
Neden ibadet ederiz? İnsan nicin ibadet etmeye ihtiyac duyar? İslam ’da Muslumanın ibadet hayatı.İslÂm ’ın kalbî ciheti “amentu” esaslarıdır amelî kısmı ise, Kur ’Ân ve sunnet ’in ibÂdet, muÂmelÂt ve hukûka dÂir hukumleridir.
ÎmÂnın mu ’minde zirveleşmesi, amel-i sÂlih dediğimiz Allah rızÂsını gÂye edinen niyet ve davranışlara bağlıdır. Kur ’Ân-ı Kerîm ’de ve hadîs-i şerîflerde îman ve amel-i sÂlih beraberce zikredilmiştir.
Cunku îman, sırf nazariyat ile kemal bulmaz. Onun kemÂli, kalpte hissedilen hakîkatler ile ve ibÂdetleri gereken rûhÂniyeti icinde ed edebilme neticesinde gercekleşir. İbÂdetler ve amel-i sÂlihlerle tezyîn edilmeyen bir îman, mahfazasız bir mum ışığı gibidir ki, nefsÂnî ve şeytÂnî fırtınalar karşısında dÂim buyuk bir tehlike ve risk altındadır.
Bu itibarla, dînimizi ve îmÂnımızı, ibÂdet ve sÂlih amellerle Âdeta mÂnevî bir zırh gibi muhÂfaza altına almak mecbûriyetindeyiz.
RUHUN İHTİYACI Unutmamalıyız ki, Allah hicbir şeye muhtac değildir. O ’nun -hÂşÃ‚- bizim ibÂdetimize de ihtiyacı yoktur. Fakat CenÂb-ı Hakk ’a kulluk ve itaatimizi ifÂde edebilmek, O ’na olan şukur borcumuzu odemeye calışmak, O ’nun rızÂsına kavuşmak, rûhÂnî hayatımızı yukseltmek, kalb-i selîme nÂil olabilmek, O ’na takarrub (yakınlık) kazanabilmek, O ’nunla dostluğun huzur ve saÂdetini tadabilmek icin, O ’nun bizlere bildirdiği en ulvî yol olan ibÂdetleri ve amel-i sÂlihleri ed etmeye bizim ihtiyacımız vardır. İhtiyac bizim olduğu icin de onu gidermeye yonelik olarak emredilmiş ibÂdetler ve amel-i salihler de, aslında bizlere mustesn birer ilÂhî lutuftur. Hatta sudan da havadan da kıymetli ikramlardır. Cunku rûhun ihtiyacı, bedenin ihtiyacından daha once ve muhimdir.
Hazret-i MevlÂn bu hususta ne guzel buyurur:
“Teni fazla besleyip geliştirmeye bakma, cunku o sonunda toprağa verilecek bir kurbandır. Sen gonlunu beslemeye bak! Yucelere gidecek ve şereflenecek olan, odur..”
“Bedenine yağlı-ballı şeyleri az ver. Cunku tenini besle­yen, nefsÂnî arzulara duşuyor ve sonunda rezil olup gidiyor.”
“Rûha mÂnevî gıdÂlar ver. Olgun duşunuş, ince anlayış ve rûhî gıdalar sun da, gideceği yere guclu-kuvvetli gitsin!
İSLAM NASIL BİR İBADET EMREDİYOR? CenÂb-ı Hak, Âyet-i kerîmede; “…Secde et ve yaklaş!” (el-Alak, 19) diye ferman etmektedir. Ve bu emr-i ilÂhîsine itaat ederek ihlÂs ve samimiyetle secdeye kapanıp O ’na yonelen Ârif ve Âşık gonulleri de, husûsî bir yakınlık ve dostluk ile mukÂfatlandırmaktadır. Nitekim bunu bir hadîs-i kudsîde şoyle beyan etmektedir:
“Her kim Ben ’im bir dostuma duşmanlık ederse, Ben de ona karşı harp îlÂn ederim. Kulum kendisine farz kıldıklarımdan daha sevimli herhangi bir şeyle Bana yakınlık kazanamaz. Kulum Bana (farzlara ilÂveten işlediği) nÂfile ibÂdetlerle mutemÂdiyen yaklaşır. Nihayet Ben onu severim. Kulumu sevince de Ben onun (Âdeta) işiten kulağı, goren gozu, tutan eli, yuruyen ayağı, akleden kalbi ve konuşan dili olurum. Ben ’den her ne isterse, onu mutlaka veririm. Bana sığınırsa, onu korurum…” (Bkz. BuhÂrî, RikÂk, 38; Ahmed, VI, 256; Heysemî, II, 248)
Bu beyanında CenÂb-ı Hak bildirmektedir ki, kendisine takarrub (yakınlaşma) yolu, ancak ibÂdet ve sÂlih amellerdir. Makbul ibÂdet ve amel-i sÂlihler de, ancak huşû icerisinde, yani kalbî derinlikle, rûhÂnî duyuşlarla ve ÂdÂbına riÂyet ederek ed edilenlerdir.
Yani CenÂb-ı Hak bizden, ruh ve beden Âhengi icinde bir ibÂdet arzu ediyor. “…Secde et ve yaklaş!” (el-Alak, 19) emriyle, alnımız secdeye varırken kalbimizin de AllÂh ’ın huzûrunda tazarrû ve niyaz hÂlinde ve ihsan duygusu icinde bulunmasını istiyor. Zira insanı hakîkî mu ’minliğin kemÂline erdiren, beyin ve kalp fonksiyonlarının muşterek kullanılmasıdır.
Bu kıvamda, yani huşû icerisinde ibÂdetlerin îfÂsı, “ihsan” hÂli uzere yaşamayı gerektirir. Efendimiz (s.a.v) ihsan hÂlini şoyle tarif etmişlerdir:
“…İhsan, AllÂh ’ı sanki gozlerinle goruyormuşsun gibi O ’na ibÂdet etmendir. Sen O ’nu gormesen de O seni goruyor…” (Muslim, ÎmÂn, 1)
Yani ihsan hÂli, dÂim ilÂhî kameraların muşÃ‚hedesi altında bulunduğumuzun kalpte bir şuur ve idrak hÂline gelerek, kulluğu huşû icinde îf edebilmektir.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan