadetlerin gonle lezzet vermemesi. Nasîhatlerin tesir etmemesi.” RivĂ‚yete gore cennetten geldiğinde sutten ve kardan daha ak olan Hacer-i Esved, zamanla kendisine dokunan insanların gunahları sebebiyle kararmıştır.[4] Nitekim bu siyahlığın sĂ‚dece Hacer-i Esved ’in gorunen kısmında bulunduğu, KĂ‚ ’be duvarına gomulu kısmının ise hĂ‚lĂ‚ beyaz olduğu soylenmektedir.[5]
Gunahlar taşı bile boylesine karartırsa, lĂ‚tîf bir varlık olan kalbi ne hĂ‚le getirir acaba?!
Katı bir kalple gunahlara aldırmayan, hatta onları gulerek işleyebilen insanlar, yarın Ă‚hirette ağlamayı hak ederler. Nitekim Abdullah bin AbbĂ‚s (r.a) şoyle der:
“Gulerek bir gunah işleyen kimse ağlayarak cehenneme girer.” (GazĂ‚lî, İhyĂ‚, III, 273)
Gunahların zararlarından bir kacını zikrederek mevzûmuza son verelim:
Gunahlar Allah ’ın gazĂ‚bını celbederek sevapların hebĂ‚ olmasına sebep teşkil eder. Şu rivĂ‚yet ne kadar ibretli ve îkaz edicidir:
Hz. SevbĂ‚n ’ın nakline gore Resûlullah şoyle buyurdu:
“Ummetimden bir kısım insanları bilirim ki, kıyĂ‚met gunu TihĂ‚me dağları misĂ‚li bembeyaz (tertemiz) hasenelerle gelirler. Aziz ve celil olan Allah TeĂ‚lĂ‚ o sevapları sacılmış toz hĂ‚line getirir, hic yokmuş gibi yapar.”
Sevban (r.a):
“–Ey Allah ’ın Resûlu! Onları bize tavsif ediniz, durumlarını acıklayınız da, bilmeyerek biz de onlardan olmayalım!” dedi.
Bunun uzerine Efendimiz şu acıklamayı yaptı:
“–Dikkat edin! Onlar sizin kardeşlerinizdir. Sizin gibi insanlardır. Sizin gibi onlar da gece (ibadetin)den nasiplerini alırlar. Ancak, tenhĂ‚da Allah ’ın haramlarıyla başbaşa kalınca o yasakları ihlĂ‚l ederler, ciğnerler.” (İbn-i MĂ‚ce, Zuhd, 29)
Gunahlar rızka mĂ‚nî olur. Allah gunahkĂ‚rın uzerinden bereket ve ihsĂ‚nını kaldırır. (er-Raʻd, 11; en-Nahl, 112)
Selef Ă‚limleri; “MĂ‚sıyetler, niʻmetleri giderir!” demişlerdir.
Gunahlar, sahibinin mĂ‚neviyĂ‚tını bozar, kalbini karartır ve fıtrattan uzaklaşmasına sebep olur. GunahkĂ‚r; hissiz, vicdansız ve korkusuz bir şekilde tevbeden uzaklaşır, insanı insan yapan hayĂ‚ hissinden ve ahlĂ‚ktan sıyrılıp cıkar.
Gunah ve isyĂ‚nlar, Allah ’ın azabına mĂ‚ruz kalmaya sebep olur. BelĂ‚ ve musîbetleri celbederek gecmişteki, hĂ‚lihazırdaki ve gelecekteki nesillere zararı dokunur.
Gunah, sadece onu işleyen icin değil, başkaları icin de kotuluk ve zarardır: GunahkĂ‚rı goren kişi onu ayıplarsa bu kotu hĂ‚l kendi başına da gelir, gıybet ederse gunaha girer, yaptığına rızĂ‚ gosterirse gunaha ortak olur.
Her gunah bir başka gunaha yol acar ve imanı zayıflatır.
CenĂ‚b-ı Hak ilim cevherini isyankar bir kalbe tevdî etmediğinden, gunahkĂ‚rlar hakîkî ilimden mahrûm kalırlar. İbn-i Kayyım el-Cevziyye şoyle der:
“Gunahların oyle kotu tesirleri vardır ki, onları Allah ’tan başka kimse bilemez. Onlardan biri de ilimden mahrûm kalmaktır. Cunku ilim nûrdur, kalbe tevdî edilir, gunah ise onu sondurur.” (MunĂ‚vî, Feyz, I, 155/113)
Gunahlar insanı, meleklerin tevbe ve istiğfarından, Peygamber Efendimiz ’in de yakınlığından mahrum bırakır.
• Nefsine, yakınlarına ve topluma yabancılaşan gunahkĂ‚r, yalnız kalmaya mahkum olur.
[1] ZilzÂl 99/7-8.
[2] Şu hadis-i şerifte, insanın kalbinden gecen duşunce ve temennîlerin yonlendirici bir tesire sahip olup dua yerine gectiğine işaret edilir:
“Biriniz herhangi bir temennîde bulunduğunda ne duşunduğune dikkat etsin. Zira o, bu temennîsi sebebiyle kendisine ne yazıldığını bilemez.” (Ahmed, II, 357, 387; Beyhakî, Şuab, V, 457)
Hz. Ayşe vĂ‚lidemiz de şoyle demiştir: “Biriniz bir şey temennî ettiğinde buyuk duşunsun! Zira o bu durumda Yuce Rabbinden istemekte, O ’na dua etmektedir.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VI, 48/29369; Heysemî, X, 150-151)
[3] Zekeriya Guler, 40 Hadiste Kadın ve Aile, s. 338.
[4] Bkz. Tirmizî, Hac, 49/877; Ahmed, I, 307.
[5] Bkz. Said Bektaş, Fadlu ’l-Haceri ’l-Esved ve MakĂ‚mi İbrĂ‚hîm, s. 36-38; Muhammed İlyĂ‚s Abdulğaniy, TĂ‚rihu Mekkete ’l-Mukerrameti Kadîmen ve Hadîsen, s. 43.
İslam ve İhsan
KUCUK GORUNEN GUNAHLARDAN KACINMAK